30 Ağustos 2009 Pazar

Demirören Başkan Antep Şampiyon



Demirören eğer bir gün istifa etmezse ya da kongre de seçimle başkanlığı kaybetmezse Gaziantep'e önümüzde ki süreçte de para kazandırmaya devam edecektir. Tabata transferi kesin olarak gerçekleştiğinde bu paranın dostluk ilişkisine bağlı bir miktar olduğunu söylemiştim arkadaşlara. Avrupa'dan yapılmak istenilen transferlerin bonservis ücretini 3 seneye yaymak yönetici marifetidir. Bu marifet olmadığı gibi kasada da hiçbir futbolcuya verilecek peşin para olmadığı için dost Kızıl'dan alınacak Tabata'ya parasını veririm ara ara mantığıyla gerçekleşti transfer. Konuşulan kara para aklama söylentileri gayet mantıklı olduğu gibi , Demirören'in kulübü borçlandırarak çıkabilecek olası adayların gözünü korkutmasıda ihtimaller arasındadır.

Alenen üçkağıt döndüğü ortada olan Sivok-Zapo transferi hala akıllarda. Udinese kulübünin bu 2 oyuncu karşılığında aldığı para Sivok 2,5m E + Zapo 2m E = 4,5m Euro'dur. Kulübün borsaya açıkladığı rakam ise 4,5 + 4 = 9,5m Euro.  Tabata transferinde ise borsaya yapılan açıklamaya bakıyoruz.

"Gaziantepspor Kulübü futbolcusu Rodrigo Tabata'nın transferi konusunda kendisi ve kulübü ile anlaşmaya varılarak 3 yıllık (2011-2012 sezon sonuna kadar) sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme karşılığında futbolcuya 2009-2010 sezonu için 1 milyon 400 bin Avro, 2010-2011 sezonu için 1 milyon 500 bin Avro, 2011-2012 sezonu için ise 1 milyon 600 bin Avro ücret ödenecektir."

Sanki G.Antep ile bedelsiz anlaşılmış. Antep'e hiçbir ödeme yapılmayacakta sadece Tabata'ya yıllık ücreti ödenecek. Bonservis ücretine hiçbir şekilde değinilmemiş. Demirören ve yönetimi gizli kapaklı işler çevirmeye çalışmakta ama bunu bile becerememekteler.

Kızıl İstifa diye pankart açmışlardı Antepliler. Kulübüne bu kadar çok para kazandıran başkanı neden istemezler ? Tabata'yı çok sevdikleri için mi yoksa gelen paralara rağmen değişim görmedikleri ve onlarda bu kirli ilişkilerden kuşkulandıkları için mi ?



Figer gibi dolandırıcı olduğu artık herkes tarafından bilinen bir adama dahi bile bile lades demek yönetici marifetsizliği ile açıklanamaz. Nobre üzerinden Figer, Figer üzerinden Demirören'in para kazanması olasıdır. Figer ve Nobre'ye ödenilen ücret Demirören'in cebinden çıkar. Bu para kulübe faiz ile verilen paradır. Demirören hem parasını istediği zaman alacaktır hem de az önce değindiğim gibi kulübü borçlandırarak karşısına rakip çıkmasını engelleyecektir.

Endüstriyel Futbol diyip kestirip atacağımız bir konu değil Demirören'in transferleri. 3 senedir stad pisuarları bile yenilenemezken, yeni stad için 80m dolar bütçe ayırdık demesi, 500.00 Euro için kapalı tavanına Telekom ve Avea reklamları alıp, daha fazla para kazanacağı sırt reklamına Kızılay'ı alması hep politik hamlelerdir. Her hatasını küçük bir hamle kapatıyor ya da oluşacak muhalafetin sessiz kalmasını sağlıyor. Sırt reklamına Cola Turka ya da Ülker alsaydı oluşacak tepkileri çok iyi biliyordu.

Tabata transferinin benim için bir de apayrı boyutu var. Takımda artık 1'den fazla Brezilyalı futbolcu görmek istemiyorum. İstikrarsız, disiplinsiz tavırları ile beni gerçekten soğuttular kendilerinden. Bir yanda Zapo gidince üzülen ve formunda düşüş yaşayan bir Sivok , diğer yanda ise Nobre ücretine zam alınca formdan düşen Bobo, Bobo ilk 11'de oynamaya başladıkça yedek kalmayı kendine yediremeyen Nobre. Ve şimdi tekrar aklınıza getirin Zapo'nun yedek kulübesindeki hallerini.

Demirören İstifa ve Yeter Demirören 3 kusurlu hareketten biridir. Demirören tribüncüdür. Beşiktaş'ı çok sever aslında. Ne yapıyorsa Beşiktaş içindir. Sevgi pıtırcığı, başkanın gözü yaşlı var mı ondan büyük Beşiktaşlı diye pankart yapılmalıdır.  Çıksa da alsak bu masal kitabını.



Fotoşip Bobiler org'dan Mozer'e aittir.

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Maç Sonu Taraftar Demeci / Bjk - Antep









Sezonun ilk seyircili maçı. Ama ne semtte heyecan var ne de stadda beklenildiği kadar coşku. İlk 3 haftaya kötü girmenin ve son dakika golü ile Antep'e yine paraları saçmanın sonucunda kırgın ve kızgın bir psikoloji oluşmuş durumda. Tribün takımı fazla ateşleyemedi. Tribündekiler kadar sahadakilerde baya stresliydi. Bu stresin patlaması gollerle olur dedik ama bir sonuca gidemedik. Bizim açımızdan gol olmaması haricinde seyri güzel bir maç olduğu kesin ama Denizli'nin oyuncu değişiklikleri herkesi kelimenin tam anlamıyla dumura uğrattı. Son 2 senede ki en iyi oyununu sergileyen Serdar Özkan'ın yerine Nobre, daha 1 dakika öncesine kadar ceza alanında posizyon yaratan Ernst'in yerine Uğur İnceman girince eleştiriler sahadakilere değil Denizli'ye yöneldi. Anlayan varsa oyuncu değişikliklerini beri gelsin de yazsın.

İbrahim Kaş takıma daha yeni katıldığı için olsa gerek zaman zaman hatalar yaptı. Son hatasında ise yerini Ekrem'e bıraktı. Maçın en anlamlı oyuncu değişikliği bu olduğu gibi Denizli'nin tam olarak hazır olmayan Kaş'ı ilk onbir de sahaya sürmesi kadro seçiminde ki hatasının da göstergesidir.

Ferrari ile Ernst bu lig için kesinlikle en üst düzey oyunculardır. Ferrariyi çıplak gözle ilk kez izledik çoğumuz. Ve herkesi büyüledi. Böyle devam Matteo.

Nihat istekli ama atamıyor golünü diyebileceğimiz gibi, Nihat çok istekli olduğu için başkasınında gol atmasına izin vermiyorda diyebiliriz. Her topa koşuyor. Arkadaşlarını ayağından top almaya çalışıyor neredeyse. Tello tarafından Holosko'ya atılan bir pasta Nihat erken davranıp araya kaçtığı için posizyonu ofsayta düşürdü. Nihatın ilacı Gol atması olacaktır. İlk golünü atsa hepimiz rahatlayacağız, en fazla da kendisi.

Holosko neredeysen çık artık ortaya diyorum. 2 haftadır anlamsız ofsaytlara düşüyor. Bugün son düştüğü ofsayt posizyonunda 20 saniye boyunca rakip savunmanın önde olduğunu göre göre aynı yerde bekledi. Son dakikalarda oyundan tamamen düştü.

Stalker güzel bir tanımlama yapmıştı Denizli'nin 10,5 numara isteiğine ''oyuncak isteyen çocuk gibi tutturmuş 10,5 numara'' diye. Denizli'nin oyuncağı alındı artık. Bu dakikadan sonra bahanesi kalmamıştır. Ve kredisi Gs maçı ile başlar. Kazandığı takdirde artıya geçer kaybedersek eksilmeye başlar.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Gözlemci İyi Tıkamış Kulakları

PFDK cezaları açıkladı. Samiyen'de 5 dakika boyuncu bize küfür edilmesi duyulmamış. Kayıtlara geçmemiş ve tabi ki ceza gelmedi. Bunun açıklamasını yapmak bizim için kolaydır. Adaletsizliğe alışık bir bünyemiz oldu artık. Ama bu küfürleri duyan Gs'li arkadaşlar bunun cezasız kalmasını nasıl yorumluyor acaba ? Bu konu ile ilgili attığım yazıya gelen son yorumda bağıran 3-5 kişi idi gibi bir cevap gelmiş. 5 dakika'dan fazla süre duyulan küfürleri 3-5 kişi ediyorsa helal olsun.

Medya-Fedarasyon Elele
Renkli takımlar Zirveye

Şampiyonlar Ligi Rakipler


B Grubu

Man.United
CSKA Moskova
BEŞİKTAŞ
Wolfsburg


G grubu iyiydi iyi. Wolfsburg'la aynı gruba düşmemiz ne kadar şanslı ( ! ) olduğumuzu gösteriyor.



Fikstür

15 Eylül
BEŞİKTAŞ-MANCHESTER

30 EYLÜL
CSKA-BEŞİKTAŞ

21 EKİM

WOLFSBURG-BEŞİKTAŞ

3 KASIM

BEŞİKTAŞ-WOLFSBURG

25 KASIM

MANCHESTER-BEŞİKTAŞ

8 ARALIK

BEŞİKTAŞ-CSKA

Yabancı Değiliz Yabancı Sorununa


Delgado'nun sözleşmesi dondurulduğu için yeni bir yabancı oyuncu alınır. Ocak ayında dönecek olan Delgado'yu bir yerlere pazarlamaya çalışırlar ama aylardır top oynamayan bir adamı kimse almaz. Elden çıkarılacak olan oyuncu pazarı daha geniş olan Bobo olur. 4-5 milyon Euro arasına Bobo gönderilir. Sezon sonu Zapo gelir. Bursa ile anlaşmak için çaba sarfedilir ama başarılı olamazlar. Zapo ile anlaşma karşılıklı olarak feshedilir ya da 1 sene daha bir yerlere kiralanır. Bu arada sezon sonu takıma yeni bir yabancı oyuncu alma hevesi yeniden alevlenir. Bu sefer Tello hedef seçilir. Bu böyle uzar gider.

25 Ağustos 2009 Salı

Beşiktaşım Benim...#3 ( 12 Mayıs 1990 Beşiktaş - Fenerbahçe Şampiyonluk Maçı)



1989-1990 sezonu şampiyonluk maçı. Tribünlerdeki kalabalık gerçekten bambaşka. Modern stadların asla elde edemeyeceği kendine has bir büyüsü var. Maç öncesi görüşler, saha içine kadar giren haberciler. Beşiktaş'ın yeraltı tünelinden sabırsızca çıkışı " Yerin altı değil yerim, göklerdir meskenim süzüleyim." Devre arasında her iki başkanın görüşleri. Ancak Seba'nın zihinlerden bir ömür çıkmayacak olan beyefendiliği, kendine has tatlı üslubu. Maça Sarı Fırtına'nın 2 gol, 1 asistle damgasını vurması. Gollerden sonra uçuşan saçları.

Bitiş düdüğü ile : Şampiyon Beşiktaş!

Mehmet'in maç sonu yorgunluk ve mutlulukla karışık ruh hali sırasında formayı almaya çalışan cengaverler. Şampiyonluğu telli turna ile kutlayan bir Beşiktaş.

Arşive katmak isteyenler için:

Beşiktaş - Fenerbahçe ( 1989-1990)

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Kulakları Tıka Gözlemci



Ligin 3. haftasında keyiften kendinden geçen Gs taraftarı - kayseri maçında stadda olanlar diyelim yada - başladılar bize sallamaya. Yaratıcılıklarını maç boyunca bizden esinledikleri ( ! ) tezahuratlarla göstermişlerdi zaten. Son 5 dakikayada bize küfür ederek geçirme zahmetinde bulundular. Ve bunu yaparken bizim Musalla taşı bestesini uyarlayarak yaptılar.

Şimdi merakla beklenen topluca edilen küfürün kayıtlara geçip geçmeyeceği. Eğer geçerse tahminimce maksimum 15.000 lira ceza ve uyarı ile kurtulacaklar. Bakalım gözlemci ve fedarasyon kedigillerden yana bir tavır sergileyecekler mi ? Biz bunu kenara not edelim.

Ceza gelmezse anlayışla karşılarız. Galatasaray Türkiyedir. Burası Türkiye Yok öyle.

23 Ağustos 2009 Pazar

Beşiktaşım Benim...#2 (5 Kasım 1998 Valerenga Maçı Sonrası)



Tayfur'dan sonra bu takıma kaptan gelmediğini iddia ederim her zaman. Geçenlerde Tayfur ne demişti şampiyonluk primi ile ilgili : " Bizim için en büyük prim şampiyonluk. Biz primimizi Denizli’de fazlasıyla aldık." Herkesin söyleyemeyeceği cümlelerdir bunlar. Söylemek için öyle hissediyor olmanız lazım. Yalan söyleyenin aklına böylesi gelmez zira.

Şifo'nun burada gönülden özür dilemesi gibi.

O baba, sabah çocuğuna ne dedi? Ertesi gün bizler okulda ne demiştik arkadaşlarımıza?

Arşive katmak isteyenler için:

Valerenga maçı sonrası


Kangren


Aşağıda Marmara reçeteyi vermiş. Biz de hastalığın adını söyleyelim: Kangren.

Beşiktaş'a oldukça uyuyor bu tanımlama. Bir süredir sadece günü kurtarmaya yönelik hamleler ile ilerliyoruz. Oyuncunun performansını beğenmiyoruz, yolluyoruz. Bunların içinde gerçekten başarısız oyuncular da var, kıymetini bilemediklerimiz de, hangi akla hizmet aldıklarımız da.

Teknik direktörler sonra...Gerçekten başarısız olan da var, kıymetini bilemediklerimiz de, hangi akla hizmet aldıklarımız da.

Her iki durum için de benzer cümleler. Sorunun ana kaynağına inmiyoruz, inemiyoruz, indirilmiyoruz.

Sorunun ana kaynağı uzunca bir zamandır Demirören'in başında bulunduğu yönetim. Hakim oldukları zihniyet ile Beşiktaş'ı günden güne eritip, bitiriyorlar. Mevcut tüm branşlarımız da sıkıntılar var. Ya bütçe ayrılmıyor, sonu hüsran. Ya da varolan takım çok başarılı ancak paraları ödenmiyor. Ve oyuncular küstürülüyor. Varsa yoksa futbol diye işleyen bir zihni var yönetimimizin. Ancak bunda dahi o kadar başarısızlar ki.

Bunların yanında bir de manevi kayıplar var ki, en beteri. Yitirdiğimiz her değerin geri kazanımı bize senelere mal olacak. Bu yönetim ve benzer zihniyetteki kişilerden kurtulamadığımız sürece ise o yılları hiç göremeyeceğiz.

Ligin henüz 3.haftası hayrola diyenler olacaktır. Görmemezden gelmek mümkün değil. Şampiyon olsak bile bu sıkıntıların hiçbiri geçmeyecek. Geçen sene güzel bir örnek bu konu adına. Kan kusup, kızılcık şerbeti içiyoruz. Kaçıncı bardak ben unuttum.

Kangren olmuş yarayı kökten temizlemedikçe sürekli tekrarlar. Kısır döngü misali.

Demirören'den Kurtulma Formülü: Mustafa Denizli


Mustafa Denizli'nin oynattığı bu futbol Ocak ayına kadar devam ederse biz ligde ilk 4'ün içine giremeyiz ve kongre zamanı bir muhalefet oluşur. Zaten transfer saçmalıkları, yabancı kontenjanı yüzünden yaşanan sorunlar, bonservislere ödenen ücretler artık herkesin ilk dile getirdiği konu. Kulübün borcu üçhaneli rakamlara ulaşmış durumda. Geçen seneki şampiyonluk ufaktan oluşan muhalefeti ortadan kaldırdı ama bu sene imkansız gibi.

Daha öncede bir yazıda belirtmiştim. Gerçekleşmeyen 10,5 numara transferi Denizli'nin Yönetim karşısındaki en büyük kozu. Gerçekleşmesini istediği ve medyaya bunu söylemekten çekinmediği tek transfer buydu. Adamın istediği oyuncuyu almadılar o ne yapsıncılar şimdiden hatırı geçer bir sayıya ulaşmış durumda.

Emeği geçene emeği geçtiği için teşekkür ederiz. Benim temennim Ocak ayında önce Demirören'den kurtulmak sonrada Denizli'ye 2 kere teşekkür ederek kendisine Çeşme'deki yaşamında başarılar dilemektir. Denizli geçen sene başarılı olmuştur. Ama asla istenilen düzeyde bir futbolu bizlere gösterememiştir. Geçen seneki hevesinden ve isteğinden bu sene eser yok. Son 8 dakikada sol bek değiştirerek maçı kazanma fantaziside bunun göstergesidir.

--------- ---------- ---------- --------- --------- -------

Beşiktaş'ın 1 numaralı sorunu 10,5 numara, sakatlıklar değildir. Demirören ve yönetimidir. ''Takım şampiyonluğa gidiyor ortamı provoke etmeyin'' diye susturulan tribünler, bu senede '' bu takım ve yönetim geçen sene 2 kupa aldı saygısızlık yapmayın''lara bırakmaz umarım.

Takatım kalmadı valla. İstemiyorum bu sene şampiyonluk felan. Neresinden tutsan elinde kalan bir Beşiktaş var hal itibariyle. Yönetiminden futbol takımına, medyasından tribününe, amatör branşlarından fulyasına. Bu durumlardan dolayı o kadar çok küsen var ki Beşiktaşa. Maçlara gelmeyenleri kesenlerde var, Beşiktaşı takip etmeyi tamamen bırakanlarda.

Cuma gününü sabırsızlıkla bekleyeceğim. Maç öncesi Şairler Parkı faslını ve ardından dolmabahçe yolundan tezahuratlarla stada gidişi yine seve seve büyük bir gururla gerçekleştireceğim. Ama stada girdiğimde gerçeğin görünen yüzü ile karşı karşıya kalacağım.

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Beşiktaşım Benim...#1 (93-94 Beşiktaş-Trabzonspor)




Saçmasapan hamleler yaptıkça geçmişe özlemim daha da artıyor. Dönüp, dolaşıp eski videoları sık sık izlerim. Arşivdeki her bir dosyanın kıymeti başkadır. Ara ara böyle paylaşımlar olacaktır. Zamanında kayıt edip, bizlerle paylaşan arkadaşlara da teşekkürler.

93-94 sezonu meşhur Trabzonspor maçı. Goller Şifo (2), Nartallo (2), Oktay (2) ve Sergen'den. En güzel kareler ise Sergen'in golü, Kapalı'daki "Bizi Bekleyen Ecelden Değil, Seni Çekemeyen Gözlerden Korkarız" pankartı ve Kaptan Rıza'nın maç sonunda efsaneleşen sözleri...

Arşive katmak isteyenler için:

Beşiktaş-Trabzonspor (1993-1994)



21 Ağustos 2009 Cuma

Totemmm...Yüklennnn...


Takım Ankara'da yönetimle beraber yemek yemiş. Onlar da inanıyor bu toteme. Başka açıklaması yok. Sürekli doğum günü, sürekli yemek:)

Eğer Gençler maçını kazanırsak Taksim olmadan bir maçı daha kazanıyoruz. Artık nasıl yorumlanırsa:)

kısa kısa


-Benim işlerim ve Beşiktaşın cezası birleşince aylar oldu görmeyeli Beşiktaşı. Çıplak gözle izlemek için hala önümüzde 10 gün kadar bir süre var. Umarım 10 gündür çünkü arada milli maçlar olacaktı sanırım.

- kısa kısa bloga daha önceleri daha sık yazdığım bir serinin başlığıydı. yazmaz oldum ne zamandır. nedendir bilinmez.

- ferdinand ne yapıyordur şimdi ? siyahi olanı değil beşiktaşlı blogger olanı. beleştepe

- filmde izleyemiyorum bu ara. aslında son 1 aydır kendime hiç vakit ayıramıyorum. kelebekler vadisinde tatil yaptıktan sonra oldu ne olduysa. demek ki tatil bize haram.

- askapuska ispanyada iken başkanda ispanyaya gitmiş. kaş transferini beraber mi yaptılar yoksa ?

- pankart stadda çok güzel durmuş. daha sonra özet görüntülerde izleyebildim. ortak bir emeğin ürünüdür. sanırım bu bilgiyi vermek gerekli.

- kaçak yazılım bulundurmayın çalıştığınız yerlerde. benden uyarması.

- adanademirspor - livorno maçı çok anlamlı. umarım tv den verirler, 90 dakikadan fazlasını...

- yeni dönemde 45'e yakın yerli yapım sinema filmi girecekmiş vizyona. kriz, sinema sektörünü teğet geçmiş.

- bloglar ve beşiktaş blogları artıyor. beşiktaş bloglarını tek çatı altında görebileceğimiz ve hepsine şöyle bir göz gezdirebileceğimiz bir seçenek var mı ? reader demeyin gözünüzü seveyim. heryerde gmail hesabını açmak bana zor geliyor. mesela futblogların beşiktaş versiyonu gibi bir site olsa. böyle bir çalışma yapabilecek olan varsa elimden gelen yardımı esirgemem.

18 Ağustos 2009 Salı

Totem...Bölüm Bilmem Kaç...




Haberi görünce gülümsedim. Geçen senenin sağlam totemlerindendi. Bütün hafta beklerdik bu sefer kimin doğum günü diye. Ya da biri toplu yemek versin... Ses soluk çıkmayınca takıma köfte ısmarlama planlarımız dahi vardı:) Askapuska paşam tatilde, bu kez asli görevi ben üstlendim. Hakan'ın doğum günü imiş, geçen senenin izlerine bakarsak Gençler maçını almamız lazım. Olmazsa bu totem de anı rafında kendine yer beğenir.

Fotolarda Rıdvan, Necip ve İsmail pek mutlu. Aman nazar değmesin, alışmışlar ortama. Korcan her zaman ki mesafe ve ciddiyetinde.

Deli İbo'ya ekstra paragraf açılır. Laaayn dikkatli kes, hocanın parmağını kesicen ifadesi seyre değer.

1, 2, 3... Tıp






Tatsız günler yaşıyorum. Bu günler yüzünden ciddi odaklanma sorunu yaşıyorum. Hiçbir konuya tam anlamıyla odaklanamıyorum. Yaptığım işten randıman alınmıyor, dinlemeye koyulduğum şeyi dinleyemiyor, seyre dalamıyorum.

Seyircisiz Beşiktaş bunun tuzu, biberi oldu. Oflar arasında bitti. Maça dair denecek çok şey var ama. Yaşanan mevcut kareleri izleyip, tebessüm etmek işime geliyor. Bu bana iyi geliyor.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Sevdaya Yasak Koyanın

Dünyada yeri olmaz.


Boş tribünlerde pankartlar yerini aldı.



15 Ağustos 2009 Cumartesi

Haber1903 ve Medyaspor Karşılaştırması


Haber 1903'ün mottosu Beşiktaş'ın kalbi'dir.
Medyaspor'un Tek Düşüncemiz Spor'dur.

Haber 1903 sadece Beşiktaş'la ilgili haber yapar.
Medyaspor tüm spor takımları ve dalları ile ilgili haber yapar.

Haber 1903'ün içinde kongre üyeleri fazlaca mevcuttur.
Medyaspor'da Tuğrul Yenidoğan faktörü vardır.

Haber 1903 kulüple ve başkanla iletişim halindedir.
Medyaspor kulübe yakın kaynaklardan haberler yapar.

Haber1903 transfer döneminde popüler olmuştur.
Medyaspor Stad ve Fulya konularıyla.

Haber1903 fazla fotoğraf kullanmaz, kullandıkları ise genelde gözükmez, özellikle firefox kullanoyorsanız.
Medyaspor resim ve video yayınlamayı çok sever. Özellikle futbolcu eşlerinin açıklarını yakalamasınlar.

Medyaspor ya da Tuğrul yenidoğan Denizli'yi sevmez.
Haber 1903 ise hocaya sürekli mesajlar yollar ve saygı duyarlar.

Medyaspor ve Haber1903 medyaya kolpa yakıştırması yapmalarına rağmen zaman zaman medyadan alıntılar yaparlar.

Medyaspor'un gölge hakem ve korhan kaldırım gibi sanal karakterleri vardır.
Haber 1903 de ise yorumlara cevap yazan bir ya da birkaç admin vardır.

Medyaspor'da en bilinen beşiktaşlı Tuğrul Yenidoğan'dır.Tuğrul Yenidoğan 100.yıl Belgeselini hazırladığı için olsa gerek Beşiktaşla ilgili bolca arşive sahiptir.
Haber1903 de yazar olarak oyuncu Itır Esen ve Haluk Kesim vardır.

Medyaspor'da haberlere yorum yapamazsınız.
Haber1903'de haberlere çok sayıda yorum gelmektedir. Hatta bu ilgiden dolayı forum bile açmışlardır.

Medyaspor Beşiktaş yönetimini karalayıcı ya da lekeleyici bir haber buldu mu balıklama üzerine atlar.
Haber 1903 başkanına kötü söz sarf etmez. Transfer konusunda ricada bile bulunurlar.

Medyaspor taraftarı özellikle de Çarşı'yı hiç sevmez.
Haber 1903 taraftara mesafeli yaklaşır.

Bu iki sitenin sürekli okunması sinirlere zararlıdır.

14 Ağustos 2009 Cuma

Bobo Giderken



Bobo'nun transferi gerçekleşmesi durumunda Fransa ligini yayınlayan Kanal A ile oldukça haşır neşir olacağız bu sene. Kafası rahat bir Bobo'nun neler yapabileceğini göreceğiz.

Bobo neden gitmek istiyor konusunda düşünme gereği duymayıp, Bobo gitmek istiyorsa gitsin diye kestirip atmak hakim olan görüş. Herkes malüm buçuklu 10 numarayı bekliyor. Transferin gerçekleşmesi halinde bobo sessiz sakince havalimanından Fransa yolunu tutarken, gerçekleşmesi muhtemel 10,5 transferinde izdiham yaşanacak havalimanında. Yeni gelecek transfer ile birlikte Beşiktaş'ta yıllık ücreti 2m Euro üstü oyuncu sayısı +1 olacak.

Nihat
Delgado
Nobre
Ferrari
Ernst
10,5 numero

İçten içe ya da açıkça yaşanacak olan takım içindeki huzursuzlukların sebebide bu ücret dağılımı olacaktır. Ferrari 2,5 milyon Euro alırkan Sivok üçte biri fiyata olan 800.00 euro oynamayı hazmedememekte pek tabi ki haklıdır. Eğer gerçekleşirse ve Batuhan kadroda yer bulursa 500.000 euro'dur alacağı maksimum ücret. Nobre ise 5 katı fiyata oynayacaktır. Tello ise gösterdiği performans geçen sene gibi olursa takımdaki yabancılar arasında en az kazanan oyunculardan biri olmayı kesinlikle haketmeyecektir.

Hal böyleyken Beşiktaş taraftarının rakip takımların flaş ya da flaş diye lanse edilen transferlerine göre Beşiktaş'a yıldız oyuncu beklentisi ile takım sınıf atlamayacaktır. Takım içindeki huzuru sağlamak Yönetim ve Denizli'den geçer. Yıllık ücretlerde denge sağlanmadıkça az kazanan yabancı oyuncuların huzursuz olması ve önümüzdeki sene belki de sezon ortasında gitmek istemeleri oldukça doğaldır. Ancak bu dakikadan sonra bu dengenin sağlanması çok zor. Ne az alan oyunculara 2m civarı ücret ödenebilir ne de yüksek olanların maaşları 1,5 m Euroya çekilebilir.

Yıllık ücretlerin bu denli yüksek olması kulübün borcunu arttıracak bu da doğal olarak Demirören'e olan borcun artmasını sağlayacak. Ya da Beşiktaş her sene ligde şampiyon olacak ve kazandığı paraları olduğu gibi futbolculara ödeyecek. Kesin olan birşey varsa o da bu yıllık ücret konusunda ki savurganlık yüzünden futbolda başarı çıtasını yükseltmemiz garanti olmamasına rağmen borç ve spekülasyon alıp başını yürüyecek. Şenollar Birollar gider Yusuflar Şanlılar gelirin yerini Bilgililer, Demirörenler gider Mansimovlar gelir alacak. Yetiş ya Muhammed Demirci değil Yetiş ya Mansimov süsleyecek gazetelerde Beşiktaş haberlerini.

Bobo'nun gidişinden böyle bir tahlile ulaşmak biraz fantastik gelebilir. Ama bu uzun zamandır düşündüğüm - konuştuğumuz bir konudur. Takımda 1 ya da 2 üst düzey oyuncu alıp bunların 2 m Euro alması hoş karşılanabilir. Ama bu sayı artık 6'ya ulaşmak üzere. Bobo'nun gidişi sadece manevi olarak rahatsız edici değil. Bobo ile birlikte takımdaşlık ruhu biraz daha çökecek. Pek tabi ki takım içindeki arkadaşları neden gitmek istediğini biliyor. Ücretlerine zam istemeleri halinde bu şekilde satışa sunulacaklarınıda farkedecekler. Bobo gitmese bile yıllık ücret konusu her daim önümüzde durmalı. Başarısız sonuçlarda medya tarafından bolca işleneceğide aşikar.

Bobo eğer giderse şöyle en az 10-15 kişi toplanıp havalimanından uğurlamak isterim açıkçası.


foto ; Bobo Şampiyonluk kutlamaları için kızı Julia ve eşiyle birlikte Kulüp binasına gelirken.

11 Ağustos 2009 Salı

Aykut Oray

Beşiktaşlı güzel bir abimizi daha yitirdik.




Daha 1 ay önce Gemlik'te Şampiyonluk kutlamasında Kör Tuğrul'la birlikte.

''CHP'liyim ve mezara kadar Beşiktaşlıyım. Beni sevenler böyle sever ya da sevmez''
Aykut Oray

7 Ağustos 2009 Cuma

İlk Haftanın Günahı Olmaz


Sıcaklardandır, yeni transferlerin takıma tam olarak adapte olamaması ya da zulumpiyat stadı diyelim. İlk haftadan kaybedilen puanı lig sonunda aramayız.

Maçın ancak 2. yarısını izleyebildim. Yeni transfer Ferrari sorunsuz gibi gözükse de fazla sorumluluk almaması bunda en önemli etkendir. Sivok ise fazlaca ileriye çıktığı için zaman zaman hatalar yapmadı değil. Erhan sağ bek için çok iyi bir yedek oyuncu olabilir ama ilk 11 in değişilmez ismi hiçbir zaman olamaz gibi. İsmail ise önündeki oyuncunun performansına göre daha etkili olacaktır. Holosko'yu izleyemedim ama biliyorum ki maçın son dakikalarında çok daha etkili bir adam olacaktı. Neden erkenden oyundan alındı bilmiyorum. Nihat için ise 4-5 hafta beklememiz kaçınılmaz. Bobonun soldaki performansı son 2 maça baktığımız zaman göz kamaştırıcı değil ama ısrarcı olunursa ne yönde değişimler olur bilemeyiz.

İlle de 10 numara olsun, 10 numara yetmez buçuğuda olsun mantığını Denizli soktu taraftarın kafasına.
Demirören ve yönetimde bunu destekler açıklamalar yaptı.
Şu anda her başarısız sonuçta taraftar ve medya 10 numara eksikliğine bağlayacak bu durumu.
Sonuç itibariyle bu kozu Denizli ve yönetim vermiştir taraftarın eline.
Ben Delgado'yu her türlü beklemeden yanayım.

Mardinden izlenimlerim şimdilik bu kadar.
Ayrıca Özledim ulan Beşiktaşı. Tv karşısında o beğenmediğim stada bakarak '' şimdi istanbulda olmak vardı'' diyerek avuttuk kendimizi.
Beşiktaşımın totemi ben istanbula gelmeden galip gelmemek değildir umarım. Çünkü hala ne zaman döneceğim belli değil.

Sağlıcakla

6 Ağustos 2009 Perşembe

Batuhan Karadeniz


Batuhan'ın Antep'le anlaşamayıp, takıma geri döndüğü haberi çıktığından beri haberleri yokluyorum sürekli. Mustafa Denizli, Batuhan'ın takımda kalmasına onay verdi şeklindeki haberin geleceği anı hayal ediyorum.

Bütün bunlar olup biterken, etrafta bolca Batuhan aleyhinde yazılar okumak da mümkün. Karaktersizliği, ahlaksızlığı, kafasızlığı, cacık olmayacağı...Böyle geniş bir yelpaze işte!!

Evet Batuhan sorunlu bir genç görünümü çiziyor şu an. Yaptığı, söylediği her şey aykırı duruyor çoğu zaman. Basının istediği malzeme bolca var Batuhan'da. Ve yaptığı ufak bir şey bile dallanıp, budaklandırılabiliyor. Batuhan'ın etrafında doğru adamlar olmadığı için de gündemden hiç düşmüyor.

Kim bu doğru olmayan adamlar? Ya da nasıl adamlar olmalı etrafında?

Batuhan, birkaç sezon önce ligin başlarında, Antep'e deplasmanda (son dakikalarda) gol atarak Beşiktaş'a 3 puanı getirmişti. Bu 3 puan sonrası Yıldırım Demirören, Batuhan'a ev satın alarak oyuncusunu ödüllendirmişti. Açıkcası böyle bir hamleden sonra Batuhan'ın tavırlarında değişim olmasını yadırgamıyorum ben. Takımın genç oyuncusu 3 puanı getirdi diye ev almak nasıl bir ödül şeklidir? Oyuncuyu motive mi eder? Yoksa erkenden oldum havasına bürünmesine mi yardımcı olur? O hamleye karşılık "kral yapmayacaksın, kral olacaksın" cümlesi yakışır. ( Tabi bu haber de doğru ise)

Yanlış adamlardan bir diğeri Sinan Engin. Sinan Engin'i manevi baba, abi gören futbolcu ya da futbolcuların hangisinden başarı beklenir? Kılavuzu karga olanın diye bir atasözü var, duruma epey uyan.

Beşiktaş'ta gelenek, maneviyat, ahlak, erdem kavramlarının anlamlarını bilmeyenlerin el attığı her şey kuruyor. Ve ne yazık ki Batuhan da bu kurumaya dair hızla ilerliyor. Bu durumdan kurtulması için de tek umudum, aralarının bozuk olduğu iddia edilen Mustafa Denizli. ( Ah Tigana, ah...)Denizli, geçen sene hocalık anlamında doyurucu işler yapmamıştır bana göre. Ancak Beşiktaş'a iç huzuru getirdiği gerçeği de yadsınamaz. Uzun zamandır takımda olmayan arkadaşlığı üst boyutlara getirmiş, takım içindeki sıkıntıları asgariye indirmiş ve yönetimin çenesini kapatmayı başarmıştır. Bu da bizi şampiyonluğa taşıyan temel birkaç noktadan biri.

Bu huzur ortamında Batuhan'ın kendine yer bulması sağlanırsa Beşiktaş'ın ileri ucunda özkaynaktan birini görmemiz an meselesi.

Bütün bunların dışında adamın bir de büyük yeteneği var. İlk konuşulması gerekeni sonra söylüyoruz. Bugüne kadar oynamış olduğu tüm yaş grupları içerisinde ses getirmiş bir adam. Süper lige dair ilk tecrübesinde 14 maçta 8 gol atabilme başarısını gösterebilmiş bir adam. ( Forvetlerimiz ligde kaç gol attı geçen sene??) Nobre'ye milyonları saçtığımız yerde, şans bulmayı sonuna kadar hakeden bir adam.

Solda İsmail, sağda Rıdvan, ön liberoda Necip, ileride Batuhan..Bir nevi devrim.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Ah Sivok, Ah...


Beklediğimden daha güzel bir maç oldu. Her 2 tarafta net pozisyonlar elde etti. Geçen seneye göre orta alanımız daha iyi olacak, gözüken o. Fink'in gelişi başlı başına orta sahayı değiştirmiş gözüküyor. Ernst ile beraber gayet uyumlular.

Yusuf için sanırım çoğu kişi keşke biraz daha genç olsa diyordur. Yusuf'dan verim alabileceğimiz dakikalar ortada. Bu dakikalar içerisinde ne kadar katkı sağlarsa o kadar iyi. Keza direkten dönen topu gol olsa başka bir sonuçtan söz edebilirdik şu an.

Tello'yu verimsiz gördüm, oyuna ağırlığını koyduğu zamanlardaki gibi değildi.

Hücumda da yetersiz görüntü içerisindeyiz. Son 3 maçımızda da gol atamamak bunun en büyük kanıtı. Denizli'nin ısrarla istediği 10.5 bu maçta eksikliğini göstermiştir.

Keyifsiz bir halde yazılan bu satırların son paragrafı Sivok'a. Kötü bir hata yaptı, kendinin ve tüm takımın moralinin bozulmasına sebep oldu. Umuyorum ki ligin başlamasına bir hafta kalmışken çabuk sıyrılır bu durumdan. Eksik, kötü, yetersiz olan bu yazı için affola.

1 Ağustos 2009 Cumartesi

Mardin Kapı Şen Olur


Marmara bir süredir iş için Mardin'de. Adam bu kadar uzakta olunca değişti tüm psikolojisi. Gün içinde attığı mesajlar, yaptığımız telefon konuşmaları... Sanırsın ki dönmeyecek bir daha oradan, Beşiktaş'a hep uzaktan bakacak:)

Paşam şöyle bir mesaj atmış: " Vaktiyle Seni Uzaktan Sevmek diye bir yazı yazmıştın, sen gel de uzak gör".

Hayatımız uzakta geçiyor, bizimkisi bir süre daha orada kalacak diye bunalımda. İş ciddiye binse, bu kış burdasın Marmara deseler, işi bırakır döner İstanbul'a.

Neyse ki kupa maçını izleyebilecek. Ligin ilk maçında yok, sonrasında kaç hafta kaçıracak belli değil.

5. haftayı kaçırırsa müthiş bir bunalıma sürüklenir:)

Şarap isterük...