24 Aralık 2008 Çarşamba

bu büyük taraftara ...




bir anne 2 tane çocuğuyla gelmiş maça. en fazla 9 yaşlarında bir erkek bir kız çocuğu.
siyah beyazlar içinde. sahadaki formadan daha kutsal geliyor o çocukların üzerinde ki siyah beyaz atkılar bereler. gözlerindeki umut. sahadaki futbolculardan daha çok emek sarfediyor anne, çocuklarını o kalabalıkta kontrol etmek için.

hani ezberlediğimiz bir replik var ya.
''Herkesin inandığı bir şey vardır bu mına kodumunun hayatında. Benimkisi de sensin.
...yolu yok çekeceksin, isyan etmenin faydası yok. Kaderin böyle. Yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi.''
zeki demirkubuzla beraber seviniyorsun maçta atılan beraberlik golüne.
sonra maç çıkışı görüyorsun başını eğmiş usul usul yürüyor.
diğer yüzlerce taraftar gibi.

eskiden olsa ...diye söze başlıyor bir abi. bu taraftar tezahuratlarla inlete inlete yürürdü beşiktaşa. ama dokunsan ağlayacak yüzlerce insanla, isyan eder gibi yağan bir yağmurun altında yürüyorsun.

beşiktaş'a vardık çay bahçesinde oturduk arkadaşlarla. o kadar üzgün ve yorgunlarki konuşmaya dermanları yok.
can ciğer arkadaşlarım ama söyleyecek birşey bulamıyorum.
gidiyorum diyebiliyorum sadece.

maç çıkışı hiç durmadan şirketin arabasıyla antalya belek'e hareket.
gece 11 de hareket edip sabah 10 gibi otele vardık.
akşama doğru rüştü geldi dediler.
arkadaşlarım tekilanın da etkisiyle odasına kadar gitmeyi düşünüyorlardı.
olmaz dedim. onunda canı sıkkındır. hem ailesiyle gelmiş yakışmaz bize böyle bir hareket.
sonra denk geldik bir ara.
-nasılsın abi
- iyi güzel tatile geldik işte. eğleniyoruz.
biz çok eğlenemiyoruz abi diyerek daha fazla konuşmadan bileti gösterdim.
gülerek baktı sonra şaşırdı. bir kaç klişe söyledi. kırmızı kart motivasyonumuzu bozuyor. 2. yarı daha uzun bir maraton var toparlayacağız daha iyi olacağız.
hiç bir mahçubiyet yok sözlerinde ve hiçbir umut.


otel barında barmenin anlattığı diğer beşiktaşlı futbolcular.
kavga çıkartmalar, evli insanlara sarkmalar.
ismi çok önemli mi ? değil bence.
beşiktaş forması giymiş adamlar işte.
mesajı attım ege ye en büyük taraftar futbolcular sahtekar diye.

uzun uzadıya yazasım vardı.
ancak istanbula dönünce maçtan yeni çıkmış gibi bir havaya büründüm.
neyse sıkmayın canınızı ?

lig uzun maraton , takım 2. yarı toparlar.

ya da

yolu yok çekeceğiz, isyan etmenin faydası yok. kaderimiz böyle.
yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi.

3 yorum:

1903 dedi ki...

Beşiktaşlı değil Rüştü. Onun umurunda olur mu? Olmaz tabii. Aptalız onlara göre, "taraftar değil mi çapulcu sürüsü işte" mantıkları bundan farklı değil. Senin benim üzüldüğüm kadar hangisi üzülmüştür bu mağlubiyete. Cevabı hiçbiri tabii ki.

Adsız dedi ki...

Kayseriydi yanlış hatırlamıyorsam, dönüş yolu, skor 2-0 ..
Saatler geçmiş dönüyorsun, elde var 0..
Kafa olmuş bir dünya, cam kenarından yolu izlemek bile anlamsız, ki en keyif veren şeydir benim için o yollar..
Bir kaset var, eski model otobusun teybinde, şöyle diyor Ahmet Kaya;
"Çok uzakta öyle bir yer var, O yerlerde Mutluluk var.."

Gözlerim gidiyor uzaklara..

Dilimden son sözüm Beşiktaş'ım ve uykuya dalıyorum..

yürü güneşe dedi ki...

* Şu takımda acaba Köyiçi'nde gezen tek topçu var mı merak ediyorum.

* Sorun burada, futbolcuların taraftardan ve semtten kopuk olmasında. Tesislerin Fulya olmaması, Ümraniye olması bizi ilerletmedi, geriletti. Bir manevi paylaşım vardı, kazandın mı takdir edilirdin, kaybettin mi eleştirilirdin yüzyüze, canlı olarak. Mahcubiyeti de yaşardın maçtan sonraki ilk idmanda, sevinci de. Şimdi 15 günde bir karşılaşıyoruz kendileriyle. Nasıl olsa maç biter, duşlarını alır giderler evlerine. Görmezler ki bizi empati kursunlar, anlasınlar hissettiklerimizi...