25 Temmuz 2012 Çarşamba

Özledik Be Mehmet Abi

Sevimsiz Temmuz'un bitmesine az kaldı. Hoşçakalı Optik Başkan ile yapıyoruz. Veda bile edememişti Beşiktaş'ına. Veda ne demek ki? Günlerce şafak sayar gibi beklenmişti gelişi. Şeref Bey semalarına tekrar çıkması için, hindi baba diye haykırması için sabırla beklenmişti. Son bir defa göremeden Beşiktaş'ını ayrıldı aramızdan. Arkasında tonlarca hikaye, güzel tümceler, sözler, dersler kaldı.

Optik Başkan denilince, en sevdiğim satırlar Ada Kartalı'na ait.Vaktiyle asmıştık bloga. Tekrarlamakta sakınca yok. Optik Başkan'ın ruhu şad olsun. Keşke çıkıp, gelse...

"1969 yılında, İstanbul’da bir Kadırgalı olarak dünyaya geldi Optik.

Herkes babadan, o dededen Beşiktaşlı olarak altısında iken gittiği ilk maçında Beşiktaş yenilmiştir ve hüzne gark olup ağlar.
Gaziosmanpaşa’da orta mektepte iken, tribünle birlikte nefes almaya başladığında aynı dönemlerde sabahlamaların ortasındadır Optik. Kulağından çekilip, kıçına tekme vurularak hadi doğru eve bakiim denen çocuk. Annesinin gözünü yollarda bırakan çocuk.

Deplasman otobüsü hareket edip, uzaklaştıktan sonra geri gönderilmesini imkansızlaştırıp, ortaya çıkan çocuktur Optik. Kabataş Erkek Lisesi’nin 343 Mehmet Işıklar’ı, zeki ve Beşiktaşlı oluşu ile hafızalarda yer eder hep.

Pazartesinden sonraki her gün yoklamada mevcuttur Optik. Pazartesi, onun tatil günüdür. Ya pazardan Beşiktaş ile beraberdir, ya da deplasmandan yeni gelmiştir.

Aynı yıllarda çArşı’nın temellerini atarlar arkadaşları ile beraber.

Lise sonrası Mimar Sinan Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenimine devam ederken, tarihten daha çok feyzaldığından olsa gerek üniversite sınavına tekrar girip, iyi bir derece ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’ne girer. Aksatmadan sürdürdüğü öğrenim döneminden sonra Galatasaray Lisesi’nde öğretmenlik stajını yapar.

Sonrası Çubuk’da bir yatılı lisede öğretmenliktir. Herkese hak ettiği kadar; ama Beşiktaşlı kardeşlerine gönül kanaati olarak bir not fazlasını veren bir öğretmen. Gönlündeki zenginlik ile fakir fukara babalığı yapan bir öğretmen. Öğrettikleri yalnızca sınıfındaki yatılı öğrencileri ile sınırlı değildir.

İki yıllık bir aradan sonra askerliğinin ertesinde bir daha terk edemez semti. Tribünlere kalıcı olarak döner.

Sokak köpekleri dahi sahipsiz değildir artık.

O bir liderdir. Liderliğini şöyle anlatır; “Anadolu’dan gelen kendimizin ve rakibimizin taraftarları ile bile tek tek ilgileniyorum; çünkü liderlik bunu gerektiriyor.”

Beşiktaş’ı mazeretsiz yasayan güzel insan...

Daha çok şey varken, bir umutken, birden perde kapanıyor. Daha çokça güzelliklerin hep birlikte yaşanabileceği ihtimali varken birden Işıklar gitti ve hepimizin ev ödevi yarım kaldı."

Denizcan  Bulut

Hiç yorum yok: