İbrahim Toraman resmi sitesinde bir açıklama yapmış. Ömer'in sayesinde haberim oldu. Şuradan da açıklamanın tamamını okuyabilirsiniz. Acaba tamamını kendi mi yazdı merak ediyorum. Bizim topçuların bu tür mezhiyetleri olduğunu sanmıyorum. Asla bir küçümseme değil bu, fakat bu yönde bir beceri sergileyecek gibi durmuyorlar. Muhtemelen kabaca ana fikri söylüyorlar, sonra birileri de elden geçiriyor.
Neyse bu kısım mühim değil. İbrahimToraman, çokça Beşiktaşlı'nın sevdiği bir oyuncu. Beşiktaşlı olduğunu hissettiren nadir adamlardan bir tanesi. Terlik olayında sergilediği tavır ile farkını da bir nebze ortaya koydu. Takımın birinci kaptanı seviyesiz açıklamalarda bulunurken, Toraman sessiz kalmayı tercih etti. Sessizliğini ilk bozduğu anda da üzüntüsünü ve pişmanlığını dile getirdi.
Bu maç sonu yaptığı açıklamada bir yere takıldım bende:
"Sakatlığım nedeniyle Wolsburg maçını maalesef tribünden izlemek zorunda kaldım. Tribündeki ortamı bizzat yaşadım ve gözlerime inanamadım. Bizim her zaman her platformda övündüğümüz, en sağlam kalemiz olan Beşiktaş taraftarı gitmiş, yerine başkanla, yönetimle, hocayla, taraftarla ve futbolcuyla çatışan bambaşka bir taraftar gelmişti. Oysa ki biz her zaman yöneticiden futbolcusuna, malzemecisinden masörüne kadar, taraftarımızla bir bütün olmuş takımdık."
Kendince hayal kırıklığına uğramış Toraman ve bunu dile getiriyor. Fakat bunu dile getirirken gözden kaçırdığı bir şey var. Bizim tarafımızdan bakmayı denemiyor, basit olan yolu seçiyor. Suçlu olan direk taraftar demiyor ama ima ediyor.
O zaman biz de şunları desek:
Sahadaki ve Beşiktaş'ın yönetim makamındaki ortamı bizzat yaşadık ve gözlerimize inanamadık. Bizim her zaman her platformda övündüğümüz, sahadaki biz olan BEŞİKTAŞ ruhlu oyuncular gitmiş, yerine ruhsuz, paragöz, Beşiktaş ile alakası olmayan oyuncular gelmiş; bununla da kalınmamış Beşiktaş başkanlığına da kendi taraftarını birbirine düşürmeye çalışan, tribüne paralı asker sokan, her fırsatta Beşiktaş'a kendi babasının malı imiş gibi davranan bir başkan gelmişti. Oysa ki biz her zaman yöneticiden futbolcusuna, malzemecisinden masörüne kadar,Beşiktaşlı olmuş bir takımdık''
Bir de bu gözle bakmayı denesene Toraman. Nasıl? Olmuyor değil mi?
Neyse bu kısım mühim değil. İbrahimToraman, çokça Beşiktaşlı'nın sevdiği bir oyuncu. Beşiktaşlı olduğunu hissettiren nadir adamlardan bir tanesi. Terlik olayında sergilediği tavır ile farkını da bir nebze ortaya koydu. Takımın birinci kaptanı seviyesiz açıklamalarda bulunurken, Toraman sessiz kalmayı tercih etti. Sessizliğini ilk bozduğu anda da üzüntüsünü ve pişmanlığını dile getirdi.
Bu maç sonu yaptığı açıklamada bir yere takıldım bende:
"Sakatlığım nedeniyle Wolsburg maçını maalesef tribünden izlemek zorunda kaldım. Tribündeki ortamı bizzat yaşadım ve gözlerime inanamadım. Bizim her zaman her platformda övündüğümüz, en sağlam kalemiz olan Beşiktaş taraftarı gitmiş, yerine başkanla, yönetimle, hocayla, taraftarla ve futbolcuyla çatışan bambaşka bir taraftar gelmişti. Oysa ki biz her zaman yöneticiden futbolcusuna, malzemecisinden masörüne kadar, taraftarımızla bir bütün olmuş takımdık."
Kendince hayal kırıklığına uğramış Toraman ve bunu dile getiriyor. Fakat bunu dile getirirken gözden kaçırdığı bir şey var. Bizim tarafımızdan bakmayı denemiyor, basit olan yolu seçiyor. Suçlu olan direk taraftar demiyor ama ima ediyor.
O zaman biz de şunları desek:
Sahadaki ve Beşiktaş'ın yönetim makamındaki ortamı bizzat yaşadık ve gözlerimize inanamadık. Bizim her zaman her platformda övündüğümüz, sahadaki biz olan BEŞİKTAŞ ruhlu oyuncular gitmiş, yerine ruhsuz, paragöz, Beşiktaş ile alakası olmayan oyuncular gelmiş; bununla da kalınmamış Beşiktaş başkanlığına da kendi taraftarını birbirine düşürmeye çalışan, tribüne paralı asker sokan, her fırsatta Beşiktaş'a kendi babasının malı imiş gibi davranan bir başkan gelmişti. Oysa ki biz her zaman yöneticiden futbolcusuna, malzemecisinden masörüne kadar,Beşiktaşlı olmuş bir takımdık''
Bir de bu gözle bakmayı denesene Toraman. Nasıl? Olmuyor değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder