19 Nisan 2009 Pazar

Aldırma Kartal


Birçok Beşiktaşlı hem fikir bu gecenin sonunda. Böyle geceleri mutlu sonla bitiremiyoruz biz, uzunca süredir hem de. İster final maçları deyin, ister kritik, ister dönüm noktası. Son şampiyonluğun geldiği 2003'den beri yapamıyoruz.

Bu gece de o haneye bir çizik daha attık. 2 haftadır iyi top oynamıyoruz. Daha doğrusu 2 haftadır ilk yarılar çok kötüyüz. Bu haftada iyi değildik ilk yarıda, Toraman'ın kartı da cabası bu sefer. İkinci yarı 10 kişi olmamıza rağmen istiyoruz diye gösterdik, olmadı ama, yetmedi.

Hakem maçı katletti denildiğinde genelde hep benzer şeyleri dile getiririz. Penaltıyı vermedi, kartı vermedi, bizi 10 kişi bıraktı vs...vs.. Bu gece biraz daha farklıydı sanki. Toraman atılmıştı, kartlar doğruydu. Fakat Toraman'ın atılmasına sebep olan hareketleri Bursasporlu oyuncular yaptığında kart gösterme gereği görmedi Deniz Çoban. Bobo'ya hakemi aldatmaya yönelik davrandığı için sarı kart verdi. Güney Koreli oyuncu yapınca es geçti. Faulleri çalmamakta direndi. İnceden işledi, işledi, işledi. Faul deyip geçilmiyor tabiki de, saha içerisindeki oyuncunun sinirini bozmakta birebir. Sürekli faule maruz kalıyorsunuz; ancak çalınmıyor. Fiziken artan yogunluğunuza, zihin de deli gibi koşarak eşlik ediyor. Bütün bu olanlara rağmen ikinci yarı çok istedi Beşiktaş, çok fazla. 11 kişi oynamayı geçtim; Bobo, Holosko, Ekrem eski futbollarını oynasalar yine kazanırdık. Delgado demiyorum şayet beni uzunca süredir mahcup ediyor.

Hüzün yine çok fena bastı, halbuki bir süredir bertaraf etmiştik. Ne zaman olacak, ne zaman yoluna girecek diye söylenmeye başladık yine. İşten eve dönerken top oynayan çocukları görüyorum. Üzerlerinde genelde Fb ve Gs formaları var. Arada bir de olsa Beşiktaş formalı çocuk görüyorum. Çocuklar değil ama. Sadece tek çocuk. Başka bir zaman yine başka bir çocuk. Yaşları 8-10. Şampiyonluk yaşamadılar henüz. Daha doğrusu son şampiyonlukta çok ufaktılar. Ve bilmedikleri bir duyguya aslında öyle yakınlar ki bu ara. Olay sadece şampiyonluk, zafer, coşku değil elbette. Ligi ilk sırada bitirip, aldığın teneke bir kupa da değil. Mesele çok başka ve çok derinlerde. Her şeye rağmen, türlü oyunlara rağmen, zorluklara rağmen yapabildik demekte.

Valerenga maçı sonrasında meşhur bir sahne vardır hani hepimizi mahveden. Tel örgülerin arkasında ağlayan baba. Kaptan Şifo'ya serzenişte bulunur: Ben yarın çocuğuma ne diyeceğim? diye. O çocuk tek şampiyonluk gördü bu zamana kadar. Sokakta renkli formalı çocuklar gezerken, bizimkiler "Aldırma Kartal" ı benliklerine kazıdılar. Ve o "Aldırma Kartal" havası farklı kıldı bu çocukları. O başkalarının zafer şarkıları hiç çekmedi ilgilerini ve bu yüzden şampiyonluğun ne olduğunu bilmemelerine, yaşamamalarına rağmen Beşiktaşlı olmayı seçtiler.

Ve o yüzden şampiyonluğun ne demek olduğunu soran çocuklara, "Bizim sevgimizin yanında hiçbir şey" yanıtı verildi.

3 yorum:

B U Z G İ B İ G O L dedi ki...

şampiyonluğun ne olduğunu bilmemelerine, yaşamamalarına rağmen Beşiktaşlı olmayı seçen yeni nesil, saçmasapan kadrolarla fantezi yapan Mustafa Denizli'nin yada hayalet gibi sahada dolanan Tello'nun, Delgado'nun yada intihara meğilli tiplere benzeyen Cisse'nin ne kadar umurunda? Yeter Artık! bence...

erbo dedi ki...

Dün ilk yarıda hocanın tercihleri yüzünden kötü oynadık. bu takım, sivok orta alanda oynadığı sürece hücum yapamayacak şekilde kitleniyor. Bu bir gerçek. İkinci yarı galibiyeti hak ettik ancak, bu kez top girmedi. ama çalışan dişlileri bozmakla olacak iş değil

stalker dedi ki...

en büyük korkum inönüde bi fener travması dhaa yaşamak.. denizli her hafta takım düzeniyle oynayıp, sinirlerimi hoplatıyor zaten.