15 Ağustos 2012 Çarşamba

Olmayan Ruh

Fikret Orman, Temmuz ayı içerisinde şöyle bir açıklama yaptı: "Beşiktaş taraftarına taahhüdümüz şudur. Metin, Ali,Feyyaz ruhunu geri getireceğiz. Böyle bir çalışma yapıyoruz. O ruhta olmayan herkes Beşiktaş Kulübü'nden gidebilir. "

MAF ruhunun başladığı ve ilk şampiyonluğun geldiği sene 9 yaşındaydım ben. Biz, sadece şampiyon olmakla kalmamış. Herkesin takdirini de kazanmıştık. Bu takdiri kazanma bir tek bu seneye özgü de değildi üstelik. Geçmiş senelerde de taraflı-tarafsız herkesin hep Beşiktaş'tan övgü ve saygı ile bahsettiklerini anlatmıştı büyüklerimiz. 15 sene boyunca şampiyonluk görmeyen bir takımın, sürekli taraftar sayısının artması neyle açıklanabilir ki başka? 3 sene üst üste şampiyonluğun geldiği vakitlerde, sokakta top peşindeki çocuklar Rıza oluyordu, Metin oluyordu, Feyyaz, Ali, Kadir, Gökhan, Recep, Mehmet oluyordu.

Beşiktaş, 14.08.2012'de Batuhan Karadeniz'i kiralık olarak transfer etti. 

Biz Beşiktaşlılar, seneler evvel Batuhan Karadeniz ismini ilk duyduğumuzda çok heyecanlanmıştık. İçinde bolca umut vardı. A takıma yükseleceği günü bekledik, mevcut kadroda ona yer açtık. Hayallerimizin 11'inde baş köşede yer verdik. Sonra Batuhan A takıma yükseldi. Kral yapmayacaksın, kral olacaksın dedi. Canımızı sıktı bu dialog; ama çok küçük öğrenecek dedik. Sonra milli formayla saha içerisinde ne kadar küstahlaşıp, çirkinleştiğini de gördük. Mustafa Denizli, Batuhan'ı yolladığında kızdık hatta. Neden kazanma şansı denenmiyor dedik, eleştirdik. Meğer o şans zaten sürekli verilmiş de bizler de farkedememişiz. 

Sonrasında da bitmedi Batuhan'ın mevzuları. Beşiktaş'a rakip olarak çıktığı maçta, Beşiktaş'ın oyuncusuna "N'aber lan" diyebilme sevimsizliğini de yaptı. Üstelik bunu söylediği adam, dünya futbolunun mühim isimlerinden biri olmuş Guti'ydi. Yine aynı şekilde dünyanın her yerinde milyonlarca hayranı olan, oyunculuğu ve saha içindeki tavırları ile kendi hikayesini yazmış bir adam olan Raul'la tokalaştıktan sonra elini formasına silecek kadar terbiyesizleşiyordu. Kendince eğleniyordu Batuhan. Eğlenceden anladığı buydu. Ahlaksızlığı eğlence sanıyordu. Pişkin pişkin kameralara, son model arabası ile Eskişehir'den İstanbul'a kaç saatte geldiğini anlatıyor ve kırmızı ışıkta geçtiğini, cezayı da nasıl olsa devlete ödediği için sorun olmadığını söylüyordu. Parası neyse veriyordu yani. Kim karışabilirdi ki? Batuhan için "ahlak" sözlükte bile varlığından haberdar olmadığı bir kelimeydi.

Dün itibariyle Batuhan tekrar Beşiktaş'ta. "O kulüp" diye söz ettiği Beşiktaş'a özledim diyerek döndü. "Hangi çocuk sokakta top oynarken Batuhan olur?" sorusu akıllarımıza düştü şimdi. Biri MAF ruhu mu dedi?

Hiç yorum yok: