FourFourTwo'nun Temmuz sayısında Şöhretler Köftecisi ile ilgili bir bölüm var. Kimi fotoğraflar eklenmiş, kısa kısa da satırlar. Ne zaman Şöhretler Köftecisi denilse, aklıma hep aynı yazı gelir. Benim çok sevdiğim Ada Kartalı, birkaç sene önce tatilden gurbete dönerken, başından geçenleri kaleme almıştı. Yazıdan önce, sohbetlerimizde durumu dillendirirdi, gülerdik. Yazıyı okuyunca, boğazıma oturmuştu bir yumru. O gün, bugündür ne zaman mekanın bahsi geçse, aklım takılır buraya.
Kaç zamandır eskilerden paylaşım yapmıyorduk. Bu yazı ile de bir geri dönüş yapalım.
" Eskiden her evde; ama eksiksiz her evde bir
ecza dolabi vardi. Simdilerde ise, memlekette kimin evine gitti isem olmazsa
olmaz demirbaslardan biri de tarti aleti olmus. Ya mutfak kapisinin ardinda, ya
banyosunda ya da misafir ettikleri yatak odasinda bir tarti var. Ye tartil, sic
tartil, uyan tartil. Her gram bir dram olsa ne yazar, maydonoz kürü ile
yasayacak degiliz.
En guzel, en islevli tarti ise anamin
evindeki tarti. Ilk gun evin kapisindan girip tartiya cikiyorum, ibre 92’yi
gosteriyor. Son gun bir daha cikiyorum, 96. Hic de fena degil; iki haftada 4 kilo
almisim, daram ortada, demek ki iyi bakilmisim diye vedalasiyorum.
Boyle cok yiyince insanin gordugu ruya,
ruya degil karabasan olurmus; ama bende karabasan degil Kara Kartal oldu. Bu 96
kilo, uykusunda 8 numarali beyaz formasi ile nasil oluyorsa oluyor, Besiktas’in
ilk 11’inde kendine yer buluyor. Fakat kArtal sizi inandirsin, bi gorseniz
diyecem; ama Eda’dan baska Uzay Yolu manyagi olarak bir tek kendimi bildigim
icin gorme sansiniz da yok. Ben anlatayim. Mesela Ilhan Mansiz’in Kore’de Carlos’a
cektigi hareketi, ben idmanda once Ekrem Dag’a cekiyorum, sonra da akli sira
kademe almak icin ustume kosan Toraman’a. Idmanda boyle de Manchester macinda
farkli mi sanki… Once defans oyunculari nasibini aliyor, ardindan ben hizimi
alamiyorum ve gobegim yuzunden ofsayt diye bana zirt-pirt duduk calan yan
hakeme de ayni calimi atip cizgiye iniyorum.
Hayirlara
vesile olsun.
Bir seyi cok dusununce, cok arzu edince
olurmus. Cok dusunuyordum, keske Besiktas’ima Liverpool’da nasil kavustu isem
yine tekrar kavussam diye, ki kurayi ceken eller dert gormesin bana Besiktas’imi
tekrar gorecek olmami nasip etti.
Belki bircok insan, bircok Besiktasli yine
bir İngiliz takimi cikti diye Liverpool
faciasi yuzunden Allah kahretsin demistir demesine; ama benim icin durum
farkli. Ben bencilim. “Kimseler garip olmasın/Hasret
oduna yanmasın/Hocam kimseler duymasın/Şöyle garip bencileyin” Bir hesap ettim; neredeyse son ceyrek asirdir, ellerimin parmaklari
kadar anca dunya gozu ile gormuslugum var Besiktas’i. Olsun, O’na bir sey
olmasin da, varsin biz parmak hesabi yapalim. Hem boyle sanki kiymeti daha bi
fazla. Bu sansa sahip olanlar, bu kiymetin kiymetini iyi bilmeli, iyi anlamali.
Geri donusum sevdalisi Gurhan abimiz
cikartma yapmis, yandan artan malzemeden, amblem cikartmasi, bir karis
buyuklugunde. Onu cama cikartmaya kiyamiyorum mesela. Ya ev sahibi, evi bosaltin derse de ben o amblemi sag-salim
camdan geri cikartamazsam… Dursun kitabimin arasinda. Ovunmekte
Hakliyiz Cunku Besiktasliyiz kitabinin arasinda dursun simdilik. Doktor takintili
davranislari OCD kisaltmasi ile tanimliyor,
ben de doktoru OÇD olarak tanimliyorum..
Doyamam
sana, doyamam.
Ben doyamiyorum. Oyle ki; guvenlik tacinin
altindan geciyorum havaalaninda, otuyor meret. Kot pantolonumun dugmesini
sokecek halleri yok. Cebimde, ustumde ne kadar metal bir sey varsa cikarmisim
zaten.
Geciyorum, yine otuyor. Islak mendil var mi
ustunuzde diye soruyorlar, yok diyorum. Teslim ol seklinde kollar havaya
kalkiyor. Ellerindeki alet sadece kot pantolonumun dugmeleri hizasinda otuyor. (yan
etkisi var midir ilerde belli olur). Bir de arka cebimde. Cuzdani istiyorlar,
evirip ceviriyorlar. Icini bosaltin lutfen diyorlar. Ulan cuzdana biri barut koymus olamaz diyorum;
ama ben barut gibiyim. Ayakkabilarim
dahi cikarttirilmis vaziyette bekletilirken, cuzdani bosaltiyorum. “Bu ne?”
diyorlar cuzdandan cikardigim islak mendil icin. “Soruyoruz size islak mendil
var mi diye; ama yok diyorsunuz!” babinda firca kayiyor Sir.
Gel de anlat hadi. O benim icin islak
mendil degildi ki… Baska bir hikaye var orada, baska bir anlam. Da, sen bunu
anlamazsin simdi. Bizim teskilattan degilsin. Bizim oralarda insan sevdiginin
gozunun capaginin yagini yer de yine doymaz aska. Gurbetcidir ne yapsa yeridir.
Kiyamamisiz iste acip, kullanip atmaya. O, uzerinde Besiktas yazan Sohretler
Koftecisi idi. Semt idi. Siyah-Beyaz idi. Cuzdanin icine koymusuz
kimlik gibi tasiyoruz ustumuzde Sohretler Koftecisi’nin islak mendilini."
Ekim 2009
Dipnot olarak da düşelim: Sonrasında yazı mekana götürüldü. Şöhretler'in sahibi ve çalışanlar, beğendiklerini, mutlu olduklarını söylediler. Duvardaki güzel fotoğraflar gibi o da yerini aldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder