31 Mayıs 2010 Pazartesi

Beşiktaş, Şeref'tir; Şeref, Beşiktaş'tır!


BEŞİKTAŞ ŞEREF'TİR; ŞEREF, BEŞİKTAŞ'TIR!

Beşiktaş'ın Şeref'i için "VARIM" diyorsan, ŞEREF'İMİZİN yanında ol.

13 Haziran Pazar

15:00 - Kazan Yanı


16 Mayıs 2010 Pazar

Gerçek Beşiktaş


Haketmeyenlerin diline doladıkları "Beşiktaşlı duruşu ve ahlakının" gerçek temsilcisi onlar. Kendi kulüpleri umursamazken, kendi kulüpleri maaşlarını vermezken, hiçbir zaman üzerlerindeki formaya ihanet etmediler.

Yeri geldi şampiyonluk hediyesi olarak kol saati aldılar, yeri geldi kazandıkları kupa sonrası yemek olarak ekmek arası peynir yediler, yeri geldi koca Şeref Bey Stadı'nda kendilerine yer bulunamadı Eski Açık'ta maç izlediler. Hiçbirini dert etmeyip, kendilerine sahip çıkan bir avuç taraftar ile omuz omuza durup, mücadele verdiler.

Son 6 sezonda ambargo koydular lige. Avrupa'da Beşiktaş Hentbol Takımı diye bir gerçeği duyurdular. Gerçek Beşiktaş adını hakettiler.

Bugün de İzmir Belediye karşısında galip gelip, seneyi duble ile kapadı Beşiktaşımız. İmkansızlıkların zirve olduğu bir senede, imkansız diye bir şey yoktur dediler.

Müfit Hocam, İlker Hocam, tüm oyuncularımız... Hepiniz ayrı ayrı teşekkürü hakediyorsunuz. Biz, sizin hakkınızı ödeyemeyiz.

14 Mayıs 2010 Cuma

09-10 Beşiktaş ve Ben



Beşiktaş 2009-2010 sezonunu Büyükşehir belediye maçı ile açarken ben iş dolayısıyla Mardin-Midyat'ta bulunuyordum. Kaldığımız otele binbir ricada bulunarak decoder ve kart bulmalarını sağlamış. Maçı ancak gol olduktan sonra izlemeye başlamıştım. Otelde maçı izlemede ısrarcı olan birtek ben varken maç başladığında herkes tek tek dökülmüş televizyonun karşısı dolmuştu. Sezonun ilk golünü canlı izleyemediğim gibi tv'den bile anbean o heyecanı yaşayamamıştım.

İstanbul'a dönüp maçları eski açıktan izlemeye başladığımda da çok gol gördüğüm söylenemez.
Deplasman açısından da kısır bir sezon geçiriyordum.. Eskişehir deplasmanı ve Samiyen'le kapadık koca sezonu. Mabedde oynadığımız Galatasaray maçı benim bu sezon canlı izleyeceğim son maç olacaktı. Gs maçının hemen ertesi gün askerlik için Balıkesir yolunu tuttuk. Takım evinde olsa da ben her maç deplasmandaydım.

Balıkesir'de ilk haftalar maç izleme olanağımız pek yoktu. Sonralardan ilk devre ya da sadece 2. devrelerini izleyebildiğim maçlar oldu. İçerde ki son maçımız eğer C.tesi günü olsaydı Şeref Bey stadında olacaktım. Lakin Fedarasyon maçı cumaya almış ben de sezon başında yaşadığım olayları bu sefer askeriyede yaşamak durumunda kalacaktım. Lig tv olan televizyon özel olarak korunuyordu ve anahtarı ne hikmetse nöbetçi subay'da yoktu. Tek başıma uzun uğraşlar vererek maçın 20. dakikasından ilk yarının sonuna kadar olan bölümünü izleyebilmiştim. Ekranın karşısında yine bir sürü Beşiktaşlı doluşmuştu. Rütbeliler de dahil olmak üzere.

Yolculuk bu sefer daha uzaklara; Bayburt'a. Orada lig tv var mıdır bilmiyorum ama Mardin'de açtığım sezonu İstanbul ve Balıkesir devam ettirip Bayburt'ta sonlandıracağım. Seneye sezonun tamamını geçireceğim şehirde ...

Sezon değerlendirmesi mi ?

Az gol az sevinç ...
Eski Nihat özlemi ...
Rüştü'nün sakatlanıp Hakan'ın oyuna girdiği maçlar ...
Tabata kazığı ...
Demirören - Aksu seçimi ...
Gökhan Zan'dan gelen sevindirici haber ...
Necip'le özkaynak düzenine olan özlemin giderilmesi ...
Rıdvanımız ...
Batuhan ve Serdar Özkan ...


Fotoğrafta ki pankarta istinaden ; Beklediğim ve özlediğim an işte bu an'dır.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Kelepir Fiyatına Sahibinden Az Kullanılmış Genç Yetenek



Şenollar Birollar gider Yusuflar Sanlılar gelirdi. Batuhanlar Serdarlar da gider lakin kimse gelir mi bilinmez. Bundan 4 ay önce bloga koyduğum bir yazıyı aynen aktarıyorum.


''Genç oyuncu nasıl tecrübe kazanır ?

Bana göre oynayarak kazanır. Kupa ve hazırlık maçlarında 90 dakika, lig maçlarında sonradan oyuna girerek.

Kapasitesi belli olan İnce düşüncelerin adamı Uğur ile başlamanın sonucunda kafadan kalende 2 gol gördün. Bunu yapan Necip olsaydı Beşiktaş'ta futbol hayatı bitmişti. Ki bitmişi var; Serdar Kurtuluş.

Ekrem ile ne bekte başarılı olabildin ne de hücumda etkili olabildin. Rıdvan'ı oynatsan en azından 3 posizyona girerdi Beşiktaş. Bek olarak Ekrem kadar başarılı olabilmesi için 2 top çalması yeterliydi. Ama ileri çıkışlarında tek top kaptırsaydı Rıdvan göremezdi bir daha forma yüzü. Göremeyeni var; Serdar Özkan.

Hoffenheim'in 3. kalecisi Ramazan Özcan. En iyi yaptığı şey degajlar. Boyu bile yetersiz. Hava toplarında başarısız. Denizli şöyle buyurmuş Ramazan'ın hataları için ''"Normaldir, ilk kez bir resmi maça çıkıyor. Takım arkadaşları ile mutlaka bir süreci birlikte geçirmesi lazım. Bunların hepsi, bir kaleci için futbolun içinde yaşanabilecek hadiseler". Aynı hadiseleri Korcan'ın yaşama lüksü yoktur. Çünkü o genç kalecidir. Tecrübesizdir.

Batuhan nasıl bir deli fişek ki bir türlü uslanamadı. Bu çocuğu karşınıza alıp kaç defa konuştunuz acaba. Konuştuysanız da büyük golcü Nobre'nin yedeği olmayı teklif etmişsinizdir. Nobre'nin yedeği olmayı ben bile kabullenemem.

Tello kadar toplara vuramaz mı Serdar Özkan ? Ondan daha fazla koşacağı ve top kapacağı zaten kesin. Ama Şili'li adamımız olmalı. Yabancı kontenjanını nasıl dolduracağız yoksa.

İsmail Köybaşı bugün ilk 18'de yoktu galiba. Tecrübeli genç yetenek Üzülmez varken gerek yok zaten. İsmail yetenekli oyuncu ama kulübede beklerken yeteneklerini köreltmeme konusunda ne kadar yetenekli bekleyip göreceğiz.''
13 Ocak 2010 tarihli yazı

Batuhan ve Serdar'dan kurtuldular. Serdar'dan 1tl bile kazanmadan , Batuhan'ı Nobre'ye verdikleri yıllık ücretden daha az bir bonservise satarak. Gerçi o gelen para da Bobo'nun sözleşmesi yenilenirse Figer'e imza parası olarak gider.

Rıdvan, Denizli gibi kurt bir hocanın elinde olmasına rağmen nasıl sakatlanıp-sakatlanmayacağını bilmediği için en az 5-6 ay sahalara döneyemeyecek. Sürekli futbol oynayıp deneyim kazanmadığı için kendini ispatlamak, seneye formayı daha uzun süre giymek uğruna belki bu sene giydiğinden daha az forma şansı bulacak.

Korcan ise Rüştü futbolu bırakana kadar 3. kaleci olarak futbol hayatına uzun yıllar devam edebilir. Eğer sabırlıysa 30 yaşında kaleye geçebilir.
İsmail'in sezon sonu kaptığı formayı sezon başı tekrar oranın daimi sahibine teslim etmeyeceği muğlak. İbo abisinin ciğerleri izin vermiyor İso'nun yorulmasına.
Kadroda yer bulması en muhtemel isim Necip olarak karşımıza çıkıyor. Nazar boncuğumuz !


Yabancı oyuncu kontenjanını boşaltmadan yabancı oyuncu almaya çalışan Beşiktaş.
Elinde ki 3-5 yerli genç oyuncuyu çarçur eden yine Beşiktaş.
Başkana borcumuz 3 haneli milyon dolar olmadan durmak yok ...

7 Mayıs 2010 Cuma

Hoşçakal Canım Kardeşim

Ölümle yaşamı ayıran çizgi
Siyahla beyazı ayıramaz ki

İyi insan olmadan iyi Beşiktaşlı olunmaz. Sen, iyi bir insan değilsin Mete Düren!

2 Mayıs 2010 Pazar

NİR


MAF döneminden sonra benzer süreklilikte oyuncu gelmedi ne yazık ki Beşiktaş'a. Özkaynaktan hep gelenler oldu; ancak hep bahaneleri de oldu. O dönemden sonra çıkardığımız en yetenekli adam Sergen. O'nun da bizde ne kadar oynadığı ortada.

Şu an aşağıdan gelen 3 oyuncu var, yeniler hariç. Büyük bir olasılıkla Serdar, Gs'ye; İbrahim Kaş da İspanya'ya gidecek. Nihat Kahveci, kısa bir dönem bizleydi. Şimdi tekrar yuvada. Dileğimiz bayrak adam olması yönündeydi. Bu sene istenileni veremedi, umuyoruz seneye telafi eder.

Böylesi uzun bir süreçten sonra 3 tane genç adam umut veriyor şimdi. Necip, İsmail ve Rıdvan. Bu akşam da gösterdiler ki, sezon boyunca kendilerinin yerine oynayanlardan aşağı kalır yanları yok. İlla ki eksikleri vardır. Ama oynayarak ve çalışarak bu açıkları kapamaları mümkün.

Yeni sezonda ilk 11'i sayarken, söyleyeceğimiz ilk 3 isim olmaları dileğiyle. Belki de NİR diye bir dönem başlar.