24 Temmuz 2012 Salı

Beşiktaş'ın Şehidi Şan Ökten

Şan Ökten denildiğinde mahcup olurum hep. Yönetimlerimiz ve bizlerin unuttuğu, adını anmaz olduğumuz, büyük ayıp ettiğimiz Şan Ökten. Beşiktaş'ın çocuğu olmanın kolaylaştığı, 2 laftan birinin samimiyetsiz şekilde "feda" olduğu şu günlerde, ömrünü gerçekten Beşiktaş için, Beşiktaş uğruna yollarda vermiştir. Beşiktaş'ın şehididir; ama nice Beşiktaşlı'nın artık adını anmadığı, hatırlamadığı şehidi. Büyüklük yapsın ve affetsin bizleri.

Rahmetli İlker Ateş'in yayın yönetmeni olduğu, Mart 1992'de baskısı yapılan bir kitap var elimde. Kapağında sadece Beşiktaş arması var ve 1903-1992 yazıyor. Bir nevi Beşiktaş tarihi üzerine bir inceleme diyebiliriz. Bu kitaptaki Şan Ökten satırlarını paylaşarak analım büyüğümüzü.


"Beşiktaş için canını veren görev şehidimiz

Beşiktaş'ın son yıllardaki en büyük kaybı kuşkusuz Şan Ökten'in aramızdan ayrılışı idi. Bu büyük Beşiktaşlı'yı 24 Temmuz 1987'de kaybetmiştik. Şan Ökten, milyonlarca Beşiktaşlı'yı göz yaşlarına boğarak, edebiyete intikal etmişti.

Beşiktaş yönetim kurullarında yıllarca görev alan, mert, dürüst, sözünün eri gerçek bir Beşiktaşlı olan Şan Ökten, geçirdiği bir trafik kazası sonucu günlerce yaşamla ölüm çizgisi arasında dolaşmış, iyileşme belirtilerinin görüldüğü, sevdiklerinin umutlandığı bir sırada ansızın hayata gözlerini yummuştu.

O, bizim görev şehidimizdi. Çünkü yaşamını çok sevdiği Beşiktaş uğruna feda etmişti. Hatırlanması bile tüylerimizi diken diken eden olaydaki tesellimiz, kaza sırasında aynı arabada bulunan diğer iki yöneticimiz Metin Keçeli ve Ergün Gökalp'in günler süren tedavi sonrası hayatta kalmaları olmuştu.

Kaza Nasıl Oldu?

Beşiktaş'ın 87-88 sezonu hazırlıklarına başladığı Abant'ta, daha sonra kamp çalışmaları için Bartın ideal bir yer olarak düşünülmüş, bu amaçla yöneticilerimizden Şan Ökten, Metin Keçeli ve Ergün Gökalp 7 Temmuz gecesi Abant'tan kamp tesislerini görmek için Bartın'a hareket etmişlerdi.

Abant kampından, gece büyük bir neşe içinde futbolcularımız tarafından uğurlanan yöneticilerimiz, Bolu'ya 22 km mesafedeki Korukaya Tesisleri civarında ölümle burun buruna geldiler. Metin Keçeli'nin kullandığı İstanbul plakalı otomobil, bir anda karşı yönden gelen bir başka aracın korkunç darbesi ile paramparça oluyordu. Yöneticilerimizi taşıyan araç, adeta hurda haline gelmişti. Etraftan yetişenler, yaralılarımızı derhal hastaneye taşımaya başladılar.

Şan Ökten, Bolu Devlet Hastanesi'ne, Metin Keçeli ve Ergün Gökalp de ambulansla İstanbul'a getirildiler. Ökten'in durumu ağırdı. Kaburga kemikleri kırılmış, akciğer kanaması geçirmişti. Metin Keçeli ve Ergün Gökalp, hayati tehlikeyi atlatmışlardı; ama vücutlarındaki yaralar, aylarca sürecek tedavi gerektiriyordu. 

Spor kamuoyu, günlerce durumu ağır olan Şan Ökten için dua ediyordu. Ökten'in Bolu'daki tedavisi sırasında her türlü ihtimam gösteriliyor ve yöneticimiz ilerleyen günlerde iyileşme belirtileri gösteriyordu. Bu arada bir böbreği de alınmış, buna rağmen bir gün taburcu olma umudu devam ediyordu. Tedavi, Bolu'dan helikopterle getirildiği İstanbul'da sürüyordu. 


24 Temmuz 1987'de kara haber tüm yurda yayıldı. Şan Ökten, Beşiktaş aşkı ile dolu gözlerini hayata kapatmıştı. O, bizim ebediyyen kalbimizde yaşayacak görev şehidimizdi.

Nur içinde yat..."

2 yorum:

serkan dedi ki...

üst üste vedat okyar, yusuf tunaoğlu ve şan ökten yazıları...insan bi tuhaf oluyor kaybedilenleri ve yerine gelenleri düşününce..
teşekkürler..

Şairler Parkı dedi ki...

@serkan
Hatıralarını bir ömür yaşatmak, adlarını anmak boynumuzun borcu. Lakin kuru kuru anmak çok üzüntü verici. Bahsi geçen isimlerin yerlerine kimler geldi, neler yaptı? Bunları düşününce baş öne eğiliyor.

Ege