27 Nisan 2009 Pazartesi

Eskişehir Deplasmanı




Bu sezonu şampiyon olarak bitirmesek bile Eskişehir deplasmanı yıllarca hatırlayacağım bir deplasman olacak.


İstanbul'dan saat 9 gibi çıkıp 5 saate Eskişehir'e vardık. Minibüs organizasyonu yapılmış, tayfa sağlam, biletler alınmış. Herşey güzel ilerliyor stada kadar. Anadolu takımlarının rakip takımlara reva gördüğü bir durum olsa gerek ki yine tek turnikeden girerek maça girdik. Kocaeli maçında olduğu gibi erkenden stada girdiğimiz için pekte kuyruk sorunu itiş kakış yaşamadık aslında. Stada girdiğimizde bizi büyük bir süpriz bekliyor. Seyyar tribün olarak adlandıralan bir tribüne giriyoruz. Derme çatma tribün ya da kaçak tribünde diyebiliriz. Demirlerin üzerine yerleştirilen tahtalar ve koltuklar. Bir an kendimi 23 Nisan etkinliklerinde felan hissettim. Ki bu görüşümü ilerleyen dakikalarda Eskişehir tribünleri destekleyici davranışar sergilediler. Bir önce ki yazımda kendi tribünümüze dönük bir özeleştiride belirttiğim gibi taraftarın asli görevleri vardır. Asli görevini yerine getirdiği takdirde bunun yanında bir de görsel eylemler sergilemesi takdire şayandır. Eskişehir tribünleri görsel olarak iyi olsalar bile takımı destekleme konusunda ne yazık ki beklentilerimin çok çok altındaydılar. Bando takımın sürekli birşeyler çalması, senkronize bir şekilde şov yapmaları, yaptıkları kareografi. Kendilerini Güney Amerika takımı taraftarı sanıyorlar gibi bir görüş birliğine vardık Askapuska ile.

Eskişehir tribünlerinin Hakem Selçuk Dereliyi tribüne çağırıp alkışlamaları, EsEs Beşiktaşı yenecek Sivas Kupayı alacak şeklinde ki tezahuratları da EsEs'in artık kafamda daha net bir şekilde yer almasını sağladı.


...


Maç öncesi aklımız Hentbol maçından dolayı Süleyman Seba'daki maçın gidişatındaydı. Ege sağolsun ara ara mesajlarla bilgilendirmede bulundu. Hentbol takımın yenilmesine kendi adıma değil oyuncular adına daha çok üzülürdüm. Ama onlar çok güçlü denilen rakip karşısında en azından bir beraberlik koparmışlar. Belki buraya kadar belki devamı var. Ama onlar çoktan büyük başarı elde ettiler kalplerimizde.

...


İlk yarılar kötü oynayıp 2. yarı açılan Beşiktaş bu maçta ters bir denkleme sürüklenmişti. İlk yarı göze de hoş gelen bir futbol ve bolca posizyonlar vardı. Eskişehir eksiklerinin fazla olmasını sahada dirençsiz futboluyla hissettiriyordu. İlk yarı sonunda maç bu şekilde devam ederse 70. dakikadan sonra kesin 4-5 farklı bir galibiyet gelir diye düşünüyordum Ama Mustafa Denizli takımı kurcalama fantazisine girişmişti. 2. yarının hemen başından itibaren başlayan Eskişehir atakları Mustafa Denizli'nin değişikliklerde aceleci olmasının yanlışlığını gösteriyordu. Bobo artık klasikleşmiş bir gol attıktan sonra maçın böyle bitmesine bile razı olmuştum ki takımın yaş ortalamasını arttırdığı kadar futbolunun güzelliğini de arttıran Yusuf oyuna dahil oldu. Yusuf çok güzel çalımlarla girdiği ceza alanında topu Holosko'ya çarptırarak güzel bir gole imza atarak ayrıca maçın sonucunu tayin ediyordu.

...


Dönüş yolu biraz fazlaca zahmetli oldu. Önce staddan çıkmak için yaklaşık 1:30 saat bekledik. Hiçbir deplasmanda bu kadar beklediğimi hatırlamam, nerdeyse bir maç süresi kadar staddan çıkmak için bekledik. Stada girişimiz sancısız olmuştu ama çıkışta telafi edildi. Beşiktaş taraftarının girmesinin yasak olduğu Bursa üzerinden yolumuza devam ettik. Deplasman tarihine geçecek bir şekilde İnegöl'ün en iyi restaurantlarından birinde çorba yerine İnegöl köfte ile midemizi şenlendirdik. Maç öncesi,esnası ve sonrasında 82. yılındaki Eskişehir maçı zaman zaman konuşulmuştu. Yemek yerken hal hatır sormak için arayan Amcam Eskişehirde olduğumu öğrenince birden şaşırdı. Ben de 82 de ki Eskişehir deplasmanına gitmiştim diyip anlatmaya başladı. Aman dedim şimdi anlatma ben uğrayım bir ara. Yemek sonrası meze yapmayalım dedik amcamızın sayılı deplasmanlardan birini. Ardından yolumuza devam ettik ama feribot iskelesine kadar. Yaklaşık 2 saat feribota binmek için bekledik ki bu da dönüş yolculuğumuzun toplamda 8 saata tekabul etmesini sağlıyordu. 19:45 gibi staddan çıkıp Gece 4'de ancak evde olabildim.


...


Bu maça dönük kendime eleştirim ise Fotoğraf makinamı Eskişehir'e götürmeye üşenmem oldu. O kadar güzel kareler vardı ki bizim tribüne dair. Sanırım birçok maçta aynılarını bulmak için kurgu yapsam bile yeterli olmaz. Keşke götürseydim de şuraya kendi fotolarımdan iki adet koyabilseydim.


...

Bu sezonu şampiyon olarak bitirmesek bile Eskişehir deplasmanı yıllarca hatırlayacağım bir deplasman olacak. demiştim yazının başında.

1-0 öndeyiz ve yağmur yağmaya başladı.
Yağmurla birlikte biz de Yağmurlu bir günde tezahuratını söylemeye başladık.
Hem maça bakıyorum hem tribüne, yağmur altında daha bir şevkle bağırıyor tribün.
Ardından güneş açıyor. Gökkuşağı açar birazdan diyorum Güneşi gördükten sonra.
Gökkuşağı açıyor hemen ardından.
Tribün hemen yapıştırıyor besteyi.
Gökkuşağı açtı Şampiyonluk Gelecek.
Yağmur Güneş ve Gökkuşağı eşliğinde 85. dakikada Gündoğdu'yu söylemeye başlıyoruz.
Yusuf bu güzelliğe bir cila atıyor Gündoğdu ardından. Maç 2-0 oluyor.
O anı kamera ile çeksem de binlerce fotosunu çeksem de yaşadığım hazzı anlatamaz galiba.
Sadece Güneşi değil Beşiktaş'ı gördüm o anda. Yazı ile bile anlatmam çok zor.

Güzel bir deplasmandı. Böylesinin Nicesine

11 yorum:

Ömer dedi ki...

Daha dun babam 82 deplasmanini anlatti :)

Bu arada en son 1978'de yenilmisiz Eskisehir'de galiba. Mukemmel bir istatistik (gerci son 13 senedir ligde yoklardi ama neyse)

Malvinas dedi ki...

Ben de dün maçtaydım, hatta muhtemelen aynı yerde ben de köfte yedim Galatasaray maçını izleyerek, bu arada feribota binmeyip körfezi dolaşsaydınız çok daha erken giderdiniz, statta bir buçuk saat bekleten es es polisini anmadan geçmeyelim tabii

Tunç Bozacılar dedi ki...

KİMSE ANLATMAYACAK MI ŞU MAÇ SONU BEKLERKEN Kİ DEMİRLİKTEKİ AMCAYI :))))))))))))))))))) BEN ANLATICAM AMA ŞİMDİ DEĞİL :))

sampi dedi ki...

Harika yazi. Besiktas'in en guzel tarafi taraftari, cemaatin parcasi olmak keyif veriyor. Amator sporlarla ilgilenen, deplasmana giden, degerlerine ve tarihine sahip cikan, rakibe saygi duyan, oyle ya da boyle siyasi egilimi olan, soyleyecek seyi bulunan bir cemaat.

Ayriyeten gurbet istifa. Gerci Demiroren'e daha az maruz kaliyorum ama Fener macini Inonu'de seyretmek yerine internetten goruntunun kesilmemesini beklemek insana koyuyor.

Inegol kofte sampi.

Şairler Parkı dedi ki...

malvinas@
gs macinin sonlarina denk geldik biz. dedigin gibi korfezi dolasssaydik 1 saatte gecerdik en fazla.

t2@
uclu cektiremedi ama 6 li cektirdi o amca. :D 10-15 dakika o kapidaki sinirleri gevsetti ayrica. o amca olmasa vakit hic gecmezdi.

sampi@
belki gurbete besiktas gelir, iklim degisir akdeniz olur.


marmara

ziggytheking dedi ki...

"Bando'nun sürekli birşeyler çalması ve koroegrafi yapmamıza" takılmışsınız. Evet Güney Amerika'dan esinlenip "Sevdan Bir Ateş" yazıp sonrasında España ile İspanya üzerinden marşlarla öyle bir akıp geliyoruz. Sizin de görüp sindir(e)mediğiniz üzere bu lige renk olarak biraz fazlayız. Ben 23 yaşındayım İnönü'de veya ülkemizdeki herhangi başka bir stadda taraftarın oluşturduğu bir bando gördüğümü hatırlamıyorum. İnönü'de böylesi bir koreografi yaptığınız da söylenemez. Bunları Eskişehir'de çıplak gözle görüp böylesi şeyler yazabilmek yol yorgunluğundan veya azalan şampiyonluk umutlarından olsa gerek.

Lafın kısası biz Güney Amerika sanrımız ve bandomuzla mutluyuz, size "şampiyonluk sanrınızda" şanslar...

Şairler Parkı dedi ki...

@ziggytheking

Açıkcası üslubuna şaşırdım. Bugüne kadar takip ettiğim dilden uzaklaşmışsın. Yazılanlar hoşuna gitmeyince üslup değişebiliyor demek ki. Marmara muhtemelen bir yanıt verecektir sana ancak kendi adıma birkaç şey söylemek istedim. Sırf üslubun yüzünden. Benim anlayamadığım bir şeyleri savunurken neden "Biz de var ama sizde göremedik, sizde yok" tavrı devreye giriyor. Böyle bir iddiada bulunulmadığı halde.

Eskişehirspor tribünü ile, tribündeki renkliliği ile, şehrin takımla bütünleşmesi ile bu ligde olmayı hakediyor benim gözümde. Ve bu yüzden birinci lige yükseldiğiniz zaman çok kesim mutlu oldu bundan. Ancak bizim maçtan çok çok daha iyi olduğunuz zamanlar oldu, hem de çok kere. Kendi adıma bunun sebebini yüksek bilet fiyatları olarak yorumladım.

Ve yine eleştiriye yanıt vermek için sizle alakası olmayan bir konu üzerinden sataşmak neyin nesi? Şampiyonluk sanrısı..Hocam kusura bakma ama EsEs Beşiktaş'ı yenecek, Sivas kupayı alacak mantığı ile hakikaten cuk oturuyor bu sözlerin.

Neyse ziggytheking üslubun beni hakikaten şaşırttığı için müdahil oldum konuya.

Ege

Şairler Parkı dedi ki...

@ziggy

bu blogda hicbir yazimizda asagilayici, rakip takimi kucuk dusurucu soylemlerde bulunmadik.bu yazida da yaptigim elestiri tribune dair. gorsel olarak iyi oldugunuzu zaten soylemisim ama ayni zamanda takimina tezahuratlarla iyi destek veren bir eses taraftari bekliyordum. selcuk dereli yi tribune cagirmanizi ve sivas sampiyon demenizi degil.hele 2. golden sonra tribunu terketmeye baslayanlar olmasi daha da sasirticiydi.bir onceki kocaeli deplasman yazima bakarsan orada da takimina son dakikalarda destegi birakan korfez taraftarini yazmisim. benim icin bunlar kistastir.

ne mutlu ki bu ligde hicbir takim taraftarini kiskanmiyorum. taraftari olan takimlarin ligde olmasini istiyorum tabi ki. bursa ile ne kadar sorunlu olsakta biliyorum ki iyi bir tribune sahipler. kocaeli tribune de oyle. eses in de kismen oyle oldugunu gordum.ama tek arkadas efes tek ask eses diyorsaniz tribununuzde kasimpasa diye bagrilmaz, sampiyon sivas ile biten tezahurat yapilmaz, bursa atkilari acilmaz.

sampiyonluk sanrisi.:) su yazida sampiyonlukla ile birsey soylemismiyim acaba. belki inanmayabilirsin ama sampiyonluk o kadar da buyuk birsey degil benim icin. bknz; onceki yazilarim.

inonu de bando da calindi, kareografik gosterilerde yapildi. eger sindiremeseydim biz de yapmistik bunlarin aynisini derdim yazida.

umarim senin icin daha aciklayici olmustur. kal saglicakla.


marmara

Cuba Santiago dedi ki...

Ege;

"Bizim takımın gittiği yerde tribünler de hep iyi şeyler yapmak zorunda hissediyor kendini." dediğimde bana "katılmıyorum" demiştin. Kıstas kendi tribünleri olmuyor işte bak, son kertede, alakasız bir durumda bile karşıya bizim tribünü koyuyor arkadaşlar... :)

Neyse bunu biz gene özelde tartışalım...

stalker dedi ki...

eses taraftarı kusura bakmasın ama koreografiyle, bandoyla filan tribün olunmuyor. "eses taraftarışöyle büyük, böyle deplasmancı, öyle efsane" dedikten sonra bursa atkısı açar, kasımpaşaya bağırır, şampiyon sivas diye sayıklarsan olmaz. madem anadolu diye bir bütün var, trabzonu ayrı bi yapı olarak alırsak; anadolu karması olsun, 5 takımlı bi lig yapılsın. o zaman doya doya bağırırlar artık. "şampiyonluk sanrısı" denen duyguyu yakından tadarlar hem de. şimdiki gibi komik duruma düşmezler aynı zamanda.

ziggytheking dedi ki...

stalker ve cuba'nın yazdıkları benim dün geceki biraz alkollü halim gibi bir anlık yazılmış cevap vermeye gerek görmüyorum.

@ege ve marmara,

bir anlık elden çıkan o garip(ama içerisinde hala inadına savunduğum şeyler de bulunan) yorum için kusuruma bakmayın. siz yine de oldukça ağırbaşlı davranmışsınız teşekkür ederim :) şimdi tekrar okuduktan sonra yazayım ki evet o yazıda şampiyonluk yok ama o tribünde de gerçek taraftar yok. 3-0dan 4-3e dönen eses-denizli maçını ve gerçek desteği izlemeyen gözlerin 50tl'lik tribün için söyleyeceklerine mana buluyorum biraz. kalın sağlıcakla