Yasaklar dünyasındayım.
Yarin yanağını koklamak:
yasak.
Çocuklarınla yemek yiyebilmek aynı sofrada:
yasak.
Aranızda tel örgü ve gardiyan olmadan
konuşmak kardeşinle, ananla:
yasak.
Yazdığın mektubun kapatmak zarfını
ve zarfı yırtılmamış mektup almak:
yasak.
Yatarken lambayı söndürmen:
yasak.
Tavla oynaman:
yasak.
Ve yasak olmayan değil,
yüreğinde gizleyip elde kalabilen şey:
sevmek, düşünmek ve anlamak.
Nazım Hikmet Ran
30 Haziran 2009 Salı
Bu Filme Erişim Mahkeme Kararıyla Engellenmiştir !
29 Haziran 2009 Pazartesi
Vira

*Beşiktaşımız yeni transferler, yeni antreman formalarıyla birlikte sezonu açtı. .
*Ernst yeni ekürisi olan hemşehrisini almış yanına.
*Üzülmez'in durumunu ise anlamış değilim. 1 ayda göbek mi yapmış yoksa forma hava mı almış ?
*Takımın hocası Stefano gibi duruyor, Denizli ise geçerken uğramış galiba.
* Adidas'ın formalarını sabırsızlıkla bekliyoruz. Antreman formaları bile bir başka güzel.
VİRA
25 Haziran 2009 Perşembe
Pabucumun Travmasına Nihat Kapağı

Çocuk olarak gönderdiğimiz Nihat koca adam olarak geri dönüyor. Yurt dışına okumaya giden öğrenci gibi görüyorum ben onu. Engin bilgilerinden ve birikimlerinden faydalanmak bile başlı başına yeterlidir.
Nihatımız Beşiktaşına Hoş Gelmiş .
23 Haziran 2009 Salı
Pankarta Gel
Pazar gecesi Taksim'de Nayah Bar'da dar kadro bir Şampiyonluk kutlaması yapıldı. Bu pankartta o gün ve o bar için özel olarak yapılmış. Pankartların üzerinde yazdığı gibi Deve ( Erol abi ) ve Otoban ( Ahmet ) tarafından yapılmış. Kapalıda açılan el yapımı spreyli pankartların çoğu bu iki kişinin elinden geçer zaten. Yani o hep gazetelerde çıkan sosyal mesajlı pankartlar. Bu Nayah bar için hazırlanan pankartların Kartal Cafe ve Kazancı yokuşu için olanlarıda mevcut. Severek takip ediyoruz.

22 Haziran 2009 Pazartesi
İyidir İyi

Şimdi mevcut tartışılan bu olacak.
Yönetim nasıl olur da opsiyonu devreye sokmaz, nasıl unutur, nihayetinde milli stoper gibi karşı tezler çıkacaktır ortaya. Bizim yönetim berbattır, iş bilmez, doğrudan çok yanlışı yapar. Bunlar da hem fikiriz zaten. Ve muhtemelen Gökhan Zan'ın gidişi de yönetimin aldığı bir karar ya da tavır sonrası gerçekleşmemiştir.
Ancak göz ardı edilmemesi gerekenler de vardır. Opsiyonu unutmak gibi bir şey söz konusu değildir. Beşiktaş ile anlaşmak isteyen adam çoktan anlaşırdı. Seneyi çifte kupa ile kapamışsın. Önümüzdeki sene şampiyonlar liginde direk oynayacaksın. Şartlar böyle iken başka takıma gitmek ve akabinde beni aramadılar, bende gelen teklifi değerlendirdim demek birkaç kişiyi inandırabilir evet. Geri kalanı, hayır.
Geçtiğimiz sezon Gökhan ile çok zor anlaşmıştık. Uğraştırmıştı epey bizi, 1 trilyon garanti para istemişti. Ve 1+1 şeklinde sözleşme imzalamıştı. Daha o zamandan belliydi, seneye sizi yine uğraştıracağım demek istiyordu. Bu sefer uğraşma olmadı, daha çok verecek kulübe gitti.
Milli takım oyuncusunu bonservis parası vermeden almak başarıdan sayılabilir. Fakat bu milli takım bizim milli takımımız ise ve oyuncu da Gökhan Zan ise o başarı kısmı değişir. Bu ülkenin milli takımının nasıl şekillendiği ortada. Bizlerin dahi yetersiz gördüğü İbrahim Üzülmez hala milli takımın sol beki, Sabri milli takımın oyuncusu iken, milli takım bir kriter olmaktan çıkar.
Yönetimin yanlışları bambaşka yerlerdedir. Gökhan 15 dakikada anlaşmadı ya Galatasaray ile. İlla ki bu durumdan haberdarlar. Çıkarsın o zaman Beşiktaş'ta kaptanlık pazubandı taşımış oyuncu başka bir kulüple görüşemez dersin, hani geçmiş zamanda öyle idi ya!! Hah buradan da başka bir yanlış kapısı doğdu. Beşiktaş kaptanlık pazubandı kutsaldır. Fakat o kutsallığı son yıllarda öyle kişilere emanet ettin ki, sıradan bir bant muamelesi yaptın. Şimdilerde bizden giden her adam muhakkak kaptan olmuş oluyor.
Gökhan'ın oyunculuğunu detayları ile anlatacak nice arkadaş olacaktır. Şayet ben o konuya girince geriliyorum. Sayesinde F.Bahçe maçı kazanamadık. Artık Beşiktaş forması giyerken görmeyeceğim için fazlasıyla bahtiyarım. Ha bir de neye üzülüyorum, Noat Samisa artık Gökhan'la ilgili fotoğraf tahlili yapamayacak:)
Safra Atmak
Beşiktaş anlaşma imzalamayı unuttuğu için böyle oldu gibi safsatalara girmeye gerek yok. Bu 1 günlük transfer değildir muhakkak. Belli ki Gs uzun zamandır kendisiyle görüşüyordu, Zan'ın da aklında gitmek vardı. Mevşut şartlar olgunlaşınca yol alma vakti geldi Zan'a.
Benim için sansasyonel bir transfer değildir, Beşiktaş taraftarının geneli içinde değildir. Hatta eminim Gs taraftarı içinde öyle değildir.
Hayırlı olsun Gökhan Zan'a ve yeni takımına. Sürekli sakatlandığı için ya da yaptığı hatalar yüzünden sevilmemesi bir yana, savaşçı futbolcu kimliğinden çok uzakta bir futbolcuydu. Taraftar biraz da hırslı futbolcuları sever. Gökhan Zan'da o hırsı hep sakatlık sonrası sahadan çıkarken gördük.
Beşiktaşlılar için Zan ne İbrahim Toraman'dır ne de Deli İbo'dur . Bu transfer bize bir kez daha göstermiştir ki Beşiktaş Kaptanlık Pazubandını artık kolay kolay herkese vermemeli.
Şu halde Deli olsun sadece kaptan. Amerika Deplasmanı yazmıştı İbrahim Üzülmez Beşiktaş'tır diye. Evet bende artık inanıyorum ki İbrahim Üzülmez bizim Kaderimizdir.
19 Haziran 2009 Cuma
Sean Penn - Hayatı ve Zamanları

Sean Penn, çok sevdiğim aktörlerdendir. Filmin nasıl olduğu, diğer oyuncu kadrosu, yönetmeni, senaryosu beni ilgilendirmez, içinde O var ise. Bilirim ki O'nun gözüktüğü her sahne büyülü birer kareye dönüşecektir.
Kitapta daha fazlasını öğreniyorsunuz. Alışılmış biyografilerden değil. Evet kronolojik olarak ilerliyor; ancak röportaj havasında; fakat soru sorulmadan. Hayatında yer almış insanların düşünceleri, film çekim aşamasında yaşananlar, Sean Penn'in kendi ağzından paylaştıkları.
Aile, Madonna, Bukowski, Brando-De Niro geleneği, oyunculuğu, yönetmenliği, Amerikan yönetimine karşı çıkan asi adam...
Çok keyif aldım okurken ve tüm filmlerini tekrar yadetme zamanı geldi.
"Sanırım Sean her zaman mutlu bir çocukluk geçirmekten biraz utanmıştı. Bence o hayatın öbür tarafındaki insanlarla özdeşleşmek istiyor, kötü şeyler yaşamış insanlar için kendini kötü hissediyor." (Eileen Ryan Penn- Annesi)
17 Haziran 2009 Çarşamba
Boğazda Beşiktaş

Akşamında Meksika dalgası şeklinde Champion BJK yazısı geçiyor.
''Boşuna çekilmedi bunca acılar
Parklarınla, Köprülerinde, Meydanlarınla
Bekle Bizi İstanbul
Bekle zafer şarkılarıyla geçişimizi''
Ne de güzel uyuyor bu şiire.
15 Haziran 2009 Pazartesi
Beşiktaş'a Feda
Bugün ise Beşiktaş'ın şehidini izdiham yaratacak topluluk değil; ama geleneği şiar edenler andı. Beşiktaş adına bir güzel gün daha geride kaldı.
Gidenlere, unutmayanlara sonsuz teşekkürler.
"Beşiktaş'a Feda..."
Not: Fotoğraflar Marmara'nın objektifinden.
13 Haziran 2009 Cumartesi
Başrol

Beşiktaş yanlış yaptı, Aziz Yıldırım etik davrandı, Topuz doğuştan Kartalmış, o şapkayı giydiricem...Tonla söylem, hep birbirinin aynı. İnsanların ne düşündüğü ve istedikleri değil, kendilerinin ne düşündüğü ve istediği önemli oldu.
Ve mevzunun bana göre kilit adamı olan Aziz Yıldırım, zaten televizyon yayınına katıldığında durumu özetliyordu, bağırırken: Amatör ruh geride kaldı....
Bu söylemi biliyorduk, farkındaydık, değişmeyeceğini de anlamıştık. Ama bir umut edası da eksik değildi hiçbir zaman. Ama Aziz Yıldırım haykırıyordu. Ve Aziz Yıldırım, son yaşananlar sonrasında göstermiştir ki Türk Futbolu'nun en büyük sözcüsü ve güçlü adamıdır. Demirören hatalı idi, Topuz yanlış yaptı... Kayserispor, Fenerbahçe'ye hizmet etmekten hiçbir rahatsızlık duymadı... Hiçbirine girmiyorum, çünkü konuya müdahil olmuş herkesin belli yerlerde hatalı olduğu fikrine sahibim. Ve bu şahısların tümü için ayrı ayrı yazılar yazılabilir.
Etik iş yapılmadığı için köpürürken, etiğin tanımını biliyor muydu acaba? Menajerlerin ipini pazara çıkarmaktan söz edip, basın toplantısı yapacağını söyledikten sonra o toplantı neden bir türlü yapılamadı? Mehmet, baskı altında derken, dün yaşattıkları nelerdi? Medyanın üstün hizmetine teşekkür edecek mi?
Fenerbahçe için mi aldı Mehmet'i? Yoksa kişisel hırsı ve Demirören'in seviyesiz söylemi için mi? Bu ülkenin milletvekilleri ile iş adamlarının başka işi kalmadı Mehmet'i pazarladılar Fenerbahçe'ye.
Türk Futbolu'nun içinde ne yazık ki çok fazla kötü kalpli insan var, çok fazla kötü insan, çok fazla olumsuz sıfat taşıyan. Paranın çok olduğu yerde güzel sıfatlar yerlerini kötüye terkederler. Aziz Yıldırım da figüranı bol olan bu gösterinin başrol oyuncusu.
Biz büyüdük ve kirlendi dünya...
İbrahim Cingi ve Mete Eke Kimdir ?
Bir Gelenek sürüyor Saraçoğlundan Cingi'lere ...
İbrahim Cingi için bakınız.
Mete Eke ile ilgili bakınız.
-Çok pis kokular var bu tranferde. Ergenekon'da 13 sayfa ismi geçen adamlar transferin içinde yer alıyor.
-Mehmet Topuz imza atarken tek kelime konuşmuyor.
-Bütün medya sus-pus olmuş.
- Ve şimdiye kadar bloga Mehmet Topuz hakkında yazmamamın sebebi. Bu transfer savaşının Bjk- Fb eksenli değil de Demirören - Aziz eksenli ilerlemesinden. Beşiktaşlı taraftarlar gayet doğal olarak Mehmet'i Beşiktaşlı olarak kabullendikleri için üzgündürler. Ama Fb cephesinde bu transfere sevinen Fenerlileri anlamakta güçlük çekiyorum.
Tabi ki Ortega yine kendisine yakışan yazıyı yazmış.
Mehmet umarım kendi hür vicdanı ile Fener'i ya da Aziz'i seçmiştir. Eğer öyleyse tüm Azizseverlere hayırlı olsun bu transfer. Aksi yönde ise Fenerbahçe Cumhuriyeti gerçekten vardır. Ergenekonuyla - Mafyasıyla - Medyasıyla ...
10 Haziran 2009 Çarşamba
Yakında Kapalı'da
Bu gece itibariyle uzun zamandır yapmayı düşündüğümüz pankartı bitirdik.
Bu sözlerin en çok sezon sonu anlamlı olacağını düşünerek beklemiştik aslında.
Blogda sağ tarafta yazı olarak hep vardı, Pankart olarak vücud buldu, Şimdi sıra Kapalı'ya asmakta.
8 Haziran 2009 Pazartesi
Zeki Demirkubuz

Demirkubuz diyince genelde Che ya da Feyyaz yazısı gelir akıllara. "Feyyaz ne yapıyordur şimdi?"...Benim için Kader'de Bekir'in Beşiktaş bereli hali daha vurucudur. Sessiz, sedasız..Kendisi de öyle; sessiz, sedasız geliyor, gidiyor maçlara. İçerdeki maçlarda Kapalı'da oluyor. Bir bakıyorsunuz Şairler Parkı'nda, bir bakıyorsunuz elinde meşale ile semtte.
Son maç Denizli'de karşılaştık. Elleri cebinde, tribünde öyle dolanıyordu. Seslendik, geldi bizimle beraber maçı izledi. Hiçbirimiz ile tanışıklığı yok. Omuz omuza, kaçan golün üzüntüsü, hakeme isyan, gol sevinci, gelen şampiyonluğu kutlama...Hepsinin içinde yer aldı, bir yabancı gibi değil ama. Sanırım tribün dışında hiçbir yerde bu kadar kolay iletişme geçemez insan.
Bu duruma dair bir betimlemesi var:
"Pek sosyal olmayan, hayatı yalnız yaşayan, fazla arkadaşı olmayan biriyim; ama Beşiktaş tribünü öyle bir yer ki o kapıdan girdiğin an herkes kardeşin, arkadaşın olur. Orada başka bir şey var! Nasıl yurt dışına çıktığınızda özleminiz öyle bir artar da kötü şeyleri bile anarsınız, onun gibi bir şey..."
Hayatımda birçok kişi, kendi hayatını Beşiktaş'a göre yönlendiriyor zaman zaman. Beşiktaş'ın sadece hafta sonu eğlencesi olmadığı, baş köşede yer aldığı bir felsefe ile. Bütün plan, programı maç saatlerine göre ayarlama. İzin günlerini maç günlerine getirme ve daha birçok şey. Tabi bu her zaman dilediği gibi olmuyor insanın, imkanlar el verdiği sürece.
Zeki Abi de demiş ki:
"Antalya Film Festivali'nde jüri üyesi olmam önerisi geldiğinde aynı tarihlerdeki Beşiktaş-Liverpool maçına gitme isteğimin kabul edilmesini şart koştum. Artık bana bu yönde teklifler getirecekler önce Beşiktaş'ın fikstrüne bakıyor. Gücünüz ve arzunuz varsa böyle şeyler mümkün!."
Velhasıl güzel adam.
Şeref Bey Haftası ( 8-14 Haziran )

Beşiktaşlılar,
Artık 3 yıldır geleneksel hale getirmek için çabaladığımız, “Haziran'lar Şeref'imiz için vefasızlıkla süslenmesin" diye koşturduğumuz günlerdeyiz yine...
Gelenek dediysek arkasında ilk duracak olan yine bizleriz diye başladık her Haziran'da koşturmacaya...
Şu günlerde "Şampiyon Beşiktaş" diye yeri göğü yıktığımız, dört bir yandan sımsıkı sarıldığımız Beşiktaşımızın Futbol Şubesinin kurucusu, bu yolda sağlığını feda edip hayatını da son nefesinde "Beşiktaşa Feda" sözleriyle noktalandıran Ahmet Şerafettin Bey anısına, "Şeref Bey Haftası" olarak yaşamaya, yaşatmaya meylediyoruz yine...
14 Haziran Pazar günü Saat 15:00 da "Şeref"imizi anmaya gitmek için toplanıyoruz.
Kazanda toplanıp "Şerefimize" gidiyoruz
ORADA OL !!!
Adresi: Çırağan Caddesi Yahya Efendi Sokak / Beşiktaş
Ulaşım Bilgileri: Beşiktaş'tan Ortaköy ve Boğaz yönüne giden otobüsleri kullarak Yahya Efendi Mezarlığına ulaşabilirsiniz. Yapmanız gereken Yahya Efendi durağında inip yaklaşık 200 metre yokuş yukarı yürümek.
SonBarikat
http://www.sonbarikatbesiktas.com/index.php
http://sonbarikatbesiktas.blogspot.com/2009/06/seref-bey-haftas-8-14-haziran.html
7 Haziran 2009 Pazar
Hoşgeldin Bobo :)
Bugün itibariyle yönetim durumu resmi siteden yayınlamış.
" Haberlerde yer alan, Başkanımız Yıldırım Demirören’in Olympiakos Başkanı ile Bobo’nun transferi için biraraya geldiği iddiaları asılsızdır.
Bobo, çifte şampiyonluğumuzda büyük payı olan çok değerli bir futbolcumuzdur.
Kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız.
Beşiktaş JK "Hata bende imzaları görmeden sazan gibi atladığım için. Üstelik önümüzde Topuz örneği varken.
Neyse, naber Bobo?
6 Haziran 2009 Cumartesi
Hoşçakal Bobo

İlk geldiğinde ismiyle dalga geçmişlerdi, kim bu demişlerdi. Her geçen gün sahip olduğunun üstüne daha fazlasını koydu. Ve gelişime açık bir futbolcu olduğunu kanıtladı Bobo. Ertuğrul Sağlam döneminde gideceğinin sinyalini vermişti hocasıyla mutsuzdu, direndi ve kaldı. Mustafa Denizli gelince değişmedi işin rengi. Denizli, şans vermedi; Nobre oynarken, Bobo yedekti; taraftar ısrarı ile sahaya girdi. Bütün bu detaylar gidişini hızlandırdı.
Ama Siyah-Beyaz forma çok yakıştı.
Attığın gollerden sonra sağ elin ile göğsüne vurmanı,
Trabzonspor maçına sonradan girip, galibiyeti getirip, maçı kalede tamamlamanı,
Liverpool'a attığın golü ve daha nicesini unutmak mümkün değil.
Yaşattıkların için, Beşiktaşlı Bobo olduğun için teşekkürler.
Yolun açık olsun.
Çok babasın Bobo...
633 misafir
4 Haziran 2009 Perşembe
1 Film 1 Albüm

Filmimiz Fargo. Nereden baksan 13 yıllık bir film. Hatta tam 96 yapımı bir Coen Birader - Brothers - Kardeşler filmi. İlk izlememin üzerinden uzun zaman geçmişti, bir tazeleme ihtiyacı sonucunda bu gece tekrar karşısına geçtim. İlk sefer ki etkisi bu kadar iyi olmadığı gibi filmin ortasından itibaren hatırlamakta zorluk çekmeye başladım.
Klasik Holywood filmlerinin dışındaki Amerikan filmleri genel olarak ülkemizde Holywood'u eleştiriyor üzerinden prim yaparlar. Holywood eleştirisi her ne kadar gerekli olsa da fazlaya kaçtığı andan itibaren Anti-Holywood gibi bir tarz karşımıza çıkıyor.
Buna güzel bir örnek Little Miss Sunshine filmidir ki, üzerine uzun uzun konuşmak gerekir.
Fargo'da her ne kadar Holywood eleştirisi olarak ele alınacak resimler,dialoglar,küçük ayrıntılar ve aslında sıkıcı olan abd li hayatını anlatan uzun sekanslar olsa da, bu eleştiri rüzgarına saplanıp kalmadığı için ayrı bir yeri vardır. Filmimizde 2 tane aile vardır ve ikisi de öyle şekspir vari dialoglarla konuşmamaktadır. - Ben geldim, - Yemek Hazır, - Dışarı Çıkıyorum ...
Polislerin herbiri krimanal uzman değildir, hatta cesetlere bakmaya cesareti olmayanı bile vardır. Ama katiller her zaman soğukkanlıdır .
Tekrar tekrar izlemekte fayda var. Bizzat kendim şahit oldum ...
Coen kardeşlere selam yazıya devam.

Albüm The Symphonies - Dreams Memories & Parties. Sanatçımız Emily Wells. Kendisi hatun şahsiyettir. Ve doğuştan ayrıcalıklı bir sese sahiptir. Rivayet odur ki henüz genç yaşta müzik şirketlerini peşinde koşturmasına rağmen yok agalar ben kendi albümümü kendim yapacağım, kendim çıkartacağım diyerek resti çekmiştir. Sevdiği sanatçılar arasında Bob Dylan, Nina Smone ve Björk'ün bulunması bile müzikten anladığını gösteriyor zaten. Şarkılarında ağırlıklı olarak Keman mevcut olduğu gibi ( kendisi çalıyor ) çok hoş bir eloktronik tını hakimdir. Keman ve Elektronik müziğin harmanına ablamızın güzel sesi mantı sosu havası katmıştır. Mantı ve sosuna olan hayranlığımı dile getirmeme gerek yok sanırım.
Tekrar tekrar dinleyiniz - dinletiniz. Seveceksiniz diye umuyorum.
3 Haziran 2009 Çarşamba
3 Haziran 63

Güzel günler göreceğiz, güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler
&
Yıllar var ki ter içinde taşıdım ben bu yükü,
Bıraktım acının alkışlarına 3 haziran 63'ü...
2 Haziran 2009 Salı
Bitmesin

Her ne kadar fazla yorucu, fazla gergin bir seneyi geride bırakmış olsak da bitmesin istiyorum. Bencillik değil, ayrı kalmayalım.
Şimdiden özledim, çabuk gel Beşiktaş.
1 Haziran 2009 Pazartesi
İşte Taraftar İşte Şampiyon
Şampiyon Beşiktaş
Beşiktaşlı blogculardan maçın devre arası Noat Samisa, maç sonu ise Geç Kalma ve 1,2,3 Gol Yetmez'le karşılaştık. Stalker ile ise sabaha kadar beraberdik. :D
Semt, Üsküdar, Havalimanı, Semt güzergahı daha da keyiflendirdi geceyi.
Maç sonu söylediğim gibi. Bitti İşte !
Şampiyonuz ...
Hentbolda Çifte Kupa

Avrupa'da yarı final, ligde şampiyonluk ve kendilerine özel olarak bilenmiş rakiplerine karşı tekrar bir üstünlük ve Türkiye Kupası.
Defalarca çok özel bir takım olduklarını dile getirdik, verdikleri mücadelenin yüceliğinden söz ettik. Bugüne kadar maçlarına gitmeyen Beşiktaşlılar da, Galatasaray maçında tribünleri turlayan takımımız nasıl Beşiktaşlılar olduklarını görmüşlerdir umarım.
Ve bir dilek de Beşiktaş yönetimi için. Umarım bu çocukların haklarını verirsiniz, yoksa kupa primi dijital kol saati mi olacak?!!