29 Mart 2009 Pazar

Gol Olur


Futbol yorumculuğu hadisesine kafayı takmış durumdayım. Bizim nesil Ömer Üründül'ü yaşadı onun yeri çok ayrı. Ancak mevcutlarının da ondan pek bir farkı yok. Çünkü olayı yanlış idrak etmiş durumdalar. Futbolu bilen herkesin yorumculuk yapabileceği gibi yanlış bir kanı var. Her iyi futbolcunun teknik direktör olamayacağı gibi.

Birkaç maç Fatih Terim de yorumculuk yapmıştı. Maçı anlatan kişiden daha çok konuşuyor, susmak bilmiyor. Ülkede Fatih Terim korkusu olduğu için de ses de çıkaramıyor spiker.

Dün akşam da Rıdvan Dilmen vardı yorumcu olarak. (Gerçi sık yapıyor bu işi) Rıdvan'ın oyun oynanırken yaptığı yorumlardan birkaçı:

-Taç
-Ofsayt
-Kenara kaç
-Aferin oğlum
-Kaptırma

Lütfen biri bana izah etsin bunların nesi maçı yorumlamak. Yukarıda birkaç örnek yazdım ancak maçı hep benzer şekillerde yorumladı. Çok nadir maça dair, oyunun gidişatı ile ilgili şeyler söyledi. Sahadaki oyuncular seni duymuyor, sen kenara kaç diyorsun, aman diyorsun. Sonra ben maç yorumladım oluyor. Hadi ya..

"Rıdvan, doğruyu söyle, Rıdvan doğruyu söyle" Böyle yorumculuk olur mu?

2 yorum:

stalker dedi ki...

taç olur, aut olur, aman vurdurmayın... böyle maç yorumculuğu olmaz hakikaten. tribünde misin birader? "arda, solda üzülmez'e yardım etmiyor"u biz de görüyoruz, bu kadar mı yani.. on beş kere bunu tekrarladı, on kere de "60'tan sonra ispanya orta sahaya bi oyuncu alacak" dedi.. ee? aut olur ne yaa!

ben sevmem avrupada ingilterede şöyle böyle demeyi, burası farklı bir ülkedir derim hep.. ama eurosport ingilizce yayın yaparken burada maç anlatan ve yorumlayan adamları dinlemek için u-17 maçlarını filan izlerdim. ders niyetine... o kadar para kazanıp da avrupa futbolundan bihaber olmak, adabıyla maç anlatamamak, yorumlayamamak nedir yahu.. insanın azıcık gayreti olur işini iyi yapmak adına. memet oleryo deme en basitinden, allah aşkına! azıcık sivil ol, kır belini iki lafın, vur terim'e eleştirilerinle.. semih çıkıyor, yarım ağızla semih fena değildi diyosun, biz teve başında çıldırıyoruz burda semih nasıl çıkar diye.. suya sabuna dokunma, arda savunmaya gelmiyorla göz boya.. ne güzel işmiş o öyle..

yürü güneşe dedi ki...

* Üç tür futbol yorumcusu var, bir alaylı olanlar, iki mektepli olanlar, üç diğerleri:)).

* Alaylı olanlardan eskileri (Ör. Sanlı kaptan) geçmişin kaymağını yemekteler, modern futbol nedir, dünyada neler oluyor hiçbirşey bilmiyorlar. Israrla kaçılmalı.

* Alaylıların yenileri ise (Ör. Rıdvan, K. Hakan) ulan ben çok eleştirildim, dur biraz da ben eleştirim mantığı ile o an kime diş geçirebilirlerse ona yükleniyorlar. Ahbap-çavuş ilişkileri ön planda olup, nabza göre şerbet, yüzeysel yorumlar başta gelen özellikleridir. Tv'de hiçbirşey yoksa arada izlenebilir, 15 dk.yı geçmemeli.

* Mektepli olanlar (Ör. Uğur Meleke, Banu Yelkovan, Mehmet Demirkol) ise tam bir facia. Okuyorlar, takip ediyorlar birşeyleri ama futbolu çok kompleks birşeyler gibi gösterip, derin sosyolojik gözlemlerle mevzuyu yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar. Psikoloji de yorumlarının vazgeçilmezlerindendir. Halbuki futbol basit bir oyundur. Avrupa futboluyla ilgili değişik istatistikler edinilebilir, fakat keçiboynuzu misali bir tutam tat için bir çuval keçiboynuzu yemek... Değmez.

* Diğer grbunda ise Ömer Üründül, Hıncal Uluç, Adnan Aybaba gibi isimler var. Ortak sınıflanabilir tek özellikleri futboldan hiçbirşey anlamayıp bu işi yıllarca sürdürebilmeleri. Rastgelirseniz, televizyonu kapatın.