24 Kasım 2012 Cumartesi

Beşiktaş Olmak








YD'den kurtuluş; ama aslında kurtulamayış, Feda, Avrupa'ya gidememe, tonla sıkıntı, tonla hüzün, Quaresma, parasal kriz, Beşiktaş'tan bir halt olmaz diyen ulemalar, alışık olmadığımız boş Kapalı.

Sonra sevemez kimse seni, kaptan Necip, takımı sahiplenen Fernandes, açıklarda gerçek Kapalı ruhu, gol sevinçlerinde yumak olan adamlar, armanda saklı aradığın gücün, Oğuzhan diye bir çocuk, arkadaşları sakatlanınca canı yanan adamlar, bitti denilen Ersan'ın dönüşü, kırmızı forma, sonra siyah, sonra beyaz.

Sene sonuna kadar ne olur muamma. Ama biz tekrar sahada Beşiktaş'ı görüyoruz. Beşiktaş olabildik yeniden. Bunun keyfini çıkarma zamanı şimdi.

16 Kasım 2012 Cuma

Çok Aşığın Var Diyorlar


 Gidilmez,
 Girilmez,
 Alınmaz,
 Yapılmaz,
 Olmaz.

İtinayla ezber bozulur. 15 Kasım 2012 baş köşeye yazıldı. Bizlere bu gururu yaşatan her bir Kartal yürekliye sonsuz teşekkürler.

Biz hep deriz: "Sevdaya yasak koyanın dünyada yeri olmaz." Hele bu Beşiktaş sevdasıysa.

14 Kasım 2012 Çarşamba

Şeref Bey'de Bir Orta Dünyalı


Alemin gözü yaşlı, Aragorn Beşiktaşlı




 

Can abiye sevgilerle.

13 Kasım 2012 Salı

Beşiktaş'ı Üzmesinler


"Her geçen sene, her geçen gün bambaşka şeyler getiriyorlar. Hiç ümit etmediğiniz şeyler geliyor karşınıza. Allah kolaylık versin diyorum. Yalnız Beşiktaş'ı üzmesinler!"

Süleyman Seba

9 Kasım 2012 Cuma

Serpil Hamdi Tüzün'ün Kaleminden Metin Tekin

"Yıl 1975, Rahmetli Sahir GÜRKAN Hocamın önemli bir projesi olan T.F.F. Yaz Kursları’ndan birinde, İzmit’te, bir kurs yöneteceğim. 

Zamanında olmam gereken yerde oluyorum. Rahmetli Sabri KİRAZ Hocam (Zamanın Kocaelispor Teknik Direktörü) ile biraz sohbetten sonra, çocukların yanına gidiyorum. Seçme yapacağım. 5x5 veya 6x6 oynayacaklar. Grup 11-12 yaşlarında.

Çocuklardan biri düzgün ve özenli kıyafeti ile dikkatimi çekiyor. Açık mavi ve beyaz renkler halen aklımda. Çocuğun babası da çok yakınlık gösteriyor. Güleryüzlü, yardımsever. Adeta pervane oluyor. Yandık diyorum kendi kendime. Herhalde oğlunda çok fazla bir şey yok, O da benim kararımı etkilemeye çalışıyor. Bir sürü benzer örneği yaşadığım gibi...

Bu tedirginlik ile çalışmayı başlatıyorum. Ve 15-20 saniye sonra müthiş rahatlıyorum. Metin, yerinde duramayan bir tay gibi, sürekli hareketli... Ve en önemlisi top ayağına yakışıyor. Oyunu da akıllı oynuyor. İki ay Metin ile ve seçtiğim diğer oyuncularla iyi bir çalışma yapıyoruz. Yardımcım Nezih Hoca’nın da büyük yardımı ile... Eğitimin bir parçası olarak Eskişehir’deki kursun takımını orada yendiğimizi de hiç unutamam.

Metin’in babası Tarık Bey’i de yakından tanıyınca mükemmel bir insan olduğunu anlıyorum. Oğlunun iyi bir oyuncu olabilmesi için elinden gelen her şeyi yapmaya hazır. Tabii okulu aksatmadan.

İyi günler her zamanki gibi çabuk bitiyor. Ayrılmamız çok zor oluyor. Benim de hep hatırladığım bir dönemdi bu. Metin ve Tarık Bey ile bu dostluk orada bitmiyor. Ben de kurs bittikten sonra BJK ile anlaşıyorum. Özkaynak Düzeni (o zamanki adı Futbol Okulu) olarak Kocaelispor Genç Takımları ile de yakın ilişkimiz var. Sık sık özel maçlar oynuyoruz. Biz gidiyoruz, onlar geliyor. Böylece Metin’in gelişimini de takip edebiliyorum. Tabii ben hep onu Beşiktaş’a almak istiyorum. Ama Kocaelispor haklı olarak vermiyor. Ta ki liseyi bitirene kadar. Yasalardaki bir değişim Metin’in Beşiktaş’a transferini kolaylaştırıyor, böylece Beşiktaş mükemmel bir insanı ve iyi bir futbolcuyu kazanmış oluyor. Kocaelispor, başta Nezih Hoca ve emeği geçen diğer hocalar ile Tarık Bey de bu duruma mutlaka çok sevinmişlerdir.

Metin ile ilgili bir başka anektod yıllar sonrasından. Ümit Milli Takım’da oynuyor. Kaptan... Şeref Stadı’nda sık sık karşılaşıyoruz. Bir keresinde bana kolundaki saati gösteriyor. Çok sevinçli. TFF hediye etmiş. Bursa’da Almanya ile 1-1 berabere kalmışlar. Onun için. Yahu Metin diyorum, bu maçın karşılığı var mı? Var diyor. Almanya’da... Eee sence bu sonuç başarı mıdır? diyorum. 0-0 bile bize yetmeyecek turu geçmek için. Haklısınız diyor. İşte böyle pırıl pırıl oyuncularımız hep “kurbandı, suçlu değil” derken tam da bunu kastediyordum.

Avrupa’yı gözünde çok büyüten zavallı yöneticiler, sınırlı beyinler, “Şerefli Beraberliklere” çoktan razı olan kimi yöneticiler ve teknik adamlar... Utanç verici 1-9-1 dizilişleri yanı sıra, “Kardeşim adamlar” muhabbetleri, oyuncularımızın gerçek güçlerini göstermelerini kısıtlayan en büyük engellerdi. Metin ile ne BJK Genç Takımları’nda ne de Genç Milli Takımlar’da birlikte çalışmak kısmet olmadı. Keşke olsaydı."

Kaynak: Serencebey (http://www.serencebey.com/tr/detay.aspx?id=1718)

7 Kasım 2012 Çarşamba

İyi ki Doğdun Kazım Koyuncu


Dünya'nın en güzel şarkısı için bir kez daha teşekkürler. İyi ki doğmuşsun Kazım Koyuncu, iyi ki hayatlarımızda iz bırakmışsın.