19 Aralık 2011 Pazartesi

19 Aralık 1982 / Bir Efsanenin Doğuşu

Ertesi günün (20/12/1982) gazetesi Milliyet'te ilk Metin satırları ve fotoğrafı
İlker Ateş'ten maça dair kısa notlar

Gökmen Özdenak'ın maç yazısında Metin'e dair satırları


21 Aralık 1982 tarihli Milliyet'te İlker Ateş'in Metin hakkındaki yazısı

19 Aralık 1982, Beşiktaş Jimnastik Kulübü için en önemli tarihlerden biri. Sonrasında "Sarı Fırtına" diye anılacak olan Metin Tekin'in, Beşiktaş formasıyla sahaya ilk çıktığı gün. Bir Samsunspor maçıyla sahaya ayak basan Metin Tekin, senelerce Beşiktaş formasını layıkıyla taşımakla kalmadı. Birçok çocuğun kahramanı oldu.

1982 senesinde 1 yaşındaydım henüz. Ve haliyle Metin Tekin gerçeği ile tanışmamıştım. Sonrasında ise çocukluğumun baş kahramanı olacaktı. Efsane tanımını yaparken kullandığı sözlerdeki gibi bir ilişkimiz olacaktı: "Biz, nasıl Baba Hakkı'yı merak edip, araştırıp, neredeyse ellerimizle dokunduysak, yıllar sonra bir çocuğun bizi aklına düşürüp, araştırmasıdır."

Bu eylem için yıllar geçmesi gerekmedi. Onu sahada Beşiktaş forması ile ilk gördüğüm vakit aklıma düşmüştü Metin Tekin. Sonrasında da hiç yeri değişmedi. O yaşlarda zihinlerimize ve yüreğimize yerleşen Beşiktaşlılık'taki payı kuşkusuz çok büyüktü. Sadece sahada elde etttikleri başarı değil, insani yönleri de bizi hayran bırakıyordu. Metin ve arkadaşlarını çok seviyorduk. O yüzdendir ki, bizim kuşak kolay kolay kimselere veremedi "efsane" sıfatını onlardan sonra.

Çocukluk anılarımda, gençlik anılarımda ve hali hazırda hala Metin var. Zeki abinin kardeşi, "Feyyaz, napıyordur şimdi?" diye sorarken, benim sorum hep "Metin, napıyordur şimdi?" oldu.Ve ilerleyen zaman içerisinde Beşiktaş'la ilgili yaşanacak güzel anların içinde yine Metin olsun istiyorum. Bu kulübün bir yerlerinde varlığını hissetmek, "nasıl olsa Metin var" duygusunu tekrar yaşamak istiyorum.

Aynı çocukken hissettiğim gibi. Metin, hep olsun. Ona bir şey olmasın.

4 yorum:

Tunç Bozacılar dedi ki...

Metin Tekin 1980 ve civarı doğumluların bana göre tek efsanesidir. Rıdvan'ın bitmeyen sakatlıkları ile Tanju'nun sabıkalı dosyasından mütevellit o zamanların tek adamıdır, hattta daha temiz, naif, ince ve güzel bir adamdır... Allah onu başımızdan, gözümüzden, çevremizden eksik etmesin...

25 Ocak 2010 tarihinde yazdım bu yazıyı. Altına da Ali Ece abimizden yorum aldım...

http://tersmanyel.blogspot.com/2010/01/metin-tekin_25.html

Şairler Parkı dedi ki...

@t2
Rıdvan, hiç sakatlanmasaydı ya da Tanju'nun sabıkası olmasaydı da Metin yine tek adam olurdu. Metin'i onlardan ayıran sadece yeteneği değil, insani anlamda da özel biri olması.

Şu efsane tanımını yüzlerce kez okumuşumdur abartısız. Her seferinde aynı etkiyi hissediyorsam Metin'in ifade yeteneğinden ibaret değildir bu. Bunu can-ı gönülden hissetmeyen adam söyleyemez.

Günümüzde Beşiktaşlı kardeşlerimiz "efsane" sıfatını öyle hoyratça kullanıyor ki üzülüyorum. Herkes Beşiktaş'ın çocuğu oldu, Beşiktaş'ın asıl evlatlarına bir türlü fırsat gelmedi.

Yazını ilk astığında okumuştum zaten. Tazelemiş olduk hafızayı. Ablamıza selamlar.

Ege

Yakup Sabri İNANKUR dedi ki...

Beşiktaş'ın eğer 1 çocuğu varsa, o da Metin Tekin'dir. Her hırslı top oynayana ya da tribünün hoşuna giden atarlı bir ifade verene Beşiktaş'ın çocuğu ünvanı dağıtıldığı bu günlerde en anlamlı yazı da budur. Kalbine sağlık.

serkan dedi ki...

çok merak ettiğim bi döneme dair harika bir çalışma.. ne çok şey kaçırmışız aslında..