
30 Haziran 2011 Perşembe
Müstehak Kombine Fiyatları

Kaya Köstepen'i Kaybettik

Ruhun şad olsun Kaya Köstepen.

26 Haziran 2011 Pazar
Derdin Ne Mersin İdman Yurdu?


Sadece küçük bir hatırlatma: 108 yıllık Beşiktaş'ın armasını en fazla çağın teknolojisi ile bilgisayar ortamında yok edebilirsiniz.
25 Haziran 2011 Cumartesi
23 Haziran 2011 Perşembe
Hentbolde Küçülme
TÜRKİYE HENTBOL FEDERASYONU
SPORCU TESCİL, LİSANS VE TRANSFER TALİMATI
TÜRKİYE LİGLERİNDE YER ALAN SÖZLEŞMELİ SPORCULARIN
TRANSFER KOŞULLARI
14.2. Kulüpler, her sezon sonunda sözleşmeli bulunan sporcuları ile ilgili karşılıklı tüm malî koşullarının yerine getirildiğine dair ibranameyi 31 Mayıs mesai bitimine kadar Federasyona teslim etmek zorundadır. İbranameyi federasyona teslim etmeyen kulüplerin sporcuları sözleşme süreleri bitmemiş olsa dahi bedelsiz olarak serbest kalır (Kulüp ile sporcu arasında mahkeme ve icra dairelerine intikal etmiş durumlar hariç). Geçici transfer yapan sporcular için; sözleşme yaptığı tarih ile geçici transfer yaptığı tarihe kadar olan ödemelerle ilgili ibraname verilmesi zorunludur.
KULÜPLERİN SÖZLEŞMEDEN DOĞAN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
28.1. Kulüpler sözleşmede yazılı malî şartları zamanında yerine getirmek zorundadır.
SPORCUNUN FESİH İSTEĞİ
Madde 33 - Sözleşmesi gereğince yapılması gereken ödemelerin kulüp tarafından ödeme tarihini takip eden 2 (iki) ay zarfında yapılmamış olması ve temerrüde düşülmesi halinde, sporcu sözleşmesinin feshini isteyebilir.
İstediler mi? Hayır.
Peki ne yaptılar?
Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nde sporcu olmanın, Beşiktaşlı olmanın kıymeti harbiyesini bilerek hareket ettiler.
Beşiktaş Jimnastik Kulübü çatısı altında verdikleri mücadele ile sadece ülkemizde şampiyonluklar, kupalar kazanmakla yetinmediler; hentbol sporunun ülkemizi temsili adına da yurtdışındaki ciddi turnuvalarda hepimizin yüzünü güldüren, sevindiren başarılara imzalar attılar.
Onlar bütün sevinçlerini kendilerini asla yalnız bırakmamaya çalışan bir avuç taraftarla içtenlikle paylaştılar.
Lakin, takımını lafta destekleyip alanda yalnız bırakan taraftarından, AVM açılışlarına koşup şov-biz yapanlarına kadar, Beşiktaşlı olmaktan bi haber davranan kravatlı tayfasından, Beşiktaş sahipsiz değildir diye hamasette bulunan üyesinden, kermes ve piknik düzenlemekten başka bir halt yemeyen derneklere varana kadar, faal şubelerimizin tek tek işlevsizleştirilmesine göz yuman, işlevsizleştirilmesine ekonomi sözlüklerinden kılıflar bulan bilumum ulema gibi, yanlarında olmaları gereken birinci dereceden sorumlu yöneticilerimiz de sıkıntılarına ortak olmak, çözüm sağlamak, gerekli iyileştirmelerde bulunmak yerine her başarının fotoğraf karesinde yavuz hırsız misali boy göstermekten başka hiçbir şey yapmadılar.
Kendilerine yıllarca maaş ödenmezken Kartal Yuvası mamülü bir kol saati ile teşekkur edildi.
Başkanımız, resmi dergimizin muhtelif sayılarındaki başyazılarında bir teşekkür paragrafının ötesinde adım atmadı.
Asbaşkanımız bu denlicesine başarılı olmuş olan sporcularımızın yıllarca maaş alamamış olmasına haberim yok tavrı ile yaklaştı.
Onlar, bu güzide sporcularımız, hentbol federasyonun kendilerine tanıdığı yazılı kurallara sırtlarını dayayarak yasal haklarını arama peşine düşmediler. Düşmediler cünkü haksızlığı yapanın Beşiktaş Jimnastik Kulübü olduğunu tescil ettirmeyi düşünmediler. Bu sporu Beşiktaş Jimnastik Kulübü adına icra etmekten tüm yaşananlara, kendilerine reva gorulen tüm sıkıntılara, eziyetlere rağmen vazgeçmediler; işlerini de görevlerini de büyük bir intizamla yerine getirdiler.
108 yıllık kulübümüzün yanlarında olmuş olmasını hissetmeyi kendileri için bir refah olarak göreceklerken kendilerine uzatılan el, sadece almış oldukları kupaları müzemize götürmek için yöneldi.
Ve artık tabiri caizse kibarca kovuldular; fakat adını çok daha mühim bir hadise imiş gibi sunarak; “takımı gençleştiriyoruz” taktılar.
Okullarda “Beden Terbiyesi” dersleri vermiş olan kulübümüzün, sporun kitleselleşmesine öncülük etmedeki tarihsel sorumluluğunu yerine getirmekten imtina etmemesi gereken kulübümüzün yönetimi, kendilerine benimsettirilen piyasa politikalari neticesinde küçüleceğiz dedi. Küçülen “dünya kulübü” yük oluyorsunuz diyerek kapıyı gösteriyor şimdi. Hangi yük? Hentbol şubesine aktarılması gereken paranın futbol için kullanılmış olmasının getirdiği yük mü?
Bu şerefli formayı kulübümüze hiçbir halel getirmeden giymesini bilen sporcularımız, eminiz ki üzerlerinden çikarıp veda ederlerken de başları dik ve onurlu bir şekilde hareket edeceklerdir.
Karşı karşıya bırakıldıkları bu durum karşısında takımdan ayrılması istenilen hentbolcularımıza hem vefa hem de bir teşekkur borcumuz olduğunu hatırdan çıkarmayalim.
19 Haziran 2011 Pazar
Eski Günlerin Hatrına

Talimat konusunda fazla bilgi sahibi değilim. Ancak Eser'in dediğine göre sahaya bu forma ile çıkamayabilirmişiz, arma yüzünden. Bu da sorun değil. Bu forma sadece taraftar için üretilebilir. Ya da arma kısmında şu an ki armayı kullanırız. Yeter ki yapmak istesinler, çözüm bulunur.
Çok güzel ama ya!
Baba...

18 Haziran 2011 Cumartesi
Bu Kaçıncı?

Geçtiğimiz günlerde Yıldırım Demirören, kanalımızda bazı açıklamalar yaptı. Amatör şubeler ile ilgili kısmı tekrar hatırlayalım:
“Maalesef amatör branşlar senede 15 milyon dolara yakın bir giderin olduğu bir bölüm. Yani basketbolundan tutun engellilere kadar. Sadece 3 milyon dolar gelirimiz vardı basketbolda sponsorların sayesinde. Demek ki senede 12-13 milyon dolar civarı amatörlere giderimiz var, 1 lira gelirimiz yok. Futbolun geliri aşağı yukarı kendini karşılıyor. Ama amatör branşlardaki giderin karşılanması için ya taraftarlarımızın sahip çıkması gerekiyor ya da sponsor sayesinde oluyor. Fenerbahçe, Acıbadem’in katkılarıyla voleybolda bir kesime girdi ama bu yine de sponsorları tatmin etmiyor. Sponsorları da fazla tatmin etmediği için yapacağınız alternatifler de kısıtlı kalıyor. Biz şu an yönetimde eğer sponsor bulamazsak taraftarımız da ekonomik olarak gerekli desteği vermezse amatörlere fazla yatırım düşünmüyoruz; bunu tartışıyoruz yönetim kurulunda. Beşiktaş Camiası’nın başkanı, lideri olarak ben dahil her taraftarımız Beşiktaş armasının olduğu her branşta şampiyonluk istiyoruz. Ama artık şampiyonluklar sadece bir titr haline geldi. Futbol dünyası 200 milyar euro civarlarında dönüyor. Avrupa’dakilerin çoğu futbol kulübü. Aynı takımın basketbol takımı var ama başkanı, yönetimi, gelirleri ayrıdır. Eğer biz soysal bir hizmet yapıyorsak amatör branşlarda ilk başta belediyelerden destek görmek zorundayız. Bizim gelirimiz sadece futbol. Barcelona’ya uzay takımı diyoruz. Bizim o seviyeye gelmemiz ancak gelirle olur. Ama futbolun gelirini amatörlere harcarsak tabii ki zorluk çekeriz. Burada Beşiktaşlılara iş düşüyor.”
Amatörlerin sadece gideri olduğundan, geliri olmadığından şikayet ediyor Demirören. Ama başkanın atladığı bir şey var. Sen bu gideri de karşılamıyorsun ki. Gideri karşılamayıp, nasıl gelir bekliyorsun? Yatırım yapmadığın bir şeyden sana kazanç getirmesini nasıl bekliyorsun?
Futbolun gelirini amatörlere harcamak diyen başkan, vaktiyle hentbol takımına bulunan sponsordan gelen parayı, futbola aktardığını çabuk unutmuşa benziyor. Voleybol takımının bilinçli bir çalışma sonrası küme düştüğü gerçeğini görmezden geliyor. Bunların her biri ayrı ayrı tartışma konusu.
Son birkaç gündür basketbol şubesi ile nahoş haberler gelmeye başladı. Önce Serkan Erdoğan, alacakları ödenmediği gerekçesiyle sözleşmesini feshetti. Şimdi de 3 oyuncumuz(Bekir Yarangüme, Cüneyt Erden, Serhat Çetin ) performanslarından memnun olunmadıkları ve yüksek maaşları yüzünden gönderilmek isteniyor. Bu gönderme işleminde de kulübün takındığı tavır: Sözleşme feshetme. Oyuncular da bu durumu kabul etmediklerini beyan ediyorlar. Buna karşılık kulüp de oyunculara, “30 Temmuz’a kadar izin kullanmadan noter eşliğinde idman yapacaksınız” diyor. Kulübün çözümü bu. Çözümden anladığı bu. Yıldırma politikası ile oyuncuları bezdirmek, istediğini elde etmeye çalışmak.
Peki soralım bizde. Bu oyuncularla bu sözleşmeleri kim imzaladı? Oyuncuların yüksek maaş aldıklarını söyleyenler, bu oyuncularla imza atarken meblağları görmediler mi? Nasıl bir iş bilmezlik ve ahlaksızlıktır bu? Basketbol şubesinden sorumlu yönetici, isminin anlamının biraz hakkını verse, verebilse. Çok zorlanıyor farkındayız ama bir kere denese.
Demirören yönetiminde oyuncuların yüksek meblağlara imza atmaları, bonservis bedeli ödenmeden sözleşme fesihleri ile ayrılmaları, alamadıkları alacakları için bizleri yetkili makamlara şikayet etmeleri sık yaşanır oldu.
Ben, artık utanmaktan yoruldum. Acizlik içindeki bu insanların Beşiktaş adı ile anılmaları her geçen dakika bizleri daha da yıpratıyor. Bizlerin silkelenip, kendimize gelme dönemi geldi de, geçiyor bile. Sadece futbol takımının maçlarında, maç başında 1-2 dakika ya da devre arasında kısa sürede bu şubeleri hatırlayan tezahüratlar yetmiyor ne yazık ki. Yerinde olmak gerekiyor, tepkiyi yerinde vermek, gözlerinin içine sokmak gerekiyor. Kısaca sahip çıkmak gerekiyor.
Vaktiyle demiştik: Sponsora gerek yok, Şerefimiz yeter! diye. Sanırım şubeden sorumlu kişi üstüne alındı. Seni kastetmiyoruz, haberin olsun.
15 Haziran 2011 Çarşamba
Taraftar Nerede?
Bugün, Forza Beşiktaş sitesinin girişinde Fenerbahçe’nin Türkiye Kupası’nı kazanamayışına gönderme var. Gerekçesi bugünün tarihi. F.Bahçe, kupayı en son kazandığında tarihler 15 Haziran’ı gösteriyormuş. Anlayana demişler. Ben, anlayamayan taraftayım.
Koskoca Beşiktaş’ın internet ortamındaki en büyük sitesi (taraftar odaklı), – aynı zamanda çArşı’nın resmi internet sayfası- bugünün gündemine bunu ayırıyor. Anlamlandırmaya çalışıyorum, başaramıyorum. Ezeli rakibe, tarihinde bir gönderme, nükte açıklamasını samimi bulmadığım gibi yersiz ve basit buluyorum.
Elimizde koca bir Beşiktaş tarihi var. Ve bu tarihin sayfalarından kaç tanesini sene içinde anıyoruz, kaçını anımsıyoruz? Bunu düşününce daha garip bir hal alıyor olay. Enerjiyi kendimize değil, rakibin başarısızlığı üzerinde yoğunlaştırmak ne kadar doğru? Onlar da benzer tavır sergiliyor ama demenin bize kattığı ne? Ki bu kısasa kısas fikrini doğuruyor. O da yeterince tehlikeli ve başarısız bir yöntemdir. Çünkü gitgide eleştirdiğiniz şeye, kişiye benzersiniz. Bir gün aynaya baktığınızda karşınızda kendinizi görememek üzücü olur.
Yıldırım Demirören başkanlığı ile beraber taraftar modelinin hızla değiştiği, zihinlerin bulanıklaştığından herkes söz ediyor. Herkes söz ediyor da, neden kimse bunun ortadan kalkması için bir çaba harcamıyor? Yıldırım Demirören, Fenerbahçe’nin 100. yılında sezon öncesi yaptığı bir konuşmada “ F.Bahçe’nin bu yıl şampiyon olmamasını sağlayacağız.” diyordu. O sene 104 yıllık bir camia olan Beşiktaş’ın hedefi buydu, başkanı öyle söylüyordu. Bunun taraftar modeli de “Fenerbahçe başarılı olmasın, şampiyon olmasın da biz ne olursak olalım” modunda.
İşin bir de “şiar” kısmı var. Sevinmek için sevmedik psikolojisi ile hareket edip, her durumda başarı üzerinden sevmiyoruz diyenlerin, rakibin kupa alamayışı ile teselli olması, bunu dillere pelesenk hale getirmesi garip. Evet, Fenerbahçe’nin kupayı alamayışı ve Fenerbahçe’nin bizim yüzyılı aşkın rakibimiz olması sebebiyle kendi tadında bir esprisi vardır. Ama o kadardır. O da Türkiye Kupası maçlarının sürdüğü vakittir. Yok sizin için kıymetli ise, o zaman stadınıza gelenlerin elleri ile 8 işareti yapmalarından, rakip tribünlerden Liverpool atkıları açılmasından gocunmayacaksınız.
Fener’in kupasini arayanlarin, bundan birkaç hafta önce Fenerbahçe’nin ligde 18. şampiyonluk kupasını kazandığını, bizler amatör şubelerimizin kapatılması fikri ile karşı karşıya iken onların bu branşlarda kupa üstüne kupa kazandığını anımsaması iyi olur. Yok bunlar da fayda etmiyorsa, Beşiktaş gündeminde konuşulacak çok şey var:
Amatör şubelerin durumu,
Hentbol takım kaptanımızın ayrılışı,
Bu sene sadece 4.5 maaş alan hentbol takımı,
Parası ödenmediği gerekçesiyle takımdan ayrılan basketbolcu Serkan Erdoğan,
Kontratlarını feshetmedikleri için günde 3 idman cezasına çarptırılan basketbolcular .
Biz şöyle öğrenmiştik:
“ Şampiyonluk ne demek? Bizim sevgimizin yanında hiçbir şey demek.”
Meğer şimdilerde şöyle imiş:
“ Fenerbahçe olmasın da kim olursa olsun şampiyon”
Bütün renkler hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler.
10 Haziran 2011 Cuma
Tekerrür


6 Haziran 2011 Pazartesi
Şeref Bey Anması

Eskidendi... Fotoğraflar da eskiden zaten. 100. yıldan sonra takım gitti mi bir daha Şeref'ine? Anımsamıyorum. Üstteki kareye bakıp, duygulanmayacak, içinde bir yerler kıpırdamayacak olan var mı? O çocuklar, o yaşta Şeref Bey ile tanıştıkları için çok sevdiler Beşiktaş'ı.

Kazan Yanı'nda saat 16:00'da toplanılacaktır.
3 Haziran 2011 Cuma
3 Haziran 63

( Nazım Hikmet'le 3.5 Yıl'dan - Orhan Kemal )
Demek ki göçtü usta, kaldı yürek sızısı...