8 Haziran 2009 Pazartesi

Zeki Demirkubuz


FourFourTwo'nun bu sayısında Zeki Demirkubuz varmış. Tartışmalı, sıkıntılı geçen şu günlerde, birkaç kelamını okumak iyi geldi. Tribüne ne oluyor, değişiyor mu, yoksa çoktan değişti mi, bizde mi herkes gibi olduk, kulüp nereye gidiyor soruları ile sürekli çatışma halinde iken, kendin gibi birilerini, üstelik tanımadığın birini bu anlamda bilmek güzel.

Demirkubuz diyince genelde Che ya da Feyyaz yazısı gelir akıllara. "Feyyaz ne yapıyordur şimdi?"...Benim için Kader'de Bekir'in Beşiktaş bereli hali daha vurucudur. Sessiz, sedasız..Kendisi de öyle; sessiz, sedasız geliyor, gidiyor maçlara. İçerdeki maçlarda Kapalı'da oluyor. Bir bakıyorsunuz Şairler Parkı'nda, bir bakıyorsunuz elinde meşale ile semtte.

Son maç Denizli'de karşılaştık. Elleri cebinde, tribünde öyle dolanıyordu. Seslendik, geldi bizimle beraber maçı izledi. Hiçbirimiz ile tanışıklığı yok. Omuz omuza, kaçan golün üzüntüsü, hakeme isyan, gol sevinci, gelen şampiyonluğu kutlama...Hepsinin içinde yer aldı, bir yabancı gibi değil ama. Sanırım tribün dışında hiçbir yerde bu kadar kolay iletişme geçemez insan.

Bu duruma dair bir betimlemesi var:

"Pek sosyal olmayan, hayatı yalnız yaşayan, fazla arkadaşı olmayan biriyim; ama Beşiktaş tribünü öyle bir yer ki o kapıdan girdiğin an herkes kardeşin, arkadaşın olur. Orada başka bir şey var! Nasıl yurt dışına çıktığınızda özleminiz öyle bir artar da kötü şeyleri bile anarsınız, onun gibi bir şey..."

Hayatımda birçok kişi, kendi hayatını Beşiktaş'a göre yönlendiriyor zaman zaman. Beşiktaş'ın sadece hafta sonu eğlencesi olmadığı, baş köşede yer aldığı bir felsefe ile. Bütün plan, programı maç saatlerine göre ayarlama. İzin günlerini maç günlerine getirme ve daha birçok şey. Tabi bu her zaman dilediği gibi olmuyor insanın, imkanlar el verdiği sürece.

Zeki Abi de demiş ki:

"Antalya Film Festivali'nde jüri üyesi olmam önerisi geldiğinde aynı tarihlerdeki Beşiktaş-Liverpool maçına gitme isteğimin kabul edilmesini şart koştum. Artık bana bu yönde teklifler getirecekler önce Beşiktaş'ın fikstrüne bakıyor. Gücünüz ve arzunuz varsa böyle şeyler mümkün!."

Velhasıl güzel adam.

4 yorum:

yürü güneşe dedi ki...

* Ben de çok severim Bekir'in bereli, sessiz sedasız halini. Beşiktaşlılığın bu şerefsiz düzen karşısındaki halini özetliyor gibi. Belki birilerine göre kaybeden, ama kendi yoluna giden.

* Cidden güzel adam...

oneblood dedi ki...

dergiyi almalıyım bir an önce
kapalıda çıkışta arkasından sürekli zeki abi diye bağırmam bi an bişi oldu diye korkması abi nasılsın diip el sallamam o korku ifadesinin bir anda gülümsemeye dönüşmesi işte budur zeki abi :D

koyusiyah dedi ki...

Bekirin camdan bakarken bir karesi var hep o gelir gözümün önüne...Çok güzel adam, Che ya da feyyaz ya da demirkubuz diyorum..

zenci dedi ki...

bizim okula sinema gunlerinde getirmislerdi ve uzerinde CARSI yazan t-shirtuyle besiktaslilara saglam ayar vermisti.