12 Nisan 2009 Pazar

Yalancı Tanıklar Kahvesi



Vedat Türkali'nin Güven'den 5 yıl sonra çıkardığı ilk romanı. Benim için hoş olan taraflarından biri ise en son 3 yıl önce Güven'i okumak içimi elime alıpta bitirmeden bırakmış, o zamandan beri de roman okumamıştım. Kendimi ayıplıyordum uzun zamandan beri. Dönüşü yine Vedat Türkali ile yaptık. Güzel bir başlangıç oldu.

70'ler Türkiyesinde yaşananlara değinen kitap, 12 Eylül öncesindeki memleketin ve solcuların durumunu Muhsin isimli solcu karakterimizin gözünden anlatıyor. Ağa çocuğu olmasına rağmen, köyü ve oradaki şaşalı geleceğini bırakıp Ankara'da devrimci olmaya yeltenen bir genç. Ve onun etrafında ki Kitapçı Dükkanı olan Nedim Hoca, sevgilisi Reyhan, yoldaşı Salih ve diğer arkadaşları. Kitabın bir çırpıda okunması sağlayan Muhsin'in hayatının belirsizliği ve buna dair iç konuşmaları. Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar İçsel konuşmalarda ne kadar iyiyse, Türkiye Edebiyatında da Vedat Türkali bir o kadar iyi olduğunu bu kitabıyla ispatlamış durumda.

Kitabın en iyi ve önemli karakterlerinden biri de Nedim Hoca. Muhsin'e telkinlerde bulunduğu kısımları o dönemin sol için özeleştirisi kıvamında. Kitabın sonlarına doğru Nedim Hoca'nın konuşmaları uzun paragraflara taşsada yine de sıkıcı gelmiyor. Kitabın ismi zaten Nedim Hoca'nın anlattığı bir fıkraya dayanıyor.

Adliye'nin yakınında bulunan; boşanmalar, arazi ihtilafları, borç-alacak ilişkileri için yalancı şahide ihtiyacı olanların ihtiyaçlarını karşılayan kahveler varmış

yalancı şahide ihtiyacı olan biri girmiş kahveye. adamın biri sokulmuş:
-yardımcı olabilir miyim, nedir sorun?
+bir alacak davası.
-o namussuz herif, paranızı vermedi hâlâ değil mi?
+ben borçluyum arkadaş. parayı benden istiyorlar.
yalancı şahit kükremiş:
-kaç kez vereceksiniz beyefendiciğim, kaç kez vereceksiniz?


Kitapta yer yer o döneme ait sorunlara bugünden bir bakış açısı ve eleştirisi verildiği için o zamanlarda bu tespitleri yapmak bu kadar kolay olamazdı gibi geliyor. Ama bunlar o kadar güzel sağlam temellere oturtuluyor ki, demek ki düşünebilirmiş diyorsunuz.

''Devrim şiir gibi oğlum; başka dile çevrilmesi güç iş!''

''Yoksulun Allahına dokunma oğlum.''


Muhsin sürekli aşk ve devrimcilik arasında kalıyor. İnançlı ya da sekter bir şekilde kararı hep aynı taraftan yana oluyor. Örgütü bile belli olmadığı halde, tam olarak düşünsel olarak kime yakın olduğunu bilmesede devrimciliğine toz kondurmuyor. Evet Muhsin bir devrimcidir ama tarafı belli değildir. Nedim Hoca birkaç kez onu Kıvılcımlı'yı okumaya ve anlamaya teşvik eder. Ki kitapta Kıvılcımlı'nın öğreti ve görüşlerine oldukça yer verilmiştir. Politik dönem romanı olarak çok iyi olsa da, eleştirilerde haklı olsa da, Doktor'u inceden inceden övmeler taraf olma adına kitapta tek eksi vereceğimiz yönü oluşturuyor.

İster istemez konu ile ilişkili olduğu için Babam ve Oğlum filmi aklımıza geliyor. Muhsin'de Ege'li ve babası başta belirttiğim gibi bir toprak ağasıdır. Babası ile devrimcilik yüzünden ters düşmüş ve konuşmamaktadır. Annesi ile ise sürekli telefonda görüşür. Ancak Babasına karşı fazlaca kin beslemektedir. Babası ile olan çatışmasıda içkonuşmalarda sürekli karşımıza çıkıyor. Köye geri döndüğünde bile babası ile konuşmaz. Köydeki yerel Ege şivesini pek anlamasakta Muhsin ya çoğu yerde bize yardımcı oluyor ya da kendi de bizim gibi anlamıyor.

Maraş Katliamı, Denizler, Nihat Erim, Kemal Türkler, Üniversite olayları ve sayısız faali meçhul cinayetini ne içeride ne de dışarıda kalmış bir gözden, hem kendi hayatına hem de o döneme eleştirel bir şekilde anlatan bir kitap diyerek bitirelim. Kapanışı ise yine Vedat Türkali'den bir şiir ile yapalım.


Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul
Binbir direkli Halicinde akşam
Adalarında bahar Süleymaniyende güneş
Hey sen güzelsin kavgamızın şehri

1 yorum:

stalker dedi ki...

vedat türkali candır be.. ben en çok, yeşilçam dedikleri türkiye sini sevdim. içinde sinema olduğundan mıdır nedir artık..

ayrıca doktorun bazı tespitleri çok yerindedir. doktor demişken, irtica ve şeriat propagandası yaptığı için kapatılan ilk parti doktorun vatan partisidir. sosyalist diye kapatmaya götü yetmemiş mi acaba menderesin :)