2 Ekim 2009 Cuma

Siyah...Bölüm Bilmem Kaç?!

İşlerin yoğunluğu yüzünden okuma ve yazmaya ayırdığım zaman minimuma indi. İlk defa bu kadar şikayetçi değilim. Çünkü şu an ki Beşiktaş'a şahit olmak çok üzücü. Beşiktaş ilk kez kötü dönemden geçmiyor ama böylesini sanırım ilk kez yaşıyor. Beşiktaş'a dünyalar verdiğini sanan ama kendi cebini doldurmaktan, Beşiktaş'a zarar vermekten başka bir şey bilmeyen başkan, takımla alakası olmayan,bizlerle adeta dalga geçen bir teknik direktör, bu formayı giydiklerine inanamadığımız oyuncular,bu formayı nasıl olur da giyemem şaşkınlığı yaşayan oyuncular, ulan buraya nerden geldim havasında olan oyuncular ve bütün bunlara şahit olan artık çok dengeli olacağı söylenemeyecek bir taraftar profili.

CSKA maçından önce Marmara ile sohbet ederken, Beşiktaş tarihinin en kötü dönemine tanıklık ettiğimizi ve bu yüzden şanssız olduğumuzu konuşuyorduk. Burada bahsedilen kötü dönem tabi ki skorsal anlamda değil. Valerenga'ya yenilen takımı özlüyoruz. Sağlıklı bir ruh haline sahip olan insan o maçı, o maçın oynandığı dönemi özler mi? Özlüyoruz işte. Çünkü o gün sahadaki Beşiktaş'tı. Bizim sevdiğimiz takım. İyisi ile kötüsüyle bizim takımımız.

Bir de şu an ki Beşiktaş'a bakıyorum. Adamın teki Beşiktaş'ı kendi malı yaptı ve gönlünce oynuyor. Bize ait olanı minik minik parçalar halinde alıyor yavaşça. Ve bunu yaparken o kadar hoyratça bir tavır sergiliyor ki, düzeltmesi, telafisi pek mümkün durmuyor.

Bu doğrultuda bakınca duruma, bugünler iyi günlerimiz diyorum.

2 yorum:

MetinAliFeyyaz dedi ki...

Her geçen gün 1 öncekini aratır hale geldi.Her maç daha dibe doğru gidiyor takım. Kulüp ise zaten dipte.Bu gidişle Demirören aile kabristanının yanına yatırırlar...

ferdinand dedi ki...

Gün geçtikçe erimeye devam ediyoruz,
geçtiğimiz yılki çifte kupaya dahi sevinemedik, keza gollerde dahi sevincimiz yarım porsiyon misali ki kapalı tribünde çoğu insanda bu duyguları görmek mümkün.
valerenga dönemlerini özledik aynen, o karamsarlığı, yenildikçe bağlanışımızı, okulda-sokakta-kahvede azınlık olduğumuz, takımı deli gibi inadına savunduğumuz dönemleri...

açıkçası artık konuşamaz hale getirdiler, bunda çapsız ve fırsatçı yöneticiler ve olmayan muhalefet gibi toplumumuzun tipik sorunu olan tepkisiz kalıp tükenişi izleyen bizlerin de parmağı mevcut.
en kötüsü de bu aslında herşeyin farkında olup hiç bir şey yapamamak ya da yapmamak...