9 Kasım 2010 Salı

Mevsimsiz Kar ''1-1''


Uzun bir aradan sonra Şeref Bey stadında maç izleyecek olmanın heyecanı vardı güne başlarken. Hala bıraktığım gibi miydi herşey yoksa değişen var mıydı herşeyde biraz ?

Blogun ilk yazısında da hala mevcuttur, benim için maça gitmenin en nostaljik kısmı Üsküdar'dan motorla Beşiktaş'a hareket etmektir. Öyle de yaptık bugün zaten. Ve blogun tanıtımında olduğu gibi biraz kazandibi biraz şairler'de vakit geçirdikten sonra çokça Şeref Bey'de olabilmek için dünyanın en güzel yolundan Dolmabahçeden koyulduk stada. Etraf zifiri kalabalık, quaresma formalı çocuklar ve kızlar heryerde.

Hasret giderildi maç öncesi arkadaşlarla-abilerle. O arada dinleyemedik kadroları. Bekler değişmiş, Necip kesilmiş, M.auralio'dan ekstra, Holosko'dan ışık beklenmiş. Koca 90 dakikanın analizini yapmaya yeltenmeyeceğim. Ertuğrul ya da Denizli'nin Beşiktaş'ıydı sanki sahada. Kaybedilen puanlara değil ama hala hiçbirşeyin değişmediğine tanık olmak üzdü beni.

Askere gitmeden önce geldiğim Gs maçıda 1-1 bitmişti bu maç gibi. Tribün o günde rezaletti bugünde. Maç sonu yine moraller bozuk, boyunlar bükük.

Ben gidince düzelir umarım Beşiktaş. Bizim bahtsızlığımız olarak hafızalara kazınsın sezonun en kötü maçına denk gelmem. Sezon sonuna doğru olur da şampiyonluğa oynarsak biraz daha uzatırımız hasretliğimizi.

1 yorum:

Şairler Parkı dedi ki...

Maçı 54. dakikadan itibaren izlemeye başladım. Açar açmaz Fiko'ya mesaj attım, nasılız diye. Aldığım yanıt canımı sıkmıştı, izledikçe daha çok sıkıldım. Beşiktaş'ta kurtarıcı olarak Tabata oyuna giriyor. Özet bu benim için.

Eldeki kadroya bakıyorum. Kötü oyuncuların sayısı iyiden fazla. Böyle olunca Beşiktaş'tan mucize beklemek oluyor gerisi.

Hafta içi Porto maçının ikinci yarısındaki Beşiktaş ne kadar güzelse, dün akşam ki bir o kadar çirkin. Eldeki bu malzeme ile işini ne kadar düzgün yapabilir hoca orası muamma. Ama hocaya da inceden sitemim var bu sefer. Erhan tercihi, Necip'in oynamaması.

Beşiktaş canın sağolsun diye diye geçiyor ömür.

Ege