12 Eylül 2009 Cumartesi

Tutarsızlık

 
6 resmi maçta tek galibiyet. Bir şey yokmuş gibi davranmak kafayı kuma gömmekle eşdeğerdir.

Eksikler çok tamam; ancak Beşiktaş'ın 11'ini sayın deseler sayamayız. Hiçbir maç tutturamıyoruz 11'i. Bu akşam da öyle oldu. Rüştü'nün yokluğunda kaleyi gayet iyi götüren Hakan bu maç tercih edilmiyor. Ki oynasa idi böyle saçmasapan 2 gol yemeyeceğimizden çok eminim. Hele yediği 2.gol takımın tüm düzenini altüst etti.

Sol tarafta Anadolu takımlarına karşı İsmail'i tercih etmeyip, Üzülmez ile oynadı ısrarla. Derbiye ise İsmail ile başladı. Ki bana kalsa ne kadar hata yaparsa yapsın hep İsmail'i oynatırım, bu ayrı bir detay. Ancak Denizli'nin bu hamleleri tutarsızlığını gösteriyor.

Ortada Fink-Ernst ikilisini neden bozdu? Diri bir orta saha savunmaya da nefes aldırmaz mıydı? Hafta boyunca Yusuf oynayamayacak dendi, bugün bütün gün sahada idi. 8 milyon verdiğimiz Tabata devre sonunda oyundan alındı.

Gs'nin milli takımlardan gelen oyuncuları forma şansı buldu. Yorgun olduğu gerekçesiyle Tello kadroda bile yoktu. Diğerleri yorgun değil miydi?

Beşiktaş'ın eksiği çok evet. Ancak Beşiktaş geçen sene sahip olduğu en büyük şeyi kaybetmiş duruyor. 90 dakika boyunca mücadele eden ruhunu.
 
Denizli'nin tutarsız tavırları ve oyuncuların sergilemiş olduğu garip performans, Denizli'nin bizle sanki zoraki yola devam ettiğini gösteriyor. Sene bittiğinde ayrılmayı kafasına koyan Denizli, zor bela ikna edilerek yola devam etti. Ancak o ikna sürecinde takım ihmal edildi. Görüntü şu an böyle. Güneşli günler bize pek yakın durmuyor.

Beşiktaş'ın genel sıkıntıları dışında geceye bakmak gerekirse; tüm hafta boyunca medyanın "bittiniz o'lm siz" tadında geçeceğini iddia ettiği maç pek de öyle geçmedi. Rüştü'nün anormal katkısı olmasa maç böyle olmayabilirdi. 
 
Galatasaray tarafına bakınca Mustafa Sarp'a takıldım. Sene başından beri takdir ediyor-dum kendisini. Yapılan yıldız transferleri ile kıyaslandığında O'nun gelişi pek bir sessiz sedasızdı. Ancak Galatasaray'a kısa vadede çok faydalı oldu. Bugün de böyle bir maçta golünü atarak, katkısını daha da arttırdı. Fakat nedense Tabata ile girdiği mücadelede, geride kalan maçlarda bugüne kadar sergilemediği bir tavır ortaya koydu. Güzel rol kesti, tribünlerin gözüne girmiştir iyice. Alkışlar kendisine!!
 
Biz ise sahada zaman zaman iyi şeyler de yapmadık değil. Fakat bu şekilde biten bir maç sonrasında insan ne yazık ki o artıları pek göremiyor.

Çünkü Beşiktaş'ın sıkıntısı müdafaa, orta saha ya da forvet sıkıntısı değil. Ya da eksik oyuncuları..Bunlar bir şekilde hallolur. Eksik oyuncular iyileşir, atılan şutlar yerini bulur vs. vs. Ya da ben polyyanna şarabı içmişimdir.
 
Sıkıntı çok başka, sıkıntı çok büyük.

3 yorum:

ramram dedi ki...

Terbiyesizliğe gerek yok. Futboldan anlamayanın burda işi ne? Adsız yerine şerefsiz mi yazsın illa?

Şairler Parkı dedi ki...

Adsız lavuğu maçan yiyorsa isminle yaz. Yok yemiyorsa ben sana burdan bolca isim ve sıfat takarım dert etme sen.

Ege

Şairler Parkı dedi ki...

Beşiktaş nasıl büyük bir dert olmuş ki sende. Burdan sanal mastürbasyon yapıyorsun. Gerçi kendine seçtiğin isim yakışmış. Çakma karakter seni. Bu blogda bugüne kadar ne yazılan yazılarda, ne de yapılan yorumlarda seviye asla düşmedi. Senin anlayacağın dilden yazıyorum. Yerimiz Şairler Parkı, sanal olarak değil hakikat olarak. Gel bekleriz, söylediklerinin tamamını orada sesli olarak duymak isteriz. Ama şiarın uzaktan, pis klavyenin ardına sığınmak olduğu için beklemiyoruz böyle bir şey tabiki de. Bizim analarımıza dil uzatma seviyesizliğinde de bulundun. Ben senin anacığına çok acıdım. Senin gibi evlada sahip olduğu için.

Ege