29 Ocak 2009 Perşembe

yazdıkça


- Antalya ile 3'lü periyodun ilk maçında yeterli bir futbol oynadık diye düşünüyorum. yeterlilik seviyesine erişmesinde bobo'nun payı yüksek. nobre'nin her maç orta sahaya kadar gelip top alma çabalarına gözümüz o kadar alışmış ve aldanmış ki bu mücadelesini çılgınlar gibi alkışlayıp, tribünde gaza gelenler var. ama es geçtiğimiz birşey var ki, nobre asli görevini yerine getirmiyor. bobo ise olması gereken yerde, olması gereken zamanda, geride top aldığı zaman top ile birlikte ilerleyebiliyor. nobre'den top sürmesini beklemek ise hayal gibi.

ilk yarıyı izleyemedim ama sol kanatta iki sağ kanat oyuncusu görev almış. geride ekrem, ileride serdar özkan. ibrahim üzülmez'i kesmek için ekrem gibi bir adamı oraya hapsetmek futbolun adaletsizliği gibi geliyor. çok hızlı hücuma çıkabilen, ters ayakla ortalar açabilen, çalım yeteneği olan, her haliyle ofansif bir orta saha oyuncusu olduğu belli olan bir oyuncuyu sezonun 2. yarısı defansta izlemeyiz umarım. yine aynı şekilde tello oyuna girdiğinde sağ kanatta oyuna başladı. hoca baktı ki orada olmuyor erkan'ı sağ kanat geçirip, tello'yu sola aldı. beşiktaş'ın uzun yıllar sonra belki de ilk defa kanat oyuncularının alternatifi bolca mevcut.

-Antalyaspor taraftarı bile beşiktaş taraftarını kendisine düşman ilan ettiyse, beşiktaş'ta sadece yönetim nezdinde değil taraftarında değiştiğinin göstergesidir. birçok kişinin 2. takımı olan Beşiktaş'tan herkesin 1. düşmanı olacak hale gelmiş bir takım. neden diye sormak lazım.

deplasman otobüsünün camları taşlanmış. istanbula kadar kırık camlarla yolculuk yapmışlar. haliyle soğuk vücuda yüksek miktarda işlemiş. haftasonı kendileri gelecek istanbul'a. ya da şöyle diyelim, takımları gelecek ama kendileri gelecek mi ? olası olayların sorumlusu antalya taraftarıdır. medya öyle göstermese bile ...

- futbol'dan sinemaya geçiş yapalım. the band's visit. mısır polis orkestrası israil'e bir açılışta çalmak için giderler. nazım usta'nın şiiri gibi bir durum ortaya çıkar.'' ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında''. orkestrayı ne karşılayan olur, ne de ilgilenen. kısıtlı imkanlarıyla kendi yollarını kendileri bulmaya çalışırlar. ıssız bir kasabaya kadar varırlar. farklı bir kültürle ve kendileriyle tanışırlar orada. ülkeler arası siyasetten uzak, insan ilişkilerine yoğunlaşmış bir film. iyi de çalıyorlar.

- divx film kültürüne pek fazla bulaşmadım. filmi indir, altyazısını bul felan. zor işler bana göre. tedarikçim ege sağolsun, arada bir kargolar bana.
bazı altyazılarda komik durumlar ortaya çıkar. yanlış çeviri, çevirmen yorumu, eksik çeviri gibi. şu an itibariylede divxplanet ile ekşisözlük arasında bir altyazı tartışması devam ediyor.
lost'un terbiye edilmiş çevirilerinden bunalan sözlük ve sıkıysa siz yapın kuzum diyen divxplanet.
anlamam , anlamadığım için girmem tartışmaya.

altyazı konusuna girişimin gerçek sebebi ise. cyrano de bergerac. edmond rostand'ın oyunu, türkiye'de bir çok kez tiyatrolarda oynandı. hala da oynayan tiyatrolar varmış.
90 yapımı filmi mevcut dediler. gerard depardieu oynuyor cyrano'yu dediler. fransızca bile yeter dediler. bir gazla filmi edindim internet aleminden. altyazısıda içinde bonus. 2 saatlik film. şiir gibi akıyor ki bolca serenat ve şiir mevcut. son sahne için elde sigara hazır bekleniyor. ışıklar söndürülmüş. gerard başlıyor serenatına. akıyor fransızca ama ben anlamıyorum. altyazı demo sürüm oyunlar gibi orada bitiyor. filmin etkisi balon hızıyla sönüyor. dvd'sini bulup almak farz oldu artık.

- seçim karmaşası bizim buralarda kısmen başladı. parti minibüsleri hoparlörlerini son ses açarak yollardan geçiyor. duvarlarda afişler, yollarda pankartlar. yakında tv'leri de işgal edecekler. hipnoza uğramış millet sandıkta oy kullanana kadar arkadaş ortamlarında, sokakta,tribünde politik konuşmalar yapmaya çalışacak. bitmek bilmeyen 90 dakikar gibi, şu seçim telaşıda bitse de kurtulsak karmaşasından. yoksa memleketin kurtulacağına kimsenin inancı yok.
can dündar'ın 90'larda yaptığı bir gençlik oylamasında çıkan sonuçlar ;
ülkenin geleceğinden umutlu musunuz ? % 85 hayır.
kendi geleceğinden umutlu musun ? % 85 evet.

- kesinleşmemiş olsada, ntvspor'un bloglarla ilgili bir projesi var.
umarım gerçekleşir. tv'de yorum ve bilgi kirliliğinden bir nebze olsun kurtuluruz.

2 yorum:

ferdinand dedi ki...

Antalyasporlular 2 yıl önce Şairler'de takılıyolardı, bir anda işler tersine döndü. Gerçi o maçta söyleyin ipneler kaç para aldınız tazahuratı yapıldı, gereksizdi... Bu sene ilk maçta bizde antalyadaydık sürekli taşlama olayı oldu, epey alınacak gazları var ya neyse.
Bu arada tribün sırf bu mevzular nedeniyle hareketli olur heralde yoksa Denizli maçına gittik pişman olduk, tribünü bu kadar kötü görmemiştim. Bunda Alen abilere artık güvenin kalmaması, laylaycılığın bokunun çıkarılması, demirören faktörleri önemli tabi.
*
NtvSpor'un blog mevzusu için beni de geçtiğimiz haftalarda aradılar, Fuat bey ile görüşün falan dediler ama Ankarada olduğumdan telefonla yetindik. Umarım oralarda görüşürüz tabi proje hayata geçer, biz de oralarda bulunabilirsek...
Selamlar

Şairler Parkı dedi ki...

antalyalılar şairler'e geldiğinde bende oradaydım, ilk önce tedirgin olmuştuk ama sonra anlamıştık ki abiler karşılamıştı onları ve şairler parkını uygun görmüşlerdi ağırlamak için.
aynı şekilde bu sezonki ilk maçada ege ve ben gittik. tabi ki ikimizde elimizde bilet olmasına rağmen maça giremedik. taraftarın taşlamasına, polisin gazlmasına bolca maruz kaldık.

ntvspor'un senle görüştüğünü biliyorum. arada katılabilirim notunla birlikte. :D

marmara