19 Ekim 2008 Pazar

Yaşasın Hafta Sonu

Tek tatil günüm Pazar olunca, günü daha çok uyuklayarak, film izleyerek ve daha sonra yine uyuklayarak geçiriyordum bir süredir. Sarsıl Tores planını devreye sokarak, sahalara geri döndüm. Uzun süredir dışarıda kahvaltı yapmamıştım. İş yerinde yapılan dandik kahvaltılar ve yolculuklarda sabahları yenilen gevrekleri saymazsak.


Biraz rötarlı da olsa İnciraltı’na geldik. Normalde Güzelbahçe semaları tercih edilecekken, araç ve elde olmayan zaman sorunu (evet şair burada arkadaşını kastediyor) yüzünden İnciraltı’nda karar kılındı. Açlığın tavan yaptığı dakikalarda mekanın çok da önemi yoktu zaten. Sucuklu yumurtaya bu kadar hasret kaldığımı biliyordum ama özlemin bu denli şiddetli olduğunu ben bile kestiremedim. Sucuklu yumurtanın yanına en güzel yakışan şey çaydır. Benim sosyetik arkadaşlarım sade neskafe içmeyi tercih ettiler. Hayır kahvaltıda nasıl sade neskafe içilir? Zift gibi bir şey zaten o. Menemen- neskafe ikilisini açıklayın arkadaş bana, o ilişkiden hayır gelmez. Ayrıca içine kıyafetin bir parçası giren kahve de içilmez:) Masada tabağı ilk biten kişi iken en son doyan oldum. Bal kaymak sen bizim her şeyimizsin!


İnciraltı’nı eskiden daha çok seviyordum. Bu kadar kalabalıklaşmadan önce. Çok daha güzel ve sessizdi. Şimdi duyan gelmiş hesabı. Denize balonları koymuşlar, vurun diye. O balonları öyle renkli görmek güzel, çocukluğumdaki gibi. Ama sadece uçurtmayı değil, balonları da vurmasınlar. Kapamaya yakın havada denizi çarşaf gibi seyretmek gibisi yok. Denizi bu şekilde görünce hep aynı hayal dile geliyor. Deniz kenarında bir ev sonra hayal geyiğe sarıyor, her akşam rakı-balık….



Projektör ile duvara yansıtılan görüntüde maç izlemeyi sevmiyorum. Güneşte durmuş da solmuş gibi. Bir kere topu görmüyorum ve evet aynı zamanda miyobum. Beşiktaş, 13 dakikada 3 gol atınca “ Yav ne olur kısa sürmesin bu coşku” derken, şom ağzım geldi dürttü beni. 3 gol atmamıza rağmen diken üstünde maç seyrettiren Beşiktaşım’a teşekkür ederim.



Ege



5 yorum:

Adsız dedi ki...

Keyifli bi pazardı :)
rötarına kahvesine rağmen :)
Tekrarını temenni ederim :)

ferdinand dedi ki...

Afiyet olsun beyler, lakin bu İnciraltı neresidir acep? Bizde nasipleniriz belki:) İstanbula yıllardır gelip giderim hiç duymadım.

Kahvaltıda kahve mevzusu da Amerikalıların ritüellerinden olsa gerek. Filmlerden de aşinalık var tabi kahvaltıda orda burda heryerde zift misali kahve, birde kahve-donut ikilisine tapan polis teşkilatı var o ayrı:) İngilizler de biizm gibi çay'cı diye biliyorum yine...
Kahvaltıda mis gibi çay hususunda katılıyorum, destekliyorum son tahlilde.

Şairler Parkı dedi ki...

Yapma hocam yıkma beni.İnciraltı İzmir'de:)Aşağıda Ege imzası o yüzden, boyun bükük haliyle:)

İzmir'e yolun düşerse, Beşiktaş ceza alırsa, burda maç oynarsa bekleriz.

Çay tabi ya mis gibi, günün her saati başka bir tadı var. İngilizler bazen süt katıyor içine, onlar da anlamıyor yani bi halttan:)

Tores Egegillerden

ferdinand dedi ki...

ahahah izmir can'dır yahu,
kupa finali dışında yolumuz düşmedi ne yazıkki, düşerse seve seve görüşürüz çay'lanırız bolca:)

saygılar-sevgiler kartal yüreklere

yürü güneşe dedi ki...

* Evde bir ekmek yiyorsan Güzelbahçe kahvaltısında iki ekmek yersin (inciraltında birbuçuk ekmek:) ) Sucuğu, yumurtayı geçtim, zeytinyağlı-kekikli domatese bana bana yersin...