11 Şubat 2013 Pazartesi

Elazığ Deplasmanı


Uzun zamandır deplasman yapamamıştık. Elazığ maçı ile bu açığı kapatmak için Cumartesi sabahından yola çıktık. 2 gün 1 gecelik anılarımızı hem yazı ile hem fotolarla elimden geldiği kadar anlatmaya çalışacağım.


Otobüsle gitsek çok uzun süreceğinden uçakla gitmeye karar verdik ve 3 Arkadaş yola çıktık. 
1 Elazığ kütüklü  1 Malatya kütüklü  ve denge unsuru olarak ben. 
Cumartesi sabahı uçak ile önce Malatya'ya gittik. 
Elazığ'a direkt uçak bulamadığımızdan bunu yapmış olsakta arada Malatya'yı da görmüş olduk.






Malatya'yı keşif gezimizden sonra Elazığ'a doğru hareket saati geldi. Yaklaşık 1 saat süren yolculuğumuzda aracın kaptanı sağolsun Malatya-Elazığ türküleriyle bizi maç havasından çıkarıp Rakı masası kurmaya teşvik edecek hareketlerde bulunmasına rağmen Elazığ tabelasıyla neden bu yolda olduğumuzun tekrar farkına vardık.


İlk iş olarak şehirde kalacağımız otele doğru yola koyulduk. Şehir merkezlerindeki afişler sayesinde Elazığspor'un da şirketleceğinden haberdar olduk. Hemen gidip 2 pay hisse aldık ilerde değerlenir diye. Şaka şaka otele gidip dinlendik biraz. Arada otobüs ile deplasman yapan arkadaşlarımızı arayıp hal-hatırlarını sorduk. Akşam olunca stada doğru yola çıktık.

Şehirde pek Beşiktaşlı görmesek bile bindiğimiz minibüs Beşiktaşlı çıktı. Yolculardan biri Trabzon'a 3 atan Elazığımız elbet Beşiktaş'a 5 atar deyince tebessüm ettik.





Stada giriş biraz çileli oldu çünkü misafir tribün girişi ibaresi mevcut değildi. Stadı neredeyse 1 tur tavaf ettik. Elazığspor'un yanan top'lu takım otobüsüne bile denk geldik ama  girişi hala bulamadık.



Stada yanaşmış deplasman otobüslerini ve korsan satıcıları görünce yerimizi bulduk.


 Bir deplasman klasiği olarak misafir tribün girişi tek turnike ile gerçekleşiyordu. Bu da uzun kuyruklara sebebiyet verse de kuyrukta söylenmeye başlanan tezahuratlar ve Beşiktaş'a artık çok yakın olmanın verdiği his yetiyordu buna aldırış etmemeye.



Stada girdiğimizde tribün oldukça dolmuş. Takım ise taraftarının yanında ısınmaya başlamıştı.







Elazığspor tribünleri full çekiyordu. Zaten şehirde '' bilet bulamadım, bilet kalmamış '' muhabbetlerine çok sık rastlamıştık. Hatta 3 senedir orada görev yapan bir polisin söylediğine göre stad ilk defa bu kadar dolacaktı. Hem evsahibi tribünden hem de misafir tribünden bilet kalmamıştı.



Naaapardım Hilbert tribünlere selam gönderiyor.



Pankartlar asılıyor. Daha sonra buraya çok sayıda pankart eklendi ancak kalabalıktan dolayı gözükmedi.

Mc Gregor'un yalnızlığı 1. Önce kaleci diye çağırmaya yeltenildi sonra ismi ile çağrılmaya çalışıldı. Ama tribünden çıkan ses Mek Gırgır gibi birşey olunca hiç farkına varamadı çağrıldığının.



Çevre illerden gelen Beşiktaşlılar belki çok fazla değildi ama şu bir gerçek ki çok fazla ilden gelinilmişti. Atkılarından-pankartlarından anlayabildiğimiz kadarıyla Diyarbakır-Dersim-Mersin-Hatay-Bingöl-Malatya-Gaziantep gibi illerden katılım vardı.






Elazığ tribünlerinden Anti-Çarşı bir pankart. Keşke sebebini bilebilseydik. Olsun biz maç öncesi çalınan gırnatayı-davulu sevdik. Ev sahibi-Rakip tribünün aynı türkülerde oynaması güzeldi. Zaman zaman bizim tribünden Elazığ tribünlerine kışkırtmaya yönelik hareket-tezahurat yapmaya çalışanlar oldu ama çoğunluk ne buna ne destek verdi ne de o taraftarlara gerekli tepkiyi vermekten çekindi.



Takımlar sahaya çıkıyor. Ve biz neden orada olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyoruz.




Beşiktaş tribünleri Kartal Pençesi yapsın diye ulusal marş okunuyor.



