22 Aralık 2010 Çarşamba

Feliz Cumpleaños Bernd Schuster



Mutlu seneler Dayı. Bizle kal ve hep böyle kareleri yaşat.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Beşiktaşlı Berkan Abatay


"Futbol, en çıplak haliyle yoksul halkın sporudur. Çünkü ucuzdur, oynamak için pahalı ekipmana gerek yoktur.

Gecekondu mahallelerinin çocukları yürümeyi öğrenir öğrenmez top oynamaya da başlar dense yeridir. Sen, ben, bizim oğlan, bir de kıytırık bir lastik top yeterlidir bunun için. Ondan sonrası sokak arasında koşturan çocukların "gol" sesleridir. Bu ortamda yetişenlerin takım tutmaması düşünülemez. Çevrenin etkisiyle hemen her erkek çocuk, bir takım tutmaya başlar. Genellikle de Kara Kartal tutulur.

En azından benim için böyle olmuştur.
"
Ruhun şad olsun.

11 Aralık 2010 Cumartesi

Mühendis Oktay-Anma




12Aralık 2010 Pazar
12:00
Kazan'ın yanında buluşulup, Nakkaştepe Mezarlığı'na beraber hareket edilecektir.



"Bir cinayeti bütün ayrıntılarıyla izledikten sonra yaşamınız eskisi gibi kalamaz. Hele bu cinayet bir futbol karşılaşmasının sonrasında gerçekleşmişse, siz farkına varmasanız da, futbol tutkunuz bu başkalaşmadan payını fazlasıyla alır. Birkaç adım ötenizde, birkaç dakikada olup biten dehşetengiz bir şiddet gösterisi, insanlığınızdan utandırır. Duyduğunuz çaresizlik tüm kâinatı sarsacak denli uçsuzdur."

Ruhun şad olsun Oktay Abi.

10 Aralık 2010 Cuma

Kahin misin Be Adam?


Bursaspor maçından sonra, çok sevdiğim bir Kara Kartal, Volkan Şen'in atılmasına sebep olan kırmızı kart ile ilgili bir şeyler yazmıştı. Söylemiş olduklarını kendi aramızda da konuşmuştuk, haklıydı. Guti'nin oyundan atılması ile haliyle yazı geldi aklıma. Hemen aradım kendisini. "Kahin misin be adam" diye takıldım. Görünen köyün kılavuz istemeyeceğini söyledi O da.


Denizcan Bulut'un 6 Aralık'ta kaleme almış olduğu yazı:


" “ben tek bir faul yaptim bana sari kart gosterdin” demeye calisirken vucut dilini kullanan Delgado’ya ikinci saridan kirmizi cekmisti hakem.


Hakemin izani kim nerede ne anlatmak istemis acabaligina hakim olamayacaksa bu onlarin terazisinin ayarini hepten bozar. Kurali en ilkellestirilmis hali ile yorumlayip icra ediyorlar; “elinde hayali kart tutarak benimle konusursan cezalandirilirsin.”


Bunu gayri insani buluyorum. Futbolcunun hakemin kararina duydugu hosnutsuzlugu surekli kilmayip anlik bir vucut dili ile ifade etmis olmasindan cikan cezayi sacma bir kural olarak degerlendiriyorum.


Dusunun ki bir futbolcu hakemin karsisina ellerini arkada kavusturarak cikip “hocam ama bu hareket sizce sari kartlik bir hareket degil mi?” diye gogsunde yumusatarak sorarsa, hakem bunu diyen futbolcuya sari kart gosterebilir mi? Gosterirse ne diyecek? Bana bu hareketin sari kartlik olup olmadigini sordu o yuzden ben de kendisine sari kart gosterdim mi diyecek? Hakemin bu kararini hangi hakim dogru bulacak? Ya da bunu hangi yazili kurala dayandiracak? Hakemden rakibine kart gostermesini istemiyor, hareketin sari kartlik bir hareket olup olmadigini soruyor. Meramini giderecek diyelim. Simdi ayni sahnede bir futbolcu ayni cumleyi vucut dilini kullanarak beyan ederse, yani elinde hayali bir kart tutarak hocam sizce bu hareket sari kartlik bir hareket degil mi diyecek olursa durum yine en ilkel haline donmus olacak.


Sola dogru ceviriniz diyor kapagin ustunde. Ulan ne olur sola dogru cevirmezsem? Saga cevirdim acilmadi. Baktim olmuyor sola cevirdim ve actim ama sen niye beni bu denlicesine kucumsuyorsun? Sahip oldugum aklin bunu muhakeme edemeyecegini sana dusunduren sey ne? Bilimsel tarihin bir adim oteye gitmis olmasi deneysel calismalarin sonucu degil mi? O sisenin icindeki kimyayi bana sunan benim aklimin deneysel calismalarinin sonucu degil mi? O halde sen nasil oluyorda ayni akli bu denlicesine yok sayiyorsun? Bruksel’in kravatli takimi sart kosmus bunu, yazacaksin diyor, insanlar kapagi ne tarafa cevirmeleri gerektigini benim direktiflerim sonucunda uygulayacaklar.


Ders esnasinda kar yagmis ise cocuklarin okul bahcesine cikmasi yasak. Cocugumu dusundugunden degil; cocuk onun egemenlik alaninda duser de bir yerini morartirsa kendisine tazminat acilir korkusu. Yok abi acmam, yeter ki benim cocugum kar yagdiginda disarda oynayabilsin, dussun. Ne kadar cok morarmis ise dizleri o kadar mutluyum ben halbuki ama 28inci maddenin 2inci bendinin c sikkinin buyrugu benim insani duygularima da hukmediyor, cocugumu da edinecegi bir tecrubeden mahrum kiliyor. Buyukada’da ruzgara karsi basimizda kask ile bisiklet surmekte neyin nesi? Ruzgar kaskima degiyordu diye mi yazsin sair?.


Ayni zihniyet yasamin her alanina el attigi icin insanin vucut diline de bir sinirlama getiriyor. Tek otorite benim. Senin kendini ifade edis seklini dahi benim getirdigim kurallar belirler.


Otorite olsam Volkan Sen’in lisansini yirtarim. Spor etiginden ve sporcu ahlakindan ne denlicesine yoksun oldugunu cogu zaman sergiledigi hareketlerle gostermis oldu. Lakin kendisinin sari kart pozisyonunda yapmis oldugu davranisin cezalandirilmasindaki hukmu baska bir gozle inceliyorum;


Volkan Sen hakemin kararini protesto etmek icin alkis hareketi yapti ve kart gordu. Hakem kuralin geregini yerine getirmis oldu di mi? Ayni karari elini asagidan yukariya dogru kilic gibi cekerek hadi be hoca nidasi ile protesto etmek ile alkisla protesto edilmis olmasinin arasinda nasil bir vucut dili farki var ki birinde kart gorursun digerinde gormezsin? Gecirmis oldugu kazadan oturu gecmis olsun demeye vesile olmasi icin Guti'yi analim. Bir an Guti’nin bir macta hakemi ayni vucut dili ile prostesto etmis oldugunu dusunelim. Etmezse cok profesyoneldir. Peki etmis olursa daha mi az insandir? Guti orada hakemin kararina alkis tuttugu icin cezalandirilirsa kendisini kural ihlali yapan olarak mi analim yoksa takim arkadaslarini yalniz biraktigi icin mi kizalim? Ya da duygularini ifade etti, alayina gider cekti mi diyelim?


Insanlarin vucut diline getirilen bir yasak ile saglanmaya calisilan otoritenin hakkaniyet icermesini bekleyemem. Yasak ile ahlak tahsis edilemez; otorite ise carpik icra edilir. Kuralsiz bir oyundan soz etmiyorum. Sadece muhakeme etme vasiflarina hakim bir hakemin akil melekelerine guvenilmesini istiyorum. Verdigi karara duyulan hosnutsuzluga gosterilen tepkinin agirligini birakin hakem degerlendirebilsin. Yoksa, elinde hayali kart tutup benim otoriteme kafa tutuyorsan cezayi yersine inecek kadar ilkellesmesin bu oyun. Zidan’a kafa attiran sey kendisinin kural tanimizligi degil rakibinin ahlaksiz olusuydu."

Faşist Bursaspor Taraftarı #2

İstanbul'a gelirken, kendi otobüslerinden çıkanları görmezden gelip, Beşiktaşlılar bize emanetle saldırdı diyenler, Ermeni köpekler diye bağırdıktan sonra bir anlık sinirle olduğunu iddia edenler, kendilerine toz kondurmayan Bursalılar... Zavallı pis adamlarsınız. (Adam burada lafın gelişi kullanılmıştır.)

Videodan Bay Kerahet sayesinde haberim oldu. Haberdarlığı için teşekkür ederim. Böyle bir rezilliğe şahit olduğum için ise çok üzgün olduğumu belirtmek isterim.


http://yehha.net/63422/facebook.com/bursa-texas-taraftar-habib-yldrm.html

6 Aralık 2010 Pazartesi

Faşist Bursaspor Taraftarı


Bursaspor taraftarının sık sık faşizan tavırlar, söylemler içerisinde bulunması şaştığımız bir durum değil. Şaşılacak olan bunların hep üstünün kapatılması, olmamış gibi davranılması, yok sayılması.

Uzağa gitmeye gerek yok, birkaç hafta önce Bursaspor Tv spikeri çapsız Seda Çapçı, kendi çapını aşan ifadelerde bulunumuştu. "Bursa'nın ekmeğini yiyen Trabzonlular, şehrimin erkeğine küfür etti yeaa" gibi zeka seviyesini ortaya çıkaran savunma vermişti bir de, yediği haltı meşru kılmaya çalışarak.

Dünkü maçta da Bursaspor taraftarı, "Ermeni köpekler, Beşiktaş'ı destekler." diye böğürdü. Bu faşist zavallılar, götünü yırttı bu cümleleri söylerken. İçlerindeki boku, kini haykırdılar. Çok yakışıyor ama o leş gibi kokan ağızlarına. Şaşırmıyoruz!

Faşist yavşaklara en güzel yanıtı veren Beşiktaşımız'a da sonsuz teşekkürler.

2 Aralık 2010 Perşembe

Kaptan Guti ve Bizim Çocuklar


Maçın ilk yarısına dari söyleyecek tek kelimem bile yok. Neredeyse uyumak üzereydim. İkinci yarı, Guti'nin kaptanlık pazubandını takışı ile oyuna ağırlığını koyması bir oldu. Schuster, böyle olacağını bilseydi, maça Guti'yi kaptan çıkarırdı heralde.

Serbest vuruşta Zapo'ya adrese teslim bir top yollayarak, öne geçmemizi sağladı muhteşem insan. Golü Zapo'nun atmasına da ayrı sevindim. Gol atan stoperleri severim. Zago-Ronaldo'dan sonra o istikrarı yakalayamadık. Ayrıca Zapo'nun profesyonelliği takdir edilesi bir durum. Denizli ile şampiyon olduğumuz sezonda da döneme 11'de başlamış ve yedeğe düşmüştü. Tek bir an bile sorun çıkarmadan kulübedeydi. Bursa'ya gittiğinde de işini yaptı. Döndüğünde taraftarın bir kısmının tepkisi vardı, hiç gönül koymadan işine baktı ve bugün yine haftalar sonra kendisine şans verildiğinde çıkıp, görevini yaptı.

Bu akşam Nobre sakatlanmasaydı, Ali bu kadar erken oyuna girmezdi sanırım. Galatasaray maçında kısa bir zaman diliminde sahada kalmasına rağmen olumlu bir görüntü çizmişti. Bugün ise unutamayacağı bir gece yaşadı. O'nun muhteşem Beşiktaş kariyerinin ilk günleri bunlar olur inşallah. Kaçırdığı gol adeta merak etme olacak bugün bir şeyler dedirtti. Yoktan var ettiği pozisyonda Holosko'ya da hayatının en kolay golünü attırmış oldu. Keşke Holosko vurmasaydı da Ali devam etseydi diye geçirdim içimden. Golün peşinden tüm takımın Ali'yi tebrik etmesi, yanaklarına vurmaları harika bir kareydi:)

Hakan Arıkan... Beşiktaş'ın ikinci Fevzi Tuncay'ı olma yolunda ilerliyor ne yazık ki. Bir alttaki yazıda, Cenk'in yediği hatalı gol sonrası söylediklerini konuşmuştuk. Cenk, önüne nasıl özgüven ile bakıyorsa, Hakan da tam tersi mevcut. Hala ilk yaptığı hatanın etkisinde, yani unutamıyor. Ve sahaya çıktığı her an, yeni bir hata yapar mıyım endişesi taşıyor. Bu yüzden de bol hata yapıyor. Bugün yediği golden daha evvel kaç tane yemişti, artık sayısını hatırlamıyorum ben. Dönüş yolunun en mutsuz adamı olacağı kesin.

Ligde arzu ettiklerimiz olmasa da, Beşiktaş Avrupa'da hala yoluna devam ediyor. Deplasmanda uzunca bir süredir yenilmiyoruz, bir maçımız daha olmasına rağmen gruptan çıkm ayı garantiledik. Beşiktaşlı'nın uzak olduğu şeylerdi bunlar. Devre arasında yapılacak doğru hamleler ile daha iyisi olması mümkün.

Cenk, aman çocuğum yetişiver Bursa maçına.