"Yıl 1975, Rahmetli Sahir GÜRKAN Hocamın önemli bir projesi olan 
T.F.F. Yaz Kursları’ndan birinde, İzmit’te, bir kurs yöneteceğim. 
Zamanında olmam gereken yerde oluyorum. Rahmetli Sabri KİRAZ Hocam 
(Zamanın Kocaelispor Teknik Direktörü) ile biraz sohbetten sonra, 
çocukların yanına gidiyorum. Seçme yapacağım. 5x5 veya 6x6 oynayacaklar.
 Grup 11-12 yaşlarında.
Çocuklardan biri düzgün ve özenli kıyafeti ile dikkatimi çekiyor. 
Açık mavi ve beyaz renkler halen aklımda. Çocuğun babası da çok yakınlık
 gösteriyor. Güleryüzlü, yardımsever. Adeta pervane oluyor. Yandık 
diyorum kendi kendime. Herhalde oğlunda çok fazla bir şey yok, O da 
benim kararımı etkilemeye çalışıyor. Bir sürü benzer örneği yaşadığım 
gibi...
Bu tedirginlik ile çalışmayı başlatıyorum. Ve 15-20 saniye sonra 
müthiş rahatlıyorum. Metin, yerinde duramayan bir tay gibi, sürekli 
hareketli... Ve en önemlisi top ayağına yakışıyor. Oyunu da akıllı 
oynuyor. İki ay Metin ile ve seçtiğim diğer oyuncularla iyi bir çalışma 
yapıyoruz. Yardımcım Nezih Hoca’nın da büyük yardımı ile... Eğitimin bir
 parçası olarak Eskişehir’deki kursun takımını orada yendiğimizi de hiç 
unutamam.
Metin’in babası Tarık Bey’i de yakından tanıyınca mükemmel bir 
insan olduğunu anlıyorum. Oğlunun iyi bir oyuncu olabilmesi için elinden
 gelen her şeyi yapmaya hazır. Tabii okulu aksatmadan.
İyi günler her zamanki gibi çabuk bitiyor. Ayrılmamız çok zor 
oluyor. Benim de hep hatırladığım bir dönemdi bu. Metin ve Tarık Bey ile
 bu dostluk orada bitmiyor. Ben de kurs bittikten sonra BJK ile 
anlaşıyorum. Özkaynak Düzeni (o zamanki adı Futbol Okulu) olarak 
Kocaelispor Genç Takımları ile de yakın ilişkimiz var. Sık sık özel 
maçlar oynuyoruz. Biz gidiyoruz, onlar geliyor. Böylece Metin’in 
gelişimini de takip edebiliyorum. Tabii ben hep onu Beşiktaş’a almak 
istiyorum. Ama Kocaelispor haklı olarak vermiyor. Ta ki liseyi bitirene 
kadar. Yasalardaki bir değişim Metin’in Beşiktaş’a transferini 
kolaylaştırıyor, böylece Beşiktaş mükemmel bir insanı ve iyi bir 
futbolcuyu kazanmış oluyor. Kocaelispor, başta Nezih Hoca ve emeği geçen
 diğer hocalar ile Tarık Bey de bu duruma mutlaka çok sevinmişlerdir.
Metin ile ilgili bir başka anektod yıllar sonrasından. Ümit Milli 
Takım’da oynuyor. Kaptan... Şeref Stadı’nda sık sık karşılaşıyoruz. Bir 
keresinde bana kolundaki saati gösteriyor. Çok sevinçli. TFF hediye 
etmiş. Bursa’da Almanya ile 1-1 berabere kalmışlar. Onun için. Yahu 
Metin diyorum, bu maçın karşılığı var mı? Var diyor. Almanya’da... Eee 
sence bu sonuç başarı mıdır? diyorum. 0-0 bile bize yetmeyecek turu 
geçmek için. Haklısınız diyor. İşte böyle pırıl pırıl oyuncularımız hep 
“kurbandı, suçlu değil” derken tam da bunu kastediyordum.
Avrupa’yı gözünde çok büyüten zavallı yöneticiler, sınırlı 
beyinler, “Şerefli Beraberliklere” çoktan razı olan kimi yöneticiler ve 
teknik adamlar... Utanç verici 1-9-1 dizilişleri yanı sıra, “Kardeşim 
adamlar” muhabbetleri, oyuncularımızın gerçek güçlerini göstermelerini 
kısıtlayan en büyük engellerdi. Metin ile ne BJK Genç Takımları’nda ne 
de Genç Milli Takımlar’da birlikte çalışmak kısmet olmadı. Keşke 
olsaydı."
Kaynak: Serencebey (http://www.serencebey.com/tr/detay.aspx?id=1718)