6 Ocak 2016 Çarşamba

Tarihte Bugün 6 Ocak 1990 / Fenerbahçe:1 - Beşiktaş:5

Beşiktaş'ın seksenlerin ortasından doksanların ortasına kadar süren altın yılları, şampiyonluklar kadar tarhi skorlu galibiyetlerimize de sahne oluyordu. Bu maçlardan biri 6 Ocak 1990'da, deplasmanda oynadığımız Fenerbahçe derbisiydi.

Fb'nin başında bir önceki sezonda kazanılan şampiyonluğun mimarı kurnaz Yugoslav hoca Veselinoviç vardı. Ancak onu ve takımını, tekbik direktör Milne'nin kurduğu tuzak bekliyordu.

Kara Kartal beklenenin aksine maça fırtına gibi başlıyordu. Daha 2. dakikada ilk gollük pozisyonumuzu kaçıran Metin, 2 dakika sonra sağdan attığı deparla İsmail'i geçiyor, onun yaptığı ortaya kafayı vuran Wilson, Beşiktaş'ı 1-0 öne geçiriyordu.



Fb, bu gole çabuk karşılık veriyor ve 7. dakikada Oğuz'la skoru 1-1 yapıyordu. Ancak 22. dakikada bu kez de Kadir'in soldan yaptığı ortada Ulvi'nin kafasından seken topu yine kafayla Ali filelere gönderiyor, Beşiktaş ilk yarıyı 2-1 önde kapatıyordu.

 

İkinci yarıyla birlikte başlayan Beşiktaş gösterisi ilk golü erken getiriyor, 52. dakikada Fb savunmasının hatasını affetmeyen Ali, yerden bir vuruşla skoru 3-1 yapıyordu.



 Çok geçmeden 59. dakikada Rıza'nın sağdan uzattığı güzel pasta Metin, topu Nurettin'in üzerinden aşırtarak 4. golümüzü atıyordu.



Feyyaz, 70. dakikada skoru 5-1 yaparken, 5 gol yemesine rağmen Fb'nin en iyisi olan kaleci Nurettin, özellikle Mehmet'in iki topunda gole izin vermeyerek farkın daha da artmasını önlüyordu.



İlk yarının sondan bir önceki haftasında gelen bu tarihi zafer, Beşiktaş'ın ilki o yıl yaşanacak olan üst üste 3 şampiyonluğunun ilk habercisi oluyordu.



Kara Kartalın 5-1'lik galibiyetine imza atan o günkü kadrosunda; Engin İpekoğlu, Recep Çetin (Dk.89 İsmail Taviş), Gökhan Keskin, Ulvi Güveneroğlu, Kadir Akbulut, Rıza Çalımbay, Şenol Fidan, Ian Wilson (Dk. 60 Mehmet Özdilek), Feyyaz Uçar, Ali Gültiken ve Metin Tekin yer alıyordu.

Kaynak: 365 Gün Beşiktaş / 2008 Takvimi

İslam Çupi de maç sonrasında şunları diyordu: Keşke Milne ile Metin'in gırtlak gırtlağa kravatlı olduğu bir haftada oynansa idi Fenerbahçe maçı. Milne, Metin'i saha içinde değil de eşofman içinde tutsa idi. Hani " ah şu okullar olmasa maarifi gül gibi idare ederdim." diyen o eski Osmanlı nazırı nasıl böbürlenmişse, Fenerbahçe'nin geri adamları da on sekiz çizgilerinin üstüne çıkar ve gerine gerine bağırırlardı: " Ah şu Metin olmasa defansımı gül gibi idare ederdim." diye.

Metin, Milne ile kavgalı ve limoni renk çehreli değildi dün. Kavgasını dün Fenerbahçe defansı ile yaptı Metin. Deparda şampiyondu. Dripling ve çabuklukta şampiyondu. İkili mücadelelerden çıkma,  ikili mücadeleleri kazanmada şampiyondu. Bir cesetle canlı arasında ne kadar fiziksel fark varsa, Fenerbahçe defansının mumyalanmış vücudu ile Metin'in özgürlüğünü şarkı yapmış adalelerinde o denli kapanamaz, kapatılamaz bir üstünlük vardı. Metin'e yaklaşılamaz bir güç olarak bakıp, onun ayaklarının altında kalan Fenerbahçe defansı, bu "sarı bela"ya pes etmemekle kalmamış, Metin'e derinleme ve çapraz koşularda, ataklarda ölümüne dublörlük yapan Feyyaz ve Ali'yi de birer adamla ortadan kaldıracağını sanarak hata katlarını bir gökdelen seviyesine çıkarmışlardı.