15 Mart 2010 Pazartesi

Mustafa Denizli'ye Rağmen


Denizlispor'un konumu yüzünden maçın zor geçeceğini tahmin ediyorduk. Beşiktaşlıların takıldığı ortak başka bir nokta da Mustafa Hoca'nın sürprizlerinin neler olacağıydı. Sağolsun, bu maçta da bize bazı sürprizler sundu da, yadırgamadık durumu.

Fink'in bu kadar kötü olduğu başka bir maçı var mı bizde, anımsayamadım. Kendi de farkındaydı durumun, birçok pas hatasından sonra suçunu bilen çocuklar gibi kenara baktı mahcup mahcup. Fink'le beraber İbrahim Kaş da takımın kötülerindendi. Kötü futbolunun yanında, her an oyundan atılabilme potansiyeli taşıması da başka bir eksiydi onun adına. İki oyuncunun da maçın başından itibaren kötü, daha doğrusu çok kötü olması, ikinci yarıya değişiklikle başlarız dedirtti. Ancak Mustafa Hoca'nın hiçbir şey yokmuş gibi davranması anlaşılır değil.

İlerleyen dakikalarda Fink-Ernst değişikliğini anladım da, Kaş'ın çıkmasını beklerken Deli'nin çıkmasını yadırgadım. Hoca'nın ne düşündüğünü çok merak ediyorum. Mevcut skorun üstüne yatan bir anlayışla hareket etti.

Denizlispor, klasik tabirle can havli ile oynuyor. Fakat organize ataklar yerine, bireysel beceriyi tercih etmeleri işlerini zorlaştırıyor. Ligin ilk 20 haftasında sadece 7 puan aldıktan sonra (üstelik bunlardan biri hükmen Ankaraspor galibiyeti) son 4 haftada 10 puan toplamak benim idrak edemediğim bir durum. Çokları takdir edilesi mücadele vs der, katılmıyorum. Böyle bir potansiyelin vardı da, neden kullanmadın? Küme düşme yaklaştıkça neden yumurta-kapı gündeme gelir.

Ayrıca maçtan önce "Beşiktaş'ı yenelim, Bursa maçına kredimiz olsun." diyen Denizlispor taraftarları, her maçın kendileri için ne denli önemli olduğunu umarım idrak edebilmişlerdir.

Marmara, yine maç devam ederken aradı. Bu sefer dakika 66'ydı. Skoru sordu ve kapattı. Totem oldu artık, gelme askerden:)

2 yorum:

The Eagle Abroad dedi ki...

marmaraya hayirli teskereler demistim ama yineleyeyim buradan... Ama sampiyonluk gorelim oyle gel marmara.. :))

Adsız dedi ki...

Baslik, maci ve durumu ozetliyor.