8 Ocak 2009 Perşembe

Karman Çorman



Okul bittiğinden beri işsizim. Boş durmamak için de abimin yanında çalışıyorum bir süredir. (Bir süre dediğime bakmayın, bana göre epey süredir) İş, kırtasiye-kitap...Mevzuya hakimim aslında yıllardır. Çünkü senelerden beri babanın ve abilerin yaptığı iş bu. Yıllarca kitap dağıtım işi ile uğraştılar. Sonra kriz hadisesi işin rengini biraz değiştirdi. Ben de şu an belli bir yaş grubu ile muhattapım çoğu zaman. Ortaokul öğrencileri sıklıkta..Ve gitgide bu yaş kesimine dair olumlu düşüncelerim azalmakta. Tamam ergenlik dönemi, hassas dönem vs. Ama çok pis dalasım var alayına. Bir de yetmezmiş gibi bunların anaları, babaları var. Yaşları büyük ama onlar da hala ergenlik dönemindeymiş gibi davranıyorlar.

Başıma gelen hadiseleri anlattığımda genelde gülüyor insanlar. Hem de öyle tebessümle değil, direk kahkaha. Başlarda bende gülüyordum. Ancak artık gülmemeye, gülememeye başladım. İş yerinde yaşananlar beni derin bir mutsuzluğa sürüklüyor. Tabiki de hadise sadece bu ortaokullu veletler değil. Hala işsizim bana göre. Geleceğimi göremiyorum, aylar sonrasını düşündüğümde şu ankinden bir farkı yok. Etrafımda benim gibi nice arkadaşım var. Ve onların nice arkadaşları. Mevcut ruh halim tüm yaşamıma yansımış durumda. Genellikle yalnız kalmak istiyorum, insanlarla vakit geçirme isteği ilk sırada yer almamaya başladı. Sürekli bir yorgunluk, mutsuzluk, karamsarlık. Tahlilimi yapıyorum ama reçeteyi uygulayamıyorum. En basitinden buraya giriyorum, yazmak için oturuyorum, sonra kalkıyorum tekrar. Bu yaşadıklarıma dair yalnız olmadığımı da biliyorum. Dedim ya etrafımda tonla benden var.

Bugün iş yerine bir bey geldi, fotokopi çekiyorum. Saat 11 buçuk falan. Dedi ki tapu müdürlüğüne gittim, öğleden sonra iş yapmıyoruz dediler. Ee niyeymiş dedim. Öyle diye yanıt vermişler. Ardından eklemişler, öğle yemeği saatine 10 yumurta, bir paket yağ getir diye. Rüşvete bak ne hale gelmiş. Ee dedim şikayet etsene, ses yok tabi. İşim olsun da nasıl olursa olsun derdinde insanlar. O zaman gelip, sızlanmayacaksın bana böyle dediler diye. Gider paşa paşa alırsın yumurtaları, hatta menemen bile yaparsın. Şu sinirli günlerimde keşke böyle densizin biri bana denk gelse!

Bu aralar sık film izliyorum, toparlayabilirsem paylaşırım. Epey güzel şeylere denk geldim. Marmara hazretleri gibi betimleyemiyoruz tabi ama:)

Metin Tekin şimdilerde top oynuyor olsaydı, Kanoute'nin yaptığını kesin yapardı, kalıbımı koyarım ortaya.

Filistin'e dair söylenen her şey yetersiz geliyor. Nasıl bir coğrafya ki içinde bu kadar hüznü barındırır ve Filistinli olmak ne kadar da zordur. Kefiyeler, poşu adıyla bu sene ülkemiz gençliğinin gözdesi idi. Sokakta tonla genç yakışıyor ya da yeni moda bu anlayışı ile boynundan eksik etmiyordu. Anlamını bilmeden... Hala öğrendiklerinden şüpheliyim büyük bir çoğunluğun.

Hiç yorum yok: