Geri döndüm.
Benim 3 günlük halimi özetleyen cümle sanırım bu. 17 Mayıs sabahı şiddetli başlayan bir ateş ve halsizlik hali. Sonrasını hatırlamıyorum. Öyle ki Beşiktaş hem futbol, hem hentbolde kazanıyor. Kendime gelirim, tepki veriririm umuduyla skorlar kulağıma fısıldanıyor. Ne oldu, neden oldu bilmiyoruz. Neyse ki atlattım, Beşiktaş da kazanmış. Şimdiden sen hep uyu geyikleri revaçta:)
Bir sonraki gün öğrendim skoru. Ernst de atmış füzesini, onu göremedim ya yanıyorum. Maçın geniş özetini az önce izledim. Erken bulmuşuz golü, sonrasında Ankaragücü zaman zaman iyi gelmiş. Her ne olursa olsun, baskı yemiş bile olsak, şu 14 günlük periyottan harika bir sonuçla dönüyoruz. 3 maç, 3 deplasman, atılan 11 gol, yenilen 4 gol (biri penaltı), 6 puan+Türkiye Kupası. Maçın tamamını izlemediğim için konuşmam yersiz olur. Fakat maçın hemen başında Ankaragücü tribünlerinde olaylar çıkmış, performanslarını etkilemiştir diye düşünüyorum.
Hentbol takımı 1-1 ile İstanbul'a döndü. Benim uyuduğum vakitlerde 8 sayı fark atmışlar. Maçı yine İzmir bölgesinden hakem yönetmiş. Lig maçını katleden hakem. İzmir ile çok sıkıntılı maçlar yaşıyoruz. Her anlamda. Oyuncuların, tribünün bize tavırları bir garip. Umarım İstanbul'da iş bitecek, oyuncular da daha fazla yorulmayacak. Bir de sonra Antalya'da Türkiye Kupası var çünkü.
Tekrar başa dönelim. Benim bu bilinçsiz geçirdiğim zaman zarfında gördüğüm bir rüya var. Eve geliyorum, bizim apartmanın önünde Leedsliler ile Arsenalliler toplanmış. Mevzu varmış. Hepsinin üstünde forma var ama. Bende içimden hayıflanıyorum. Yahu biz sizi böyle bilmezdik, forma falan ne iş diye. Apartmana sokmuyorlar beni, korkuyorum çünkü annem tek evde. Sonra köşeye bir bakıyorum, Anelka:) Üstünde Arsenal forması, abi naber diyorum. (Burdaki abiye dikkat) İyidir diyor; ama canı sıkkın. Ya benim burda cezam var, Türkiye'de beni apartmanlara sokmuyorlar diye. Benden güzel Türkçe konuşuyor çakal. Zor bela girdim binaya, çıktım eve. Sonra artık nasıl bir geçiş ise ki benim diyen sinemacı yapamaz, birden ana caddede buldum kendimi. Orası nehir olmuş, su harika. Afrikalı kabileler de kendi yaptıkları sallar ile geçiyorlar, fırsat bu fırsat ben de deneyim diyorum. Bir de onların salına bindim.
Uyandım işte ayın 18'i olmuş, sallamışız Ankara'ya 3 tane.
Benim 3 günlük halimi özetleyen cümle sanırım bu. 17 Mayıs sabahı şiddetli başlayan bir ateş ve halsizlik hali. Sonrasını hatırlamıyorum. Öyle ki Beşiktaş hem futbol, hem hentbolde kazanıyor. Kendime gelirim, tepki veriririm umuduyla skorlar kulağıma fısıldanıyor. Ne oldu, neden oldu bilmiyoruz. Neyse ki atlattım, Beşiktaş da kazanmış. Şimdiden sen hep uyu geyikleri revaçta:)
Bir sonraki gün öğrendim skoru. Ernst de atmış füzesini, onu göremedim ya yanıyorum. Maçın geniş özetini az önce izledim. Erken bulmuşuz golü, sonrasında Ankaragücü zaman zaman iyi gelmiş. Her ne olursa olsun, baskı yemiş bile olsak, şu 14 günlük periyottan harika bir sonuçla dönüyoruz. 3 maç, 3 deplasman, atılan 11 gol, yenilen 4 gol (biri penaltı), 6 puan+Türkiye Kupası. Maçın tamamını izlemediğim için konuşmam yersiz olur. Fakat maçın hemen başında Ankaragücü tribünlerinde olaylar çıkmış, performanslarını etkilemiştir diye düşünüyorum.
Hentbol takımı 1-1 ile İstanbul'a döndü. Benim uyuduğum vakitlerde 8 sayı fark atmışlar. Maçı yine İzmir bölgesinden hakem yönetmiş. Lig maçını katleden hakem. İzmir ile çok sıkıntılı maçlar yaşıyoruz. Her anlamda. Oyuncuların, tribünün bize tavırları bir garip. Umarım İstanbul'da iş bitecek, oyuncular da daha fazla yorulmayacak. Bir de sonra Antalya'da Türkiye Kupası var çünkü.
Tekrar başa dönelim. Benim bu bilinçsiz geçirdiğim zaman zarfında gördüğüm bir rüya var. Eve geliyorum, bizim apartmanın önünde Leedsliler ile Arsenalliler toplanmış. Mevzu varmış. Hepsinin üstünde forma var ama. Bende içimden hayıflanıyorum. Yahu biz sizi böyle bilmezdik, forma falan ne iş diye. Apartmana sokmuyorlar beni, korkuyorum çünkü annem tek evde. Sonra köşeye bir bakıyorum, Anelka:) Üstünde Arsenal forması, abi naber diyorum. (Burdaki abiye dikkat) İyidir diyor; ama canı sıkkın. Ya benim burda cezam var, Türkiye'de beni apartmanlara sokmuyorlar diye. Benden güzel Türkçe konuşuyor çakal. Zor bela girdim binaya, çıktım eve. Sonra artık nasıl bir geçiş ise ki benim diyen sinemacı yapamaz, birden ana caddede buldum kendimi. Orası nehir olmuş, su harika. Afrikalı kabileler de kendi yaptıkları sallar ile geçiyorlar, fırsat bu fırsat ben de deneyim diyorum. Bir de onların salına bindim.
Uyandım işte ayın 18'i olmuş, sallamışız Ankara'ya 3 tane.
2 yorum:
Hayali bile süper..
-Anelka abi naber ?
-İyi kardeşim allaha şükür..
-Abi bi bozuk gördüm seni, hayırdır ?
-Ya maç yüzünden, hoca iniestayı boş bıraktık diye biraz azarladı..
-Olsun be abi, oraya kadar ulaşmanız yeterdi zaten..
-Gel de abramovic'e anlat be kardeş..
...
-İçelim anelka abi.
-İçelim kardeşim..
Bilmiyordum büyük özürler , utandım pardon ...
Bu arada geçmiş olsun ...
Yorum Gönder