Yediğimiz golü göremedik çünkü tribünde o ara meşaleler yanmaya başlamıştı. Tribünü kaplayan duman kokusunu ciğerlerimize çekerken gözlerimiz yediğimiz gole şahit olamadı. Tv'den ya da internetten izlemediğim için hala da görebilmiş değilim. Ama meşale iyidir...
Tabi ki o üzücü olay gerçekleşmeseydi keşke.
İstenilerek atılsa denk gelmeyecek meşale bir basın mensubunun yüzüne geldi. Hemen Ambulans ile götürüldü ama o ana tanıklık etmek üzücüydü. Basın emekçisi abimize buradan geçmiş olsun mesajlarımı iletiyorum.






Ferdi ve kornerleri. Bu aralar ön direk sevdalısı olsa da hastasıyız estetiğinin.



Veli'nin bu lige göre ekstra kaçan pasına saygısızlık yapmak istemeyen Holosko attığı golle beraberliği getirdikten sonra ilk önce tribünlere koştu...


... sonra takım arkadaşlarıyla birlikte artık klasikleşen tek vücut sevinçlerini gerçekleştirdiler.



Mc Gregor'un yalnızlığı 2. Maç esnasında Elazığlı Beşiktaş taraftarı bir abi şu kaleci bir maç gol yemese biz neler yapacağız diyince başka elazığlı bir abi '' ne bir maçı ne bir maçı 1 saat yeter ulan'' diyince gülsek bile seviyoruz kalecimizi.



Devre arasında Beşiktaş tribününe getirilen Elazığlı çocuklar.


Adanademirspor-Elazığspor dostluğunun pankartı.


Maç öncesi gibi eğlenceli müzikler çalmasa da devre arası çabuk geçti. Beşiktaş galibiyet için 2. yarı sahaya çıkıyor.


Niang'ın Beşikaş tribünleriyle ilk sıcak teması bir deplasman maçında oldu.


Yediğimiz golü göremediğimiz gibi o esnada tribünün karışması yüzünden attığımız 2. golü de göremedik. Hatta etrafımda golü gören kimse olmadığı için twitter aracılığıyla golün gelişimini sormak zorunda kaldım. Gelen cevaplar aracılığıyla golü Sivok ve Ferdi'ye yazmıştım ama akşam golü izleyince bir Helal olsun çektik Toraman'a.




Doğu illerinden fazla katılımın olması tribünü tam bir mozaik haline getirmişti. Evet bu yüzden iyi bir senkron oluşmadı bu da iyi bir tribün oluşmamasına sebep oldu. Ancak Farklı şivelerin aynı besteyi söylemeye çalışmaları-gayretleri hem sevindirici hem gurur vericiydi.



Diyarbakır Çarşı hem atkılarıyla hem de bayraklarıyla gelmişti maça.





Ve takım galibiyeti kutlamak için taraftarının yanına gelir. Deli misiniz olm onca yol 90 dakikalık maça değer mi diyenlere aslında şu 2 dakika için bile değer diyebilirsiniz. Takım yense de yenilse de taraftarının yanında olsun kıymetini bilsin yeter.






Takımlar gider, evsahibi tribün gider, ışıklar söner. Ama deplasman taraftarları hala bekletilir. Galibiyet olmasa şu bekleyişler biraz gergin olur aslında. Hem galibiyet hem de tribünün renkliliği bu zamanında güzel geçmesine vesile oldu.




Buradan sonrası deplasmanın ekstra kısmı.'' Aman yediğiniz içtiğiniz size kalsın '' diyorsanız hemen yazının sonundaki video'ya geçebilirsiniz.

Konaklamalı deplasman yaptığımız ve uçağımız akşam olduğu için günü değerlendirmek istedik .Gezilebilecek en yakın yer Harput olduğunu öğrenince 10 dakikalık bir araç yolculuğuyla Harput'a vardık. Şehrin aksine tarihi dokusunu kaybetmemiş olması ve içinde barındırdığı Harput kalesi ve şehire tepeden bakma olanağı yüzünden en iyi alternatifi gerçekleştirmiş olduk.




Siyahın zindan olsun ... Harput kalesinin zindanı. Kapıda çalışmalar nedeniyle giriş tehlikelidir tabelası olsa da hatta ışık olmasa da girme cesaretini gösterdik. 150 metrelik yolculuğu telefon ışıkları ve fotoğraf makinasının flaşıyla gerçekleştirdik.




Ah şu surlar olmasa aşıklar nasıl af dileyecek sevdiceğizlerinden.


Elazığ'a genel bir bakış.


Manzaralı çay keyfi.



2 gün boyunca yanmayan trafik ışıklarınıda bir kareyle ölümsüzleştirip yolculuğumuzu noktaladık.



Maç sonunu arkadaşım video çekmişti. Fotoğrafların üstüne cila niyetine.




Güzel bir deplasmandı. Galibiyet bunu daha güzelleştirdi. Bu deplasmana gitmeme vesile olan ve beraber 2 gün mükemmel vakit geçirdiğim  Cihan ve Umut arkadaşlara teşekkürler. Nicesine ...