6 Şubat 2011 Pazar

Evet Yine... Hangi Beşiktaş?




15 ay önce yine Hangi Beşiktaş demişim. 15 ayda hiçbir şey değişmediği gibi misli misli üstüne katarak ilerledik, olumsuz anlamda. Geçen onca süreden sonra, tekrar aynı soruyu sormak üzüntü verici.

Dün oynanan maçtan sonra tonla şey konuşabilirdik. Zira konuşulacak tonla malzemeyi barındırdı bünyesinde. Schuster’in, bize mağlubiyet getiren sistemden neden ısrarla vazgeçmediğini konuşabilirdik. Yerli ve yabancı oyuncu kalitesi-kalitesizliği hakkında konuşabilirdik. Karabükspor’un ve bizim verilmeyen penaltımızı, Hakan Arıkan’ın görmediği kırmızı kartı, Toraman’ın Emenike’yi tutabilmek adına adama yapmadığını bırakmamasını, Almeida’nın golünün yok sayılmasını uzun uzun konuşabilirdik. Karabükspor’u onurlu mücadelesi için tebrik eder, adamlar sonuna kadar hak etti diyebilirdik. Diyemedik… Asbaşkanımız Serdal Adalı, bugün için basın toplantısı yapacağını söyleyince bekledik.

Hala o bekleme anında olabilsek keşke. Ya da Adalı’nın söylediği sözleri geri alabilme şansımız olabilse. Beşiktaş’ta makam sahibi olan kişilerin, her daim düzgün bir üsluba sahip olması gerektiği inancını taşıdım. Hala da o inanca sahibim. Bunun için verebileceğim en büyük örnek Süleyman Seba’dır. Maziye bakıldığında Seba gibi nice örnek vardır. Canlı şahit olduğum en büyük isim Seba olduğu için O’nun adını zikrediyorum. Hiçbir zaman “Beşiktaşlı üslubu”ndan vazgeçmemiştir. Onların dilinden konuşursak bizi anlarlar diye ucuz bir edebiyata sığınmamıştır. Bel altı vurmamıştır, bir diyeceği varsa isim isim söylemiştir, imalara kapılmamıştır. Bu yüzdendir ki, Süleyman Seba, bu kulübün onursal başkanıdır. Sokakta başka takım taraftarlarının dahi elini öptüğü, hatrını sorduğu kişidir. Beşiktaşlı olma sebepleri arasındadır. Bu yüzden ben, yukarıdaki videoyu izlerken utanıyorum.

Günümüze bakalım hemen. Cümle kurmakta zorlanan bir asbaşkan. Siniri, isminin önündeki sıfatı yok sayıyor. Beşiktaş’a, bizlerin baktığı manevi bir değer olarak değil de, 2 cümleden bir araya sıkıştırdığı “marka” olarak bakan bir asbaşkan. Sabrımız taşmaya başladı diyen bir asbaşkan. Soyunma odası basılacaksa, en alasını yaparız diyebilen bir asbaşkan. Şu cümle sonrası zaten konuşulacak bir şey yoktur aslında. 29 yaşındayım, Beşiktaş’ta şahit olduğum en ahlaksız cümle desem abartmış olmam sanırım. İşin bir de tuhaf yanı var. Serdal Adalı, bunu diyor ya, 3 gün sonra kendi çıkarlarına uygun bir iş anlaşması olsa, ima ettiği adamla iş ortaklığı yapar mı acaba? Ben, hayır diyemiyorum. Bu adamların karakterleri buna müsait, buna inanıyorum.

Serdal Adalı’nın söylediği her şey mi yanlış, hiç mi doğru lafı yok, haksızlık etmiyor musun diyen olacaktır elbette. Eğer üslup bu ise, yanıtım zaten yukarıdaki satırlarda mevcut. Bir Beşiktaşlı olarak, ben ikna olmuyorum, ben yanında tavır sergilemiyorum; Beşiktaşlı olmayanların desteğini nasıl alacaksın, doğru söylüyor(lar) nasıl dedirteceksin?

Velhasıl, Beşiktaş gün geçtikçe erozyona uğruyor. Kötü kafalar yönetmeye çalışıyor. Beşiktaş’ın temel sorunu kötü yönetilmesidir. Bu kötülükten sıyrılmadığı müddetçe daha çok böyle basın toplantıları yapar, daha çok defa hangi Beşiktaş deriz.

Marka değeriymiş…

3 yorum:

ramram dedi ki...

Helal olsun sana, bu videoyu bulup izlettin ya, helal olsun.

Beşiktaş yönetimi her sabah bunu izleyip güne öyle başlasın. Her yönetim kurulu toplantısında karar almadan önce izlesinler, her basın toplantısından önce izlesinler ona göre konuşsunlar. Aziz Yıldırım'ın şu konuşmadaki ifadesine baksınlar öyle izlesinler.

Her Beşiktaşlı bunu izlesin.

Yakup Sabri İNANKUR dedi ki...

Gözlerim doldu.
Beşiktaşlılık Duruşu'nu özlemişim. Seba'yı özlemişim.
Büyük başka konuşurken, Sn. Mehmet Ali Yılmaz ve Sn. Aziz Yıldırım'ı görüyorsunuz değil mi? Çıt çıkarmak bir yana, yapabilseler nefes bile almayacaklar. Elbette haksızlığa boyun eğmeyeceksin. Ama bunu yaparkn saygınlığını da kaybetmeyeceksin.
İzin verirseniz blogumda ben de bu videoyu paylaşmak istiyorum.
Video için ayrıca teşekkür ediyorum.

Şairler Parkı dedi ki...

@Yakup Sabri

Rica ederim ne izni.

Ege