16 Mayıs 2011 Pazartesi

Beşiktaş, Şeref Bey ve Bizim Çocuklar


Sene içerisinde hedeften uzaklaştıkça ve kötü futbol ekseninde kendimize sabit bir yer buldukça lig bitsin artık serzenişinde bulunuyordum. Ancak son haftalara girildikçe, hele şu son Şeref Bey gününe gelince insanın boğazına yumru oturuyor. Ali Sami Yen gibi stadın yıkıldığını düşünmek bile beni kahredebiliyor, gerçekleşse neler olur bilemem. Hiçbir şey bizi Şeref Bey'den ayrı koymasın, o günleri göstermesin. Yemyeşil sahada Siyah şortu, Beyaz formayı her daim görmeye devam edelim.

Kafada bunlar dolanırken, maça da az kalmış iken Tayfur Hoca ile devam kararı aldığımız haberi geldi. Beşiktaş için iyi mi kötü mü kestiremiyorum. Tayfur Hoca, göreve geldiğinden beri açıkcası bende hayal kırıklığı yarattı. Şöyle bir sıralarsam:

-İlk önce Schuster'in ardından kendine yönetilen mikrofonlara kayıtsız kalmadı ve konuştu. Konuşmasına itiraz yok; ancak dilin kemiği de yok. Schuster için "söylediklerimi dikkate almıyordu" dedi. Bu Schuster'den ziyade Tayfur'un karakteri hakkında bir ipucu verir bize. Sözünün dikkate alınmadığı yerde neden görevine devam ettin peki hocam?

-Sıkıntı anlarında "endişe" duyulduğu için asıl adamı değil de, devşirme adamı kullanan hocalara pek ısınamadım. Korkusuzca, mevkinin gerçek adamına çekinmeden forma veren hocaları takdir ettim. Yakın zamanda da Schuster yaşatmıştı bize bunu. Hiçbir zaman planlarında devşirme adam yoktu. Oyuncunun A2'den gelmesinin önemi yoktu, mevkide patron kimse ona görev veriyordu. Tayfur Hoca, ne yazık ki bunu gerçekleştirmekten uzak hamleler yaptı. Stoper Aurelio, sol bek Ekrem...

-Oyuncular üzerinde ne kadar etkili olabileceği, ne kadar söz geçirebileceği şu an için muamma. Gs maçında Guti'yi oyundan aldığında yanlış bir hamlede bulunmamıştı Tayfur Hoca. Guti, oldukça verimsizdi, üstelik yeterince sahada kalmıştı ve skor bizim lehimize idi. Fakat Guti buna rağmen sitemle çıktı oyundan. Bunun yansımasını kupa maçında gördük. Guti, yine kötü top oynuyordu. Ancak Tayfur Hoca bu kez almadı Guti'yi oyundan, daha doğrusu alamadı. Çekinmesi gereken sen olmamalısın Hocam.

-Bobo... Geldiği sezondan beri takımın en çok gol atan oyuncusu. Bana göre bir yabancı değil, sanki kendi özkaynağımızdan yetişmiş gibi. Şu dakika itibariyle takımdan ayrılıyor olabilir. Hatta sizler Bobo'nun üstünü çoktan silmiş olabilirsiniz. Fakat Şeref Bey'deki son maçta iki dakika bile olsa, şans vermiyorsanız Bobo'ya o sizin ayıbınızdır, büyük ayıbınız üstelik.

Tüm bunları uzun uzun konuşuruz. Yanlıştır, doğrudur; eksiktir, fazladır. Tonla hoca geldi, geçti. Şimdi sıra Tayfur Hoca'da. İnşallah çok başarılı olur ve ben de büyük keyifle yanılmışım hocam, bunu söylemekten de utanmıyor, keyif alıyorum diyebilirim. Tabiki desteğin en büyüğünü alacak, senelerdir bu kulübe gelen kimlere destek vermedik ki.

Az biraz da maçtan bahsetmek gerekirse, Atınç sanırım gecenin genç klasmanında en parlayanıydı. Pozisyonlarda sırıtmadı, üstelik kendine güveni de etkileyici. Evlat olunca bir başka tabi. Fernandes, bizim tribünün göz bebeği olur kalırsa. Yönetim saçmalıklarına bir yenisini eklemeden bonservisini alır umarım. Gerçi ben bu satırları yazarken Mete Düren saçmalıyor bir yandan. Simao penaltı atarken, endişe etmeyen Beşiktaşlı yoktur, rahatlık bize ters:) Quaresma yine "vay eşek sıpası" dedirtti. Almeida, giderse eğer kıymetini o zaman anlayacağımız bir adam olduğunu hissettiriyor. Cenk, bir şey yapmana gerek yok Kartalım, çok seviliyorsun. Necip, formanın en çok yakıştığı isim.

Maça dair başka bir şey yok. Ki şimdiden özledik.

1 yorum:

Yakup Sabri İNANKUR dedi ki...

Umut kadar olmasa da teselli ikramiyesi kupamız var.

Bu iş bittiğinde her ne kadar içimiz acısa da en azından arkadaş kalabileceğimiz aşikar Tayfur Havutçu'yla.