3 Eylül 2008 Çarşamba

İşte Olup Bitenler #1


İş hayatında insan tonla garip şeyle karşılaşıyor. Bazen o garipliklerin baş kahramanı kendisi de olabiliyor. Bulunduğum sektör kırtasiye-kitap. Yeni eğitim döneminin başlaması ile birlikte öğretmenlere örnek kitap dağıtımı var. Örnek kitap, bedelsiz oluyor, parayla satılamaz ve içlerinde bu durumu belirten mühürler var. Amacı da öğretmenlere tanıtım amacıyla verilmesi. Öğretmen, kitabı incelesin, beğendiği takdirde sınıfını yönlendirsin ve kendisi de bedelsiz kitaptan yararlansın, para verip almasın. (en kaba tabirle bu)

Ancak kimi öğretmenlerimiz bu örnek kitap hadisesinde işi terbiyesizliğe kadar götürmüş durumda. Etrafta ne kadar örnek kitap varsa hepsine saldıranlar var. Mesela bir fizik öğretmeninin, sosyal bilgiler kitabı ile ne işi olabilir? Kendi branşına ait olmayan bir kitapla ne yapabilir? Yanıt basit: Kendi çocuğunun kitaplarını ya da kaynakları bu yoldan tamamlamak.

Bugün iş yerinde benzer bir hadise meydana geldi. Gelen örnek kitaplardan birini gözüne kestiren kıymetli ! öğretmenimiz atağa kalktı:

Öğretmen: Bu kitabı alabilir miyim? (suratta gevrek bir gülüş)
Ege: Çocuğunuz için mi alıyorsunuz? (hocanın branşı bilindiği için ilgisine anlam veremeden sorulan soru)
Öğretmen: Ehe ehe ehe kullanırız işte
Ege: Hayır!

Şimdi bu yukardaki model öğretmen kim? İnsanların çocuklarını eğitim alması için yolladıkları okullardan birinde çalışan. Neyi öğretecek? Bir tek branşı ile ilgili şeyler mi? Yoksa ahlak da dahil miydi?

Bedava, baldan tatlıdır diye boşuna dememişler. Ama bende öğretmen çocuğuyum, bir günden bir güne anamız eve gelip, aha kitabın beleş ehe ehe demedi!

Ayrıca kimse geçim sıkıntısı hadisesine girmesin, geçim sıkıntısı böyle bir şey değil. Bu direk terbiyesizlik.

Ege

Hiç yorum yok